“Birinci önceliğimiz deprem başta olmak üzere sel, heyelan, fırtına, gibi doğal afetlere karşı güvenli kentler oluşturmak” ifadelerine yer verilen bildirgede, toplu taşımanın yaygınlaştırılması, kültür-sanat faaliyetlerinde çeşitlilik sağlanması, ihalelerin canlı yayınlanması, işe alımlarda liyakatin esas alınması, yerel üreticilerin desteklenmesi başlıklar arasında bulunuyor.
CHP’nin şehircilik ve yerel yönetim anlayışını “Köklü, ayakları yere basan, toplumun çeşitliliğini tanıyan, dengeli ve gelenek sahibi şehirler, tarihine, kültürüne, mirasına sahip çıkan kimlikli şehirler, kaynakların ranta ve ayrıcalıklı gruplara değil, vatandaşa açıldığı adil şehirler, talimatla, emirle, güç odaklarıyla değil, kentin sakinleriyle karar alan demokratik şehirler, mazeret değil, maharet sahibi çözümcü ve yaratıcı şehirler” odağıyla sürdürüldüğünün belirtildiği beyanname metninde şu ifadeler yer aldı:
“Kentlerimizi kalkındıracağız”
“Halkçı belediyecilik kalkınma belediyeciliğidir. Dirençli ve güvenli kent belediyeciliği uygulamalarıyla, kentlerimizi kalkındıracağız. Doğal afetlere karşı dirençli ve güvenli kentler oluşturacağız. Afetten önce bilinçli risk planlaması yapacak, afetin açacağı yaraların önüne geçeceğiz. Hak temelli ve kimseyi yerinden etmeyen kentsel dönüşüm projelerini hızla hayata geçirecek. Konut ofisleri kuracak ve konut kooperatiflerini canlandıracağız. Deprem toplanma alanlarının yapılaşmasının önüne geçecek, yeni toplanma alanları ve tahliye yolları oluşturacağız. Afet sonrası için şehirlere gıda ve su depoları, acil durum konteynerleri yerleştireceğiz. Yönettiğimiz belediyeler arasında afetlere müdahale için ortak yapı inşa edeceğiz. Sağlam altyapı ve hızlı ulaşım belediyeciliği uygulamalarıyla kentlerimizi kalkındıracağız.
Kolay, hızlı, konforlu ve ucuz ulaşım sağlayacağız, her yere raylı sistemler kuracağız. Akıllı sinyalizasyon sistemi ile trafik akışını kontrol edeceğiz. Yük hareketliliğini şehir içi trafikten ayrıştıracak, kent içi ulaşımı rahatlatacağız. Kentteki tüm yolların aydınlatılmasını sağlayacağız. Öğrenen ve teknolojik belediyecilik uygulamalarıyla toplumsal olarak kalkınacağız. Vatandaşların taleplerine hızlı ve etkili cevap verecek dijital sistemler ile 7/24 ulaşılabilir ve hızla dönüş sağlanacak acil belediyecilik sistemli belediyeler kuracağız. Plan ve projelerimizi bilimin rehberliğinde hazırlayarak uygulayacağız. Yurt içi ve yurtdışındaki örnek uygulamalara öncülük edecek, birbirimizden öğrenecek, kentler arası ekonomik ilişki ve kent diplomasisine öncelik vereceğiz.
“Refahı artıracağız”
Halkçı belediyecilik refah belediyeciliğidir. Demokratik ve katılımcı belediyecilikle refahı büyüteceğiz. Katılımcı yerel yönetimleri etkin kılacağız. Yerelin ihtiyaçlarını o yerin sakinleri ile tespit edecek, birlikte çözeceğiz. ‘Planlama Ajansı’, ‘Kent Konseyi’, mahalle, semt, şehir forumlarını tüm kentlerde hayata geçireceğiz. Bütçe uygulamalarımızda katılımcılığı ve bütçe verimliliğini gözeteceğiz, israfa, imtiyaza asla izin vermeyeceğiz. Meclis toplantılarını canlı yayınlayacak, belediye bilançolarını internet sitesi üzerinden halka sunacağız. Şeffaf ve hesap verebilir belediyecilikte refahı adil bölüşeceğiz. İşe alımlarda liyakati esas alacağız, işi ehli teslim edecek, torpile geçit vermeyeceğiz. Üreten ve üretken belediyecilikle refah yaratacağız. Yerel girişimleri destekleyecek, iş kurmak isteyenler için kuluçka merkezleri açacak ve girişimci fonları oluşturacağız. Yerel üreticileri, küçük üreticiyi ve aile işletmelerini, çiftçileri, balıkçıları, arıcıları ve hayvancıları üretimin her aşamasında destekleyeceğiz kooperatifleşmeyi teşvik edeceğiz. Kentsel tarım odakları ve halk bostanlarına alan açacağız.
