Çevre, Şehircilik ve İkim Değişikliği Bakanı Özhaseki bir itirafta bulundu: “Her tarafı yem yeşil Anadolu Coğrafyasını talan ettik; ağaçlarımızı yok ettik.” Ne yazık ki, talan edilen sadece coğrafya ile sınırlı değil. Yanmış yıkılmış ve hemen hemen her şeyi yok olmuş Anadolu coğrafyasını, getirdiği kurumsal sistemlerle ayağa kaldıran kurucu irade M. Kemal Atatürk ve bunun üzerine yüz yıllık Cumhuriyetin kurumlaştırdığı tüm sistemler talan edildi. Ekonomik sistem, üretim yerine ticaret ve tüketime odaklandı. Orta tabaka yok edildi. Bir avuç yandaşın zenginlik ve şatafatı için gelir dağılımı köklü biçimde bozuldu. Yanlış politika tercihleri hiper enflasyonu tetikledi. Döviz kurları füze gibi yükseldi. İşsizlik, yoksulluk, yoksunluk, açlık ve yolsuzluklar hızla arttı. Enflasyonist ortamın yarattığı fiyat belirlemeleri, keyfi fiyat yarışı başlattı. Piyasa sistemi yerine merkezi komuta ekonomisi devreye girdi. Politik sistem olarak parlamenter demokrasi yok edildi. Tek adam yönetimi kuruldu. Meclis işlevsiz oldu; Bakanlıklar karar birimi olmaktan çıktı. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı; yargı bile tek adam yönetiminin talimatlarına bağlandı. Adalet, hukuk, hak ve liyakat yok edildi. Toplumda sosyal dengeler bozuldu. Sosyal kesimler arası uçurum arttı. Kültürel değerlerde ve ahlakta köklü erozyon yaşandı. Kutsal din bile tarikat saltanatına kurban edildi. Kısacası toplum her açıdan talan ve yıkım yaşadı. Şimdi 1 Nisan yerel seçimleri ile seçmen, yaşanan talan ortamını durdurma ve yeniden kurumlaşma ve sistemleşme görevini CHP’ye yükledi. Zira AKP, bilerek bozduğu sistem ve kurumları geri getirmez.
Bu durumda CHP ne yapmalı? Yaşanan tahribat ve talan toplumsal boyutta olup; günü birlik önlemlerle düzelmez. Ancak CHP henüz iktidar değilken izleyeceği strateji nasıl olmalı? Bu durumda CHP, yereldeki görevlerini, Cumhuriyetin kuruluşunda, dürüstlük ve gayreti savaş meydanlarında kan ve ateşle test edilen insanlarınki gibi, topluma güven vermelidir. Yereldeki her türlü talanı durdurup, insanların günlük yaşam ve huzurunu kolaylaştırıp destekleyen önlem ve uygulamalara odaklanmalıdır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, talandan kurtuluş ve kuruluşunu sağlama bilinci içinde davranmalıdır. Ancak gerek bu dönemde, gerekse iktidar görevini yüklendiğinde uygulayacağı kapsamlı sistem ve kurumlaşma stratejilerini en baştan oluşturup topluma açıklamalıdır.
CHP, uygulayacağı ekonomik sistemin, ilkeleri, öncelikleri ve yöntemlerinin bir biri ile uyumlu, tutarlı, sorunların boyutu için yeterli olacak biçimde; çağdaş piyasa sisteminin çerçevesini açıklamalıdır. İstikrar ve büyüme politikaları yanında bozulan gelir dağılımı ve yoksullukla mücadelenin yol ve yöntemleri sistemsel bütünsellik içinde belirlenmelidir. Halkın yoksullaşmasını önleme ve refah artışını sağlayacak programlar hazırlanmalıdır.
CHP, politik sistemin yeniden düzenlenmesinde, demokrasi ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı; yargı sistemi, seçim sistemi, parlamenter sistem ve devlet kurumunun çağdaş gelişmeler bağlamında yeniden yapılandırma ve işleyişlerine ilişkin reformların hazırlığını şimdiden ortaya koymalıdır. Siyasetin emrindeki keyfi uygulamaların önüne geçiş yolları kurumlaştırılmalıdır. Sayıştay ve denetleyici kurullar, çağın değerleri içinde yeniden etkinleştirilmelidir
CHP, sosyal sistemin sağlıklı gelişimi için, çevre, kentleşme, deprem ve bölgesel sorunlar ile gelir dağılımı ve yoksullukla mücadelede, ekonomi politikaları ile bütünleşen, öncelik ve ilkelerini sistemsel bütünsellik içinde programlamak zorundadır.
CHP, kültürel ve etik değerler ile liyakat ve başarı değerlerinin toplumda geçerlilik kazanması için gerekli reformlara yer açmalıdır. Eğitim sistemini öncelikli görev olarak ele alıp, laiklik ve demokrasi ilkelerini bireylere kazandıracak bir zihniyet yapılanmasını, okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar yeniden düzenlemelidir. Çağ dışı hurafe eğitimi veren tarikatların toplumsal, politik ve ekonomik gücü yasal kontrol içine çekilmelidir.
Bilim, teknoloji, AR-Ge politikaları sistemleştirilmeli, tüm kurumsal düzenlemeler çağdaş bilimin öngördüğü ilkeler ışığında yürütülmelidir. Siyasetten bağımsız denetleyici kurullar ile DPT, TÜBİTAK ve MPM gibi kurullar bilimin yeni verileri ışığında yeniden kurumlaştırılmalıdır.
Görüldüğü gibi toplumu alt-üst eden AKP talanından kurtulmak, Cumhuriyet kurumlarının yeniden kurulması ve kurumlaşması için köklü sistemsel düzenlemelere ihtiyaç gösteriyor. Bu durum CHP için hem bir asırlık fırsat; hem de Cumhuriyetin kurucu partisi olarak, temel bir sorumluluktur. Bunun için Parti, Bilim insanlarından yararlanarak, kurucu ve geliştirici nitelikte bir “Reform Kurumu” oluşturması uygu olacaktır.