Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) 36. Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nın ikinci bölümüne Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay katıldı. Karşıyaka Belediye Başkanı olarak seçildiği 2019 yılından önce hayatını çoğunlukla cerrah olarak sürdürdüğünü, siyasetle daha alt seviyede ilişki kurduğunu belirten Cemil Tugay, ilçe belediye başkanı olarak görev aldığı 5 yılın, yerel yönetim deneyimi açısından çok büyük önem taşıdığını söyledi. Büyükşehir belediye başkanı adayının mutlaka yerel yönetim deneyimi yaşamış olmasının önemine vurgu yapan Tugay, “Bu deneyimi yaşamayanların belediyenin nasıl bir yapısı olduğunu, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi sorumluluk alanlarının neler olduğunu, merkezi siyasetle belediyelerin nasıl bir iletişimi içinde olduğunu anlamaları mümkün değil. İnsanların ne beklendiğini bileceksiniz, o zaman ne yapılacağını daha doğru değerlendirirsiniz. Karşıyaka’da 5 yıl belediye başkanlığı yaptıktan sonra bu göreve aday gösterilmem doğru bir karardır” diye konuştu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olması halinde sahip olacağı yerel yönetim anlayışını anlatan Tugay, Belediyenin temel standart belediyecilik hizmetleri dediğimiz hizmetleri vardır. Bunlar kentin temiz tutulması, düzenli olması, ulaşımın sürdürülebilir olması, herhangi bir afet durumunda kentte düzenin sağlanması, çevre sorunlarının çözülmesi, kentin atıklarının yönetilmesi, zabıta hizmetlerinin yürümesi ve bazı yan hizmetlerin işlerin olmasıdır. Bunlar temel belediyecilik hizmetleridir. Bunların yanı sıra belediyelerin içinde bulunduğumuz dünya ve Türkiye şartlarında istesek de istemesek de bazı ek sorumlulukları var. Mevcut durumda insanların yaşadığı sıkıntılarda hizmet konusunda yaşanan boşluğu görüp, yerel politikalar geliştirmek gerekiyor. Ülkemiz bir ekonomik kriz içerisinde bunun getirdiği bir yoksulluk, adaletsizlik var. Toplumun bazı kesimleri açlık, barınma, sağlık, eğitime erişme, işsizlik problemleri yaşıyor. Yatırım, üretim yapmak isteyen insanlar yeterince destek bulamıyor ve var olan kaynaklar gelişemiyor. Belediyelerin bunlara çözüm bulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“İklim krizi ile mücadelede koordinasyon önemli”
İklim krizi ile mücadelede yerel belediyelerin çalışmalarının önemine vurgu yapan Tugay, şu ifadelere yer verdi: “Geçen 5 yıllık süre içinde sürdürülebilirlik başlığı altında kentimizin gelecekteki bu krize hazırlanması için Karşıyaka’da çok çalışma yaptık. Sürdürülebilirlik ofisi oluşturduk. Sonrasında sürdürülebilirlik raporunu hazırladık. Karşıyaka ilk defa uluslararası standartlarda sürdürülebilirlik raporu hazırlayan belediye oldu. Çok başarılı işler yapıldı. Sadece kendimiz ile sınırlı kalmadık, diğer belediyeler ile de işbirlikleri yaptık. Büyükşehir Belediyesinin güçlü bir sürdürülebilirlik ofisi var, onlarla koordinasyon içinde olmaya ve ilçe belediyelerimizin çalışmalarına katkıda bulunmaya çalıştık. Yerel yönetimlerde geliştirmek üzerine önemli çalışmalar yaptık. Sadece Karşıyaka belediyesinin çabası ile iklim krizinin önüne geçmeye yetmiyor. Bu çalışmaların ulusal düzeyde ve uluslararası düzeyde koordinasyon içinde yürütülmesi lazım. Mutlaka bir koordinasyon içinde ulusal ve uluslararası düzeyde sonuçları olan bir hale dönüştürülmesi gerekiyor. 0’dan başlanmasın, birbirimize yol gösterelim, destek olalım, bu konuda mesafe alalım. Merkezi hükümetimiz maalesef yeterli diyebileceğim hedefler koymuyor. Bunu uluslararası anlaşmalarda konulan imzalarda bolca görüyoruz. Daha hızlı bir şekilde kömürden fosil yakıtlardan çıkmamız lazım. Daha fazla yenilenebilir enerji yatırımına ihtiyaç var. Kamu ve özel sektörün işbirlikleri güçlendirilmeli. Bunlar yapılmıyor. Daha önceden iklim krizi bir belediye için öncelikli görev değil gibiyken bugün merkezi hükümetin yetersizlikler içinde olması sebebiyle bu aksiyonun yerel belediyeler üzerinden alınması gerektiğini düşünüyorum. Hatta belediyelerin en önemli görevi olarak tanımlıyorum. Böyle bir bakış açısıyla önümüzdeki 25 yılı kapsayan bir plan olmalı.”
