Ziyarette konuşan BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, “Sanayici ile akademi işbirliği artık sözde kalmamalı, ete kemiğe bürünmeli” derken, İYTE Rektörü Dr. Yusuf Baran ise “İzmir inovasyon ve girişimcilik kenti olmalı” dedi.
BASİFED olarak göreve geldikten sonra ilk ziyaretlerinden birini İYTE’ye yapmak istediğini ifade eden BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, İzmir’in sanayisi ve akademisinin işbirliğine açık bir yapısı olduğunu, bunun da değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
İçinde akademi ile sanayicinin bulunduğu bir platform kurarak, sanayicinin koyacağı bütçe ile sanayicinin ihtiyaçlarına akademisyen eliyle çözüm bulmanın mümkün olduğunu ifade eden Kasalı, “Ancak yıllardır bu konuşulur, ama bir türlü farklı farklı sebeplerle bu işbirliği hayata geçirilemez. İYTE, bu anlamda önemli bir üniversitemiz ve bu konuda İzmir iş dünyası ve sanayicileri ile İYTE arasında güçlü bir ilişki kurulabileceğine inanıyorum” dedi.
İş insanlarının hayalleri olduğunu, bu hayalleri gerçekleşecek maddi imkanlara da sahip olduğunu ancak bunu gerçekleştirecek bilgiye, doğası gereği, akademisyenlerin sahip olduğunu vurgulayan Kasalı, “Hayalleri ete kemiğe büründürme akademisyenlerin işi. Bizi üniversiteler yönlendirmeli, İYTE’de ben bu heyecanı ve motivasyonu görüyorum. İzmir zamanında Asya’nın başkentiydi, bunu tekrar yaratabiliriz” diye konuştu.
“İYTE her anlamda iş birliğine hazır”
İYTE Rektörü Dr. Yusuf Baran ise İYTE’nin İYTE kökenli ilk rektörü olduğunu ifade ederek, iki buçuk senede yaptıkları çalışmaları anlattı.
İYTE’nin kuruluşundan beri araştırma ve sanayi işbirliği misyonu olduğunu söyleyen Baran, “Üniversite sanayi işbirliği çok çekici bir konu. Bunu başaran ülkeler var Singapur gibi. Türkiye 20 yıldır bunu konuşuyor ama bir türlü istediğimiz noktaya gelemedik” dedi. Bu konuya odaklandıklarını ifade eden Rektör Baran, “2 buçuk yılda üniversite sanayi işbirliği proje sayımız yüzde 286 ve bütçemiz ise yüzde 340 arttı. Sanayinin öz kaynakları ile yapılan proje sayımız yüzde 400 arttı. Uluslararası patent başvuru sayımız yüzde 1300, ulusal patent sayımız yüzde 225 arttı” dedi. Teknoparkı 906 milyon TL ciro ile devraldıklarını ve şu an cironun 1 milyar 770 milyon TL olduğuna dikkat çeken Baran, “80 milyon dolar ihracat rakamımız 126 milyon dolara geldi, 800 tam zamanlı Ar-Ge personel sayımız 1300’e yükseldi. Teknoloji üssü projesi ilerliyor, yakın bir tarihte temelini atıp İzmir’de hayata geçireceğiz. İzmir sanayisi ile her tür işbirliğine hazırız” dedi.
“İzmir inovasyon ve girişimcilik kenti olmalı”
İzmir’in sanayisinin dünyanın büyük sanayi başkentleriyle rekabet edebilmesi için üniversitelerle işbirliği yapmak mecburiyetinde olduğunu vurgulayan Baran, “2030 yılına kadar şuan dünyanın en büyük 500 şirketinin yüzde 40’ının aşağı ineceği öngörülüyor. Bilişime, teknolojiye, yatırıma yatırım yapmayan şirketler silinecek. Bunun için de sanayici akademi ile işbirliği yapmak zorunda” dedi.
İzmir’in sadece deniz kum güneş ile anıldığını söyleyen Baran, “İzmir’in üstlenmesi gereken bir rol var, İzmir inovasyon ve girişimcilik kenti olmalı. İzmir’i gözle görülmeyen, katma değeri çok yüksek ürünlerin ihraç edildiği bir kente dönüştürebiliriz. İzmir’e iki güneş yakışır, biri inovasyon, diğeri girişimcilik. Bunun için İzmir iş dünyası ile çalışmaya hazırız” diye konuştu.