“Dünya tek bir ülke olsa başkenti İstanbul olurdu” diyen Napolyon eğer bu gün yaşasaydı büyük bir ihtimalle günümüz konjonktüründe o şehir açık ara ile New York olacaktı. Tabi bu benim fikrim. NATO görüşmelerinin ardından bu hafta çok sakin geçiyor. Kısa kısa bakalım Amerika’da neler oluyor…
Geçen hafta sizlere Başkan Erdoğan ve Başkan Biden ile birlikte Amerika – Türkiye dengelerine bakmıştık. İsterseniz Amerika – Rusya ve Çin üçgeninde neler oluyor ona bakalım. Başkan Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 3.5 saatlik görüşmesinin ardından gözler Çin’e çevrildi. Hatırlarsanız NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “2030 vizyonu ile transatlantik ilişkilerde yeni bölüm açıyoruz” demişti. Ekonomik verileri ticari rakamlarla karşılaştırıp, yükselme hızını Amerika ve Çin üzerine ikili grafikte incelersiniz, göreceksiniz ki Çin’in büyüme hızı bu gidişle Amerika’yı geçecek. Bütün bu çekişmelerin, sancıların başlangıç noktası bana göre bu!
Peki hal böyleyken Amerika’nın Çin’e karşı tutunacağı tavır ve izleyeceği yol haritası ne olacak? Biden ve Şi Cinping, ilk telefon görüşmelerini 10 Şubatta yapmış ve bu görüşme iki saat sürmüştü. Başkan Biden Kovid19 ile mücadelede şeffaf bilgi paylaşımı yapılmaması, zorlayıcı ve haksız ekonomik uygulamalar, Hong Kong’daki baskılar, Sincan’daki Uygur Türklerine yönelik saldırılar, Tayvan’ın da içinde olduğu birçok bölgede giderek artan sıkıntılardan duyduğu eleştirileri yöneltti.
Çin’e yönelik bir dizi düzenlemeyi gündemine alan Başkan Biden ve yönetimi, ayrıca Pekin’in hassas olduğu Tayvan ile ticaret ve yatırım görüşmeleri başlattığını açıklamıştı. Biden yönetimi böylesine bir gücü karşısına almak yerine Çin’in üzerine ticari bazlı hegemonya kurduğu ülkeler ile birlikte “fikri mülkiyet ve ticari sırlar” üzerinden oyun kurmaya çalışıyor. Sonuçta şöyle bir düşünürseniz, saç tokasından arabaya dünyada üretilen her şeyin muadilini üreten tek ülke!
Soğuk savaş günleri geride kaldı, bu sebeple Biden bu yönlü politikalardan uzak duracaktır. Şahsen eski Başkan Trump gibi kibirli ve kavgacı bir yapıda olmadığı için ortak çıkar gözeten birkaç yol arkadaşı bulup onlar üzerinden çemberi daraltacaktır ki, bu da son derece akıllıca. Güç göstermek, ekonomi patlatmak, ülke batırmak gibi yöntemler yerine diplomasi bazlı çıkarcılık yönteminde olacaklar! Çin’i patlatmak demek dünyayı karşılarına almak demek bu sebeple ABD-Çin ilişkilerinde gerilmeler ya da iniş çıkışlar görmeyeceğiz.
New York’tan kısa kısa..
Hali hazırda New York’ta meclis üyeliğinden Belediye başkanlığına kadar yerel seçimler cereyan ediyor. Demokrat Parti’den 13, Cumhuriyetçi Partiden 2 aday adayı yarıştı. Önseçimlerin ilk sonuçlarına baktığımızda kendini her daim Türk dostu diye tanıtan, hatta Türk yürüyüşlerine bile katılan Brooklyn Belediye Başkanı Eric Adams yüzde 31.7 ile birinciliğini idame ettiriyor. Kendisi ile bir Türk yürüyüşü sırasında tanışma şansım olmuştu. Türk olduğumu öğrenince “Merhaba” bile demişti. Her ne kadar oylama elektronik ortamda da yapılsa, seçimler bir hafta sürdüğünden kesin sonucun 1 aya çıkacak olması her an herşey olabilir dedirttiriyor. Adams’ın arkasından en yakın gelen aday 22.3 oy ile Maya Wiley.
2 Kasımdaki belediye başkanlığı seçimlerinde “Demokrat Parti ceketini assa kazanır” düşüncesi hakim Zira New York yüzde 70 oranında Demokratların kontrolünde.
Her fırsatta Türkleri çok sevdiğini söyleyen Adams hakikaten bir Türk aşığı. Bu arada Brooklyn Belediyesinin Üsküdar, Beşiktaş ve Gaziantep Belediyesi ile kardeş şehir olduklarının bilgisini de ayrıca vereyim.
Cuomo’nun kariyeri bitiyor mu?
“Zampara” Vali Cuomo hakkında azil süreci soruşturması aşamasında savcılar konu ile ilgili taraf ve tanıkları ifadelerini almak üzere mahkemeye çağırmaya başladılar. Hatırlanacağı gibi Vali Cuomo asistanı ve yanında çalışan diğer kadınları taciz ettiği gerekçesi ile bir müddet gündemde kalmıştı. Haber çok yeni olduğu için gelişmelerin takibini önümüzdeki hafta yapar ona göre değerlendirmesini yaparız.
Haftaya dünyanın merkezindeki güncel haberler ile karşınızda olabilmek dileği ile hoşça kalın…