Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis başlıktaki cümleyi 13 Mayıs 2024’de, Türkiye’ye yaptığı kısa ziyaret öncesi ifade ediyor. Aslında bu tür ziyaretlerde, ziyaretlerin kimler tarafından teşvik edilip kotarıldığı önemli. Görsel ve yazılı basından okunