Yerel seçimlerin ardından dış politikamızda hızla yeni adımlar atılmaya başlandı. Seçim sürecinde İsrail’le ticaretin sınırlandırılması gündeme geldi. Seçimler biter bitmez; Cumhurbaşkanı seviyesinde Irak’la ve Irak Kürdistan’ı Bölgesel Yönetimiyle stratejik iş birliği adımları atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan; İstanbul’da, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniyeile görüştü ve desteğini deklare etti. Sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta ABD ziyareti var. ABD ziyaretinin iptal edileceği konuşuluyor ancak henüz kesin bir bilgi verilmedi.
Bu arada 22 Nisan’da Atina’da Yunanistan’la Güven Artırıcı Önlemler toplantısı yapıldı. Toplantıdan sonra Millî Savunma Bakanlığının yaptığı açıklamada “2024 yılı boyunca daha önce mutabık kalınan Güven Artırıcı Önlemlerin yeniden değerlendirildiği ve 2025 yılı uygulama planının ele alındığı” duyuruldu. Daha fazla ayrıntı verilmedi.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki temel sorunlar: Yunanistan’ın Ege’de Türkiye’ye ait ada, adacık ve kayalıkları işgal etmesi, iskana açması ve uluslararası anlaşmaları yok sayarak silahlandırması, Ege’de hava sahasını tek taraflı olarak 10 mile çıkardığını ilan etmesi, karasularını 12 mile çıkarmak için fırsat kollaması, Kıbrıs’ta Rum yönetimini hâkim kılmaya çalışması ve Türkiye’yi Akdeniz’den dışlayarak Münhasır Ekonomik Bölgelerde hak iddia etmesidir.
Yunanistan; Güven Artırıcı Önlemler toplantısından hemen önce çevre sorunlarını bahane ederek Ege’de Türkiye’ye ait adalar bölgesinde Deniz Parkı ilan edeceğini duyurdu. Bununla birlikte peş peşe yaptığı açıklamalarla niyet ve maksadını açıkça ortaya koydu. Başbakan Miçotakis; Brüksel’deki AB zirvesinin ardından “Türkiye’ye ilişkin çıkan sonuçların Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi açısından memnuniyet verici olduğunu, Türkiye AB ilişkilerindeki ilerlemenin Kıbrıs konusundaki gelişmelerden etkilendiğini” söyledi. Savunma Bakanı Dendias; “İsrail’in hava savunma sistemi benzeri demir kubbe kuracaklarını, uygun fırsatı yakaladıklarında karasularını 12 mile çıkaracaklarını” ilan etti.
Dışişleri Bakanlığı; Yunanistan’ın Ege’de Deniz Parkı ilan edeceğini duyurması üzerine, hava sahası ve kıta sahanlığı konularına hiç değinmeden “ilişkilerimizde son dönemde görülen yumuşamayı” vurgulayarak “Yunanistan’ın bu defa çevreyle ilgili hususları istismar ettiği görülmektedir, Ege sorunlarını ve uluslararası anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıkların statüsüne ilişkin hususları kendi gündemi çerçevesinde kullanmamasını tavsiye ederiz” şeklinde açıklamada bulundu. Bu açıklama üzerine Başbakan Miçotakis; “Türkiye’nin tepkisine şaşırdığını, deniz parklarını yapacaklarını, Ege ve Akdeniz’de Deniz Yetki Sahaları konusunda kararlı olduklarını” vurguladı.
Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı; Yunanistan’ın bu niyet beyanı ve açıklamalarının gölgesinde gerçekleşti. Toplantıda bu hususlar görüşüldü mü bilemiyoruz. Görüşülmüş olsaydı yetkililer bunu günlerce gündemde tutar, propagandalarında gururla kullanırlardı diye düşünüyorum. Bildiğimiz şu ki; Yunanistan bugüne kadar Ege’de Türkiye’ye ait 20 ve 2 kayalığı işgal etmiş ve uluslararası anlaşmalar hilafına silahlandırmıştır. 2017 yılında Ege’de hava sahasını 10 mile çıkardığını ilan etmiştir. Şimdi de karasularını 12 mile çıkarmaktaki kararlılığından vaz geçmediğini duyurmaktadır. Türkiye de bu durumu kabullenmiş görünmektedir.
Yunanistan’ın hava sahasını 10 mil olarak ilan etmesi konusunda, Türk-Yunan ilişkileriyle ilgilenen çevrelerde “son zamanlarda Türk savaş uçaklarının bu hava sahasına girmediği” konuşulmaktadır. Bu doğru mudur? Eskiden sık sık “Ege semalarında Türk ve Yunan savaş uçakları arasında it dalaşı yaşandığı” haberleri duyardık. Son yıllarda bu haberler kesildi. Bunun nedeni bu tür gerginliklerin basına duyurulmaması mıdır yoksa Türk savaş uçaklarının Yunanistan’ın ilan ettiği hava sahasına girmekten kaçınması mıdır?
Eğer toplantıda bu konular gündeme getirilmediyse nasıl bir “güven ortamı” oluşturulacaktır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki güven artırıcı önlemlerden kastedilen Yunanistan’a her istediğini vermek midir? Görünen o ki; Yunanistan son 15-20 yıldır Ege’deki hedeflerine kararlılıkla yürümektedir. Ege’de Yunan işgali ABD ve AB’nin katkılarıyla adım adım gelişmektedir. Son yıllarda yine ABD ve AB’nin katkılarıyla Akdeniz’de deniz yetki alanlarındaki hak iddialarını da kabul ettirmiş görünmektedir. Türkiye Akdeniz’den de dışlanmaktadır. Buna karşılık Türkiye’nin ciddi bir tepkisi yoktur. Bu durum gelecek nesillere çok kötü bir miras olarak devredilecektir.