Akıllı ve teknolojik tarım uygulamalarını yaygınlaştıracak, tarım kampüsleri kuracağız. Ortak yaşam belediyeciliğiyle refahı yayacağız. Kent meydanlarıyla kamusal alanı canlandıracak, sokakları ve kaldırımları yaya kullanımını kolaylaştıracak şekilde dünya standartlarına getirecek, sahilleri halka açmaya devam edeceğiz. Sokak hayvanları sorununu çözeceğiz. Çevreci ve yeşil belediyecilikle refahı yüksek kentler kuracağız. Kentimizde karbon salınımını azaltacak, yenilenebilir enerji üretimini artıracağız. Yeşil tahvil ihracı gibi yenilikçi finansman modelleri ile belediyelerimize sürdürülebilir kaynak yaratacağız.
“Dayanışmayı büyüteceğiz”
Halkçı belediyecilik dayanışma belediyeciliğidir. Adil paylaşımcı belediyecilikle dayanışmayı büyüteceğiz. Her yerde kent lokantaları açacak, kimsenin aç kalmasına razı gelmeyeceğiz. Askıda fatura uygulamaları ile kant dayanışma ağını genişletecek, Kara Kış Fonu ile kış aylarında doğalgaz desteği vereceğiz. Hayata sağlıklı başlangıç için anne adaylarına yönelik özel beslenme destekleri, çocuklara ücretsiz süt ve öğrencilere ücretsiz okul yemeği programlarımızı artıracağız. Kadın, genç, engelli odaklı belediyecilikle toplumsal dayanışmayı sağlayacağız. Kadınlara, gençlere ve engellilere istihdam önceliği tanıtacak, istihdam büroları açacağız. Kadınların istihdamının önündeki engelleri kaldıracak, kreşler açacağız. Kadınları şiddetten koruyacak, Kadın Destek Hatları ve Kadın Dayanışma Evleri açacağız.
Nitelikli öğrenci yurtları, öğrenci bursları ve gençleri sosyal hayatta tutacak destekler sunacağız. Genç kart ile gençleri sosyal hayatta tutacağız. Sokakları, kaldırımları, bina girişlerini, ulaşım hatlarını engellerin erişebileceği şekilde düzenleyeceğiz.
Halk sağlığı belediyeciliğiyle sağlıklı bir yaşam için toplumsal dayanışmayı büyüteceğiz. Halk sağlığı merkezlerini ve evde bakım hizmetlerini yaygınlaştıracağız. Psikolojik dayanışma merkezleri açacağız. Herkesin nitelikli gıdaya erişimi için gıda seferberliği başlatacağız.”
“ŞEFFAFLIĞI ÖNE ALAN BELEDİYECİLİK VAAT EDİLİYOR”
Hüsnü Erkan (Sosyal Bilimci / Prof. Dr.) – CHP, 2024 yerel seçimlerin için 3 başlık ve 15 bölümden oluşan , “dirençli, güvenli, huzurlu ve konforlu, adil ve yaşanabilir” sıfatları taşıyacak şehirlerde “ Halkçı Belediyecilik” kavramı ile yola çıkma amacında. Esasen “Halkçı Belediyecilik” CHP’de şimdiye kadar çoktan kurumlaşmış olması gerekirdi. Zira büyük dahi Mustafa Kemal, daha Cumhuriyeti kurmadan, “Dokuz Umde” başlığı altında halkçılık programını açıklamıştı. “Dokuz Umde” kurulacak Cumhuriyetin habercisi idi. Nasıl ki, Kurtuluş Savaşı hazırlıkları halkın katılımı ile yapılıyor ise; kurulacak devlet yapılanması içinde halkın katılımını, yani Cumhuriyet sistemini getirmek gerekirdi. Bu nedenle Cumhuriyetin kuruluşuyla, oluşturduğu siyasi partinin adına, “Cumhuriyet” kavramı ile birlikte “Halk” kavramını ekledi. Bu kavramın içini doldurmak için “Halk Evleri” kuruldu. Zira “Cumhuriyet Sistemi”, devletin tepedeki yapılanmasını oluştururken, tabanda halkla bütünleşmesi gerekiyordu. Atatürk’ten sonra bu olgu yeterli düzeyde ele alınmadı. Her ne kadar, CHP’nin iktidara katıldığı dönemlerde “Yerel Yönetim Bakanlığı” kuruldu ise de CHP “Halkçı Belediyecilik” olgusu kurumlaşamadı. Umarım Ata’nı mirası, şekilcilik ve söylem ötesinde mantık ve içeriği ile kavranır ve uygulanır.
Seçim beyannamesinde, üç ana başlık; refah, kalkınma, dayanışma başlıklarını taşıyor. Esasen bu başlıklar AB’nin 2020 Stratejisi olan akıllı büyüme, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık ilkeleri ile “2030 Dijital Pusulanın”, dijital dönüşüm, iklim nötr, döngüsel ve dirençli ekonomiye geçiş stratejilerinden bir hayli esinlenmiş olduğu gözüküyor. Bununla birlikte ülkemiz gerçeği olan deprem ve doğal afetler nedeniyle, “Birinci önceliğimiz deprem başta olmak üzere sel, heyelan, fırtına, gibi doğal afetlere karşı güvenli kentler oluşturmak” ifadesine yer veriliyor. Bunun yanında toplu taşıma, kültür-sanat faaliyetlerine vurgu yapılıyor. Ayrıca yolsuzluk ve yandaş kayırmanın ayyuka çıktığı toplumumuzda, ihalelerin canlı yayınlanması ve yerel üreticinin desteklenmesine vurgu yapılıyor. Ayrıca kent kültürü, kent tarihi ve kent kimliği ile kent kaynaklarının rant ve ayrıcalıklı güç odaklarına peşkeş çekilmeyeceğine vurgu yapılıyor. Kentsel dönüşüm, konut ofisleri, konut kooperatifçiliğinin yeniden canlandırılması, sağlam altyapı ve hızlı ulaşıma uygulamaları, akıllı kentsel dijitalleşme uygulamaları ile bir birinden öğrenen kentler ve teknolojik belediyecilik uygulaması ile kentsel kalkınmanın sağlanması öngörülüyor.
Refah artışı için katılımcı ve demokratik belediyecilik, bütçe uygulamasında israfın önlenmesi, şeffaf ve hesap verilebilirlik, liyakat ve üretkenliğe önem verirken; yerel girişimcilik, kuluçka merkezleri, yerel küçük üreticilerin desteklenmesi, akıllı tarım uygulamaları, kamusal alanların canlandırılması, yeşil belediyecilik, sokak hayvanları sorununa çözüm, yenilenebilir enerji v e sürdürülebilir kaynak yaratımına özel gösterileceği belirtiliyor.
Halkçı belediyeciliğin katılımcı ve dayanışmacı belediyecilik olduğu vurgulanırken, kent lokantaları, kent dayanışma ağı, kış fonu ile ısınma desteği, anne adayı ve çocuk beslenme desteği, okul yemek desteği; kadın, genç ve engellilere yönelik destekler ile istihdam büroları ve kreşlerin açılmasına, kadınların korunmasına ve dayanışma evlerine vurgu yapılıyor. Ayrıca nitelikli öğrenci yurtları, burs ve sosyal destekler, engellilere yönelik kentsel düzenlemeler, halk sağlığı, evde bakım ve psikolojik dayanışma merkezleri kurulması ve nitelikli gıdaya erişim için gıda seferberliği yaratılması bu beyannamenin ağırlık verdiği noktalar olmaktadır.
Bu beyannamede gündeme getirilen konular, aklı, bilimi ve demokrasiyi rehber edinen bir toplumda, yaşamın normal akışı içinde, bir belediyenin kendiliğinden yapması gereken uygulamalar olması gerekir. Ne var ki bugünün Türkiye’sinde, devletin kurumsal yapısı tek kişi egemenliğine dönüştürülerek, koca ülke tek bir merkezden yönetilir duruma gelmiştir. Tek kişi egemenliği ister istemez, tek kişinin kendi doğruları yönünde kişisellik ve keyfilik uygulamasına dönüşür. Ülke yönetilebilir olmaktan çıkar. Nitekim bugün Türkiye ekonomisi, piyasa sistemi, hukuk sistemi, adalet sistemi, demokrasisi, meclis ve hükümet yapısı ile tüm kurumları işlevsiz duruma gelmiş bulunuyor. Bu nedenle ekonomi ve toplum bir çöküş süreci yaşıyor. İnsanlar aç ve işsiz, gelir dağılımı tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Rüşvet, rant ve haksız kazanç normal görülüyor. Böylesi bir ortamda ana muhalefet partisinin sorunları bir beyanname ile ortaya koyması yetmez. Bunları uygulama programına dönüştürüp; zaman, öncelik ve akış planlarını tüm kazandığı belediyelerde, uygulanabilir kurumlaşmalara dönüştürmesi gerekir. Ne var ki, geleneksel toplum özelliği olarak; CHP’li seçilmişlerin de birçoğu, aklın, bilimin, stratejik ve bilinçli düşünme ve uygulama süreçleri yerine; geleneksel uygulamaların, gördüğünü yapmanın, kişiselliğin ve kişisel otorite uygulamasının ötesine geçemiyor. Bu bir geleneksel toplum ve az g