Bilindiği gibi AB ülkeleri, Rusya ve bazı başka ülkeler bırakın Türkiye’ye gelip tatil yapmayı, Türkiye’den kendi ülkelerine gelenler için bile çok sıkı denetimler uyguladılar ve uyguluyorlar. Vize vermediler, uçak seferlerini azalttılar, aşı mecburiyeti yanında aşı çeşitlerini de sınırlandırdılar. Bunun için Covid-19 pandemisi kapsamında var olan vaka tablosu mazeretini kullandılar ve kullanıyorlar.
Bu yasaklar başta biraz haklı gibi göründü. Zira Türkiye olarak salgına ilişkin verilerimizde inandırıcılık payı azdı. Algımızı da lehimize yönetmekte pek başarılı olamadık.
Daha sonra ise baktık ki durum kötüye gidiyor, işi biraz daha sıkı tutmaya başladık. Şu an ise ortada olumlu görünen bir gidişat var. Ancak birdenbire gerçekleşen açılmalardaki hız beni ürkütmüyor da değil. İnşallah aşılamada yüzde 70 gibi bir oran yakalanırsa işin esasını ve sonucunu kontrol altına alabiliriz. Geri kalanı da halkımızın kendisini disipline etmesine kalıyor. Aman dikkat!
Gelelim yazımızın başlığına; Türkiye turizminin açılması için yasaklar neden bir şekilde kalkmaya mecbur?
Konuyu birkaç başlık altında ele almak gerekiyor. Bir defa yasakların temeli olan pandemide mevcut tehlike sürmektedir ve dikkat çekici noktadadır. Ancak konunun ekonomik, siyasi ve rekabete ilişkin boyutları da önem arz etmektedir.
1- Ekonomik olarak pandemi, dünyanın her ülkesinde ve farklı sektörlerde baskısını iki yıla yakın zamandır hissettirmiştir ve hissettirmektedir. Bu nedenle ülkeler, turizm giderlerini azaltmak eğilimindedirler.
2- Ayrıca siyasi olarak AB ülkeleri, Rusya ve ABD, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’deki enerji kaynaklarına erişimi, adalar ve Kıbrıs meselesi, Suriye ve Irak’taki anlaşmazlıklar üzerinden Türkiye ile haksız olarak ihtilaf içerisindedirler.
3- Türkiye ile AB ve Rusya’nın turizm sektörü özelinde bazı ülkelerden büyük menfaat çekişmeleri ve paylaşımları bulunmaktadır. Şu an itibariyle iki-üç yıldır Türkiye’ye gelen turist trafiğinin ana eksenleri Almanya, Rusya, İngiltere, Ukrayna ve İran’dır. Bu tablodaki artış ve getireceği kar, ülkemiz için vazgeçilemeyecek bir ağırlık teşkil etmektedir. Özellikle AB ve Rusya tur operatörlerinin programları incelendiğinde “ucuzluğu” nedeniyle bu ülkelerin Türkiye’den vazgeçmeleri oldukça zordur.
4- Turizmin de ötesinde bu ülkelerin ekonomik, siyasi ve uluslararası ilişkiler ekseninde Türkiye ile olan bağları düşünüldüğünde de, tarafların “birbirlerinden” vazgeçmelerinin zorluğu hatırdan çıkarılamaz. Geçmiş siyasi ilişkiler incelenirse bu ilişkilerin esasında var olan “coğrafi konum” unsuru de net olarak görülecektir.
Sonuç olarak pandemi sürecinde gevşemez ve tabloyu iyileştirirsek, bununla birlikte algı operasyonlarını da iyi yönetebilirsek Almanya ve İngiltere başta olmak üzere Türkiye’ye dönük turizm trafiğinin başlaması mutlaktır.
Rusya ise bunlardan ayrı ele alınması gereken bir konu başlığıdır. Bu anlamda ekonomik ve siyasi denge unsuru ön plana çıkmaktadır ve zaman isteyecek bir süreç söz konusudur. Açılmanın devamında Temmuz ortalarında şartlar belirginleşecektir.
Bununla birlikte hem Rusya’da ve hem de AB ülkelerinde bulunan tur operatörleri, hükümetlerine baskı yapmaktadırlar. Pandemi öncesinde elde etmeye alışkın oldukları karların özlemi içindedirler.
Şu gerçek ise unutulmamalıdır; bu sezon hiçbir şekilde 2019 rakamlarını yakalayamayız. Ancak 2020’yi öyle veya böyle aşacak bir sonucu da elde etmek mecburiyetindeyiz. Kanımca konumumuz ve Orta Doğu coğrafyası, turizmde Türkiye’ye her tür sürprizi her zaman sunacaktır. Dilerim ki güzel günler geri gelsin. Ama dikkat dikkat! İç turizmdeki gelişmeler çok önemlidir. Unutmayalım, bu işlerde her sıkıntının iki tarafı vardır ve ihtilafın hem ismi ve hem de kilidi, “menfaat ortaklığı”dır.