“Önceliğimiz planlama”
Aksiyon planında öncelikli işin planlama olduğunu belirten Tugay, “Plansız bir yerel yönetimin ne hedef koyması ne hedeflerine ulaşma başarısı göstermesi mümkün değil. Bunu yapamayan belediyelerin başarılı olması mümkün değil. Her konuda çok iyi planlama şart. Bu planlama için gelişmiş ülkeleri, şehirleri örnek almalıyız. Yöneteceğimiz kentin verilerini en sağlıklı şekilde toplamamız gerekiyor. Sonra bu verileri doğru ve sağlıklı şekilde analiz etmek gerekiyor. Bunun sonucunda saptanan problemler ve çalışmalar için verilecek stratejik kararların verilmesi gerekiyor. Stratejiden sonra kendimize bir yol haritası yapıp, ilerleyen süreçlerde neyin başarılacağını belirlememiz gerekiyor. Bu planları kendi belirlediğiniz küçük heyetle yapamazsınız, yapmamalısınız” dedi.
“Dünyanın en güçlü, en katılımcı demokrasisini işleteceğim”
“Eğer göreve gelirsem dünyanın en güçlü, en katılımcı demokrasisini işleteceğim” diyen Tugay, şöyle konuştu: “Söz veriyorum. Sağlıklı ve doğru karar verebilmek için bu yapılmalı. Dar çerçevede verilen kararların başarılı olması mümkün değil. Konunun muhatapları bir araya gelmeli, katılımcı demokrasiyi işletmek zorundayız. İzmir’de tüm planlama çalışmalarını yapacak bir kuruma ihtiyaç var. İzmir Planlama Ajansı adlı bir birim var ama hayal ettiğim şekilde çalışmıyor. Buna yakınını yapan İstanbul Planlama Ajansıdır. Çok kapsamlı çalışan bir ajanstır. Şehrin tüm sivil toplum kuruluşları, odaları, iş dünyası, üniversiteleri ile çalışmalar yapıyor, veri topluyor. Kentin bir veri hafızası var. Ve oradan sürekli beslenen karar alma mekanizmaları geliştiriyorlar. Bizim İzmir Planlama Ajansını bu çerçevede yeniden kurmamız gerekiyor.”
“Yapay zekada öncü belediye olacağız”
Veri toplama için yapay zeka kullanılarak yapılması gerektiğini söyleyen Tugay, “Veri toplama, veriyi doğru yönetme işi bir veri mühendisliği konusudur. Ülkemizde çok yeni çalışmaya başlayan bir alan. Yapay zeka veri mühendisliğinin ayrılmaz bir parçası. Bizim milyonlarca veriyi toplayıp değerlendirmemiz mümkün değil, yapay zeka bunu yapabiliyor. Dolayısıyla şuna inanıyorum: Önümüzdeki dönemde yapay zekayı yerel yönetimlerde kullanmak zorundayız. İzmir Büyükşehir Belediyesi benim başkanlığımda yönetilecekse Türkiye’nin ve dünyanın yerel yönetimde yapay zeka kullanma açısından lider öncü belediyesi olacak” dedi.
“Yönetim organizasyonu oluşturacağım”
Kamu kurumlarının özel sektördeki gibi verimliliği gözeterek işletilmesi gerektiğinin altını çizen Tugay, “Bir belediye yöneteceksek o belediye çalışanlarının mutlu olması çok önemli. Belediye çalışanları kendi kurumlarına inanmıyorsa memnuniyet sorunu varsa yaptığı işin anlamlı olduğunu düşünmüyorsa verimlilik olmuyor. Verimlilik sihirli bir kelime. Çok önemli olduğunu 5 yıl içinde anladık. Eğer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olursam yönetim organizasyonu yapmayı düşünüyorum. Bazı birimleri kapatıp bazılarını açmayı özel şirketlerde yeni görev tanımlamalarda bulunmayı düşünüyorum. Sonra da her türlü kaynağın en verimli şekilde kullanılacağı bir organizasyon oluşturmayı düşünüyorum. Önceliğin ne olduğunu sağlamış olmamız, çalışanlara anlatmış olmamız, motivasyonu sağlamış olmamız, finansal kaynağı bulmamız ve kullanmamız sonucunda performans değerlendirmesi yaparak doğru bir şekilde ölçmemiz gerekiyor. Bunun olduğu bir büyükşehir hayal ediyorum ve ilk yaptığım işlerden biri de bu olacak. Kaynak verimliliği her anlamda belediyede sağlanacak” sözlerine yer verdi.
“Kamu hizmeti sosyal adaleti gözeterek verilmeli”
Toplumdaki sosyoekonomik adaleti sağlamanın önemini vurgulayan Tugay, “Kamu bu adaleti sağlamak zorunda. Bu konuda yatırımlarını yapmak zorunda. İnsanlara belli dönemlere keyfe keder sosyal yardımlar yaparak bu sorunları çözemeyiz. Bu şehirde kimsenin aç kalmaması için, sokakta uyumaması için her şeyi yapmak zorundayız. Bu konuda yatırımlarını yapmak zorundayız. İzmir’de suyun maliyeti yüksek. Bazı insanlar için su parasını, ulaşım ücretini ödemek çok zor. Kamu hizmeti sosyal adaleti gözeterek verilmeli. Su parası hemen düşürülemeyecek. Hemen yapmamız gereken şey, geliri su parasını ödeyemeyecek kadar düşük olan insanlara belli bir miktarı sembolik rakamlarla vermek. Toplu ulaşımda da avantajlar sağlamak gerekiyor” dedi.
“İddialıyım, trafik anında rahatlayacak”
Ulaşım master planı yapılması gerektiğini dile getiren Tugay, “Bu kentin trafiği yapılacak düzenlemelerle anında rahatlayacak. Bu konuda iddialıyım. Ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Toplu taşımanın olabildiğinde hızlıca geliştirilmesi gerekiyor. Kavşaklara akıllı trafik sistemi yerleştirip sağlamalıyız. Sinyalizasyonun düzenlenmesinin akıllı hale getirilmesi ile trafik yüzde 10 rahatlar deniliyor. Toplu ulaşımın konforlu çeşitli hale getirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Alt yapı sorunlarının giderilmesi için de master planlarının güncellenmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini ifade eden Tugay şöyle konuştu: “Üst yapıda çok şikayet var, bunların düzeltilmesi gerekiyor. Çok zor değil, tüm kentte mümkün olan en kısa zamanda sorunları çözebileceğimizi düşünüyorum. İlçe belediyelerimiz ile koordinasyon içinde çalışmamız gerekiyor. Bizim kentimizin tasarım rehberi yok. Göreve başlar başlamaz derhal, kentimizin kamusal alanlarının yapımında bir rehber oluşturmak. Her türlü tesisi için tasarım rehberi oluşturmayı düşünüyorum. İzmir’deki tüm mimar mühendis şehir plancılarını davet ederek bu çalışmayı yapacağız.”
“Körfez sorunu 4 yıl içinde çözülecek”
Tugay, “İzmir Körfezi her şeyimiz, denizin temiz olması için kirleten unsurların ortadan kalkması için tüm çalışmaların yapılması lazım. 2 sene içinde altyapı ve sirkülasyon tünelini yapabilirsek 4 sene içinde bu körfezin düzelmemesi için hiçbir engel yok.” dedi.
“Dönüşüm için hükümetin maddi gücü yok”
Kentsel dönüşümün önünü tıkayan faktörün inşaat maliyetlerinin yüksekliği olduğunu kaydeden Tugay, “Kentsel dönüşüm sürecinde riskli yapı ilan edildikten sonra kira yardımının olması gibi kolaylaştırıcı bir takım kararlar alınırsa sorunlar çözülür. Herkes binasının olduğu yerde dönüşüm istiyor. Kötü zeminlerimizin olduğu bölgelerde, binalar sağlam değil. Önce zeminin ne kadar kötü olduğunu bilmek gerekiyor. Tüm bunlar bilimdir. Bilimi, aklı kullandığımızda çözülemeyecek şey yok. Halen zemin bina ilişkisi ile ilgili mevzuat Türkiye’de yeterince tamamlanmış değil, yerel kararlar almamız lazım. Her zeminde bina yapılır ama binanın yüksek katlı olmasını sağlayacaksanız mutlaka zemin bina ilişkisini doğru hesaplamak ve ona göre yapmak zorundasınız. Kentsel dönüşüm yeni yapılan binalarla başlar. Hatalı bina yapılırsa, hatalar büyüyerek devam eder. Yeni yapılacak binaların sağlam olması kentsel dönüşümde ilk önceleyeceğimiz şey. Dönüşümün desteklenmesi için hükümete düşen çok görev var ama bunu yapmaya maddi gücü yok” dedi.
