Bu ülkede toplum siyaset yapıcılarından kendilerine gerilim yüklenmesini istemiyor. Zira ekonominin durumu ortada, insanlar hat safhada geçim mücadelesi verirken huzursuzluk yayan söylemlere artık tahammülleri kalmadı. Oysa yerel seçimlerden sonra nasıl da ılıman yaklaşımlarla sanki bir beyaz sayfa açılacak izlenimi verilmişti. Özgür Özel seçim başarıları üzerine kutlamalarda aşırıya kaçılmaması anonsunu yaparken, kendi seçmenlerine empati tavsiye ediyor, Cumhur İttifakı’na adeta gül atıyordu. Sonra karşılıklı bayram kutlamalarına tanık olduk. Cumhurbaşkanı, başlamış bulunan yumuşatıcı iklimi 16 Nisan’da daha da ileriye taşıdı. Nihayet siyaset özlenen kıvama geliyor diye tüm ülke umutlanmaya başlamıştık. Ancak sevincimiz uzun sürmedi. 17 Nisan’da Sayın Cumhurbaşkanı tekrar kutuplaşma siyasetine dönüş yapmayı tercih etti. Arkasından muhalefet de hiç beklemeden karşı tutumlarını oluşturdu. Rüya kısa sürmüştü, eski tas eski hamam tüm ülkeye bir ortadoğu politik ortamını layık gördüklerini kısa zamanda yine kanıtladılar. Hayatlarını profesyonel politikacı olarak kazanan mutad tipler yine boyun damarlarını şişirerek, kıpkırmızı olmuş ve takallüs etmiş yüz ifadeleri ile birbirilerine laf yetiştiriyorlar. Hayat gailesi altında ezilmiş insanlar zaten yitirdikleri umutlarına bu duyarsız siyasal anlayış üzerinden bir de karamsarlık ekliyorlar. Bakın son seçimlerde katılım oranları yaklaşık yüzde 10 düştü. Bunun anlamı geniş kitlelerin siyasetten beklentilerinin aşağıya doğru ivmelenmesidir. Siyasi partiler bilmelidirler ki kayıkçı kavgalarınız hiç kimseye ilginç ve heyecanlı gelmiyor. Seyir zevki hiç vermiyor. Sorunlara çözüm hiç mi hiç getirmiyor. Herkes sizleri donuk gözlerle izliyor. Çok muhtemel içinden hiç de sizin hoşunuza gitmeyecek kötü şeyler geçiriyorlar. Lütfen 31 Mart’tan sonra yaşattığınız bahar havasını hemen yalancı bahara çevirmeyin. Çevirmenizin kime ne faydası olduğunu düşünün kıymetli siyasilerimiz.