Medya onlarca yıldır dijital bir dönüşüm yaşıyor; tüm iş süreçleri üzerinde derin etkileri olan bir şey. Yapay zekanın (AI) ve daha yakın zamanda üretken yapay zekanın ortaya çıkışı, içerik otomasyonuna önemli bir ivme kazandırdı.
Örneğin gazetecilikte, “içerik otomasyonu” uygulamaları genellikle, ilk programlama aşamasının ötesinde sınırlı veya hiç insan müdahalesi olmadan verileri anlatı metinlerine ve haberlere dönüştüren algoritmik süreçlerin kullanımıyla ilişkilendirilir. Önceki deneyimlerden farklı olarak, yapay zekanın medyada uygulanması, içeriğin oluşturulması üzerinde daha küresel ve yaygın bir etkiye sahip olacak ve böylece gazetecilerin, izleyicilerin ve bizzat medyanın geleceği hakkındaki tartışmayı kuşkusuz alevlendirecektir.
Toronto’daki 35.si düzenlenen MINDS Konferansında AP Gazetesinden Karen Kaiser, üretken yapay zekanın öne çıkardığı üç temel sorunu şöyle sıralamıştı: telif hakkı ihlali, yanlış bilgilerin yayılmasının artması ve veri gizliliği sorunları.
Kaiser, “Özellikle fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda uygun yasal çerçeveler oluşturulmazsa, bu durum sektörümüzün ve tüm haber ekosisteminin bozulmasına yol açabilir” diye vurguladı.
Kaiser, haber endüstrisinin yeni teknolojilerin iyilik için, etik olarak ve en önemlisi “yaptığımız işin temelini korumanın omurgası olarak işlev gören yasal çerçeveleri koruyacak şekilde” kullanılmasını sağlamak için birlikte çalışması gerektiğini de savundu.
Peki yapay zeka gerçekten gazeteciliği ve doğru habere ulaşmayı nasıl etkileyecek?
Yapay zeka ile herhangi bir ülke Başkanı’nın konuşma videosunu yaratmak, aslında söylemediği sözleri söylemiş gibi göstermek, olmayan görsellerle yalanları süslemek hiç olmadığı kadar mümkün.
Bu da elbet doğru habere erişimi hiç olmadığı kadar zorlaştıracak.
Aslına bakarsanız yalan haberin yaygınlaşması sosyal medyanın da hayatımıza girmesiyle artmaya başlayan bir durum. Bu sorunu Covid’de aşı karşıtı propagandanın kolayca YouTube ve diğer sosyal medya mecralarında yaşamıştık örneğin.
Fakat doğru ve yanlışın ayırt edilemez hale gelmesi noktası hepimizi yapılan paylaşımlara ve haberlere şüpheyle yaklaşır noktaya getirecek, neye inanacağımızı bilemez halde buldurtacaktır kendimizi. İşte bunun sonucunda da geleneksel basın yayına, gazetelere, haber kanallarına bir dönüş olabilir.
Son yıllarda konuşulan konulardan biri -hem Türkiye hem dünya genelinde- gazete tirajlarındaki düzenli düşüş. İnsanlar artık gazete okumaktan ziyade, internet ve sosyal medya üzerinden haberi daha hızlı alma eğilimindeler. Keza New York Times’da yayınlanan bir haber anında pek çok internet sitesine düştüğünden insanların bilgiye ulaşmak için fazladan bütçe ayırmak istememesi anlaşılır.
Fakat yapay zekayla beraber doğru bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar zor olacağından gazete ve haber kanallarına ilginin artmasını beklemek çok da hayalperestlik olmaz ve bu anlamda bir “eskiye dönüş’’ bizi bekliyor olabilir. Düşünmeye değer.