“İzmir’in kalkınma belediyeciliğine ihtiyacı var”
“Hükümette para olmadığına çok eminim. Buna rağmen para yağdıracağız vaadini nasıl veriyorlar?” diyen Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha öne CHP’li belediyeler sosyal belediyecilik yapacağız, altyapı belediyeciliği yapacağız gibi birçok vaatte bulundu. Bundan sonra bizim kalkınma belediyeciliğine ihtiyacımız var. İzmir bu kötü yönetimi kabullenmek zorunda değil. İzmir kendi ayakları üzerinde durabilecek, kendi kendini kalkındıracak bir kenttir. Eğer iyi bir koordinasyon, iyi bir teşvik iş birliği süreci yaşanırsa bu şehir kalkınabilir. İzmir kendi kendini zenginleştirebilir, istihdamı, ihracatını, markalaşmasını artırabilir. İzmir’in bir ticaret kenti olduğunu niye unuttuk? Ne oldu de biz hükümetin eline bakar hale geldik? İçimi acıtan bu şehirde her türlü gelişimi sağlamak için her şey var ama bir arada çalışma kültürü yok. Bir arada keyif yapma kültürü var ama çalışma kültürü yok. Bunda en büyük suçlu kamu yöneticileridir. Belediye için vatandaşın istekleri önceliklidir. Bizim görevimiz en hızlı şekilde sorunlara çözüm üretmektir. Benim başkanlığımda bu anlatışla çalışılacak. Bundan sonra İzmir’de kalkınma belediyeciliği yapan bir İzmir Büyükşehir Belediyesi göreceksiniz.”
‘İnciraltı’nda kamusal alan artırılmalı”
Toplantıda yaptığı konuşmanın ardından kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Tugay, “İnciraltı’nı tarım bölgesi olarak tanımlayacağımızı düşünüyorum. Ancak planlama yapılırken şu anki inşaat yoğunluğunun fazla olduğunun ve kamusal alanın ya da yeşil alanın daha fazla olması gerektiği düşüncesindeyim. Orada hak sahiplerinin bakanlık ile oturup uzlaşı için konuşması gerektiğini düşünüyorum bu olmadıkça plana itiraz edeceğiz” dedi.
“Opera binası kararını İzmir halkı ile birlikte verelim”
Tugay, opera binası konusunda ilişkin de, “Bina yapımı müteahhidin yetersizliği nedeniyle yarım kaldı. Bana verilen bilgiye göre biraz zor bir konu. Binanın İç aksamı çok özel. Bu nedenle yetkin birini bulmadıkça yarım yamalak iş çıkabilir, maliyeti çok yüksek olabilir. Bunu tartışmaya açıp kararı İzmir halkı ile birlikte verelim istiyorum. Opera binası olarak mı yapalım yoksa bir kongre merkezi haline mi getirelim. Çevresinde belediye yerler de var oteller olabilir. Bunun tartışılması gerekiyor. Katılımcı mekanizmaların işletilmesi gerekiyor, kimseyi kırıp dökmeden kararı en kısa zamanda vermeliyiz” açıklamasında bulundu.
“Belediye binasıyla ilgili Tunç Başkan ile ayrışıyoruz”
Belediye Binası ile ilgili mevcut Büyükşehir Başkanı Tunç Soyer ile ayrıştıklarını söyleyen Tugay, “O farklı bir konumda belediye binası yapılması gerektiğini söylemişti ve Ege Mahallesi’nde bir yer için hazırlıkla yaptırdı. Ben eski belediye binamızı özlüyorum. Mimari yapısı değişebilir, büyüklüğü benzer büyüklükte kalmalıdır. Modern, çevreci, sosyal açıdan güçlü bir yapı olabilir. Mimarı kentin simge yapılarından olabilir. Eskisi gibi büyük, eski yerinde verimliliği büyük bir şekilde olması gerektiğini savunuyorum” sözlerine yer verdi.
“Referansım Soyer’di”
Tunç Soyer ile arasında bir sorun olmadığını belirten Tugay, “Benim Karşıyaka Belediye Başkanı olmamım sebebi odur. Onun referansı ile oldum. Kendisi ile görüştüm ve bana kızdığını düşünmüyorum. Tepki partimizle ilgili. Bunu insani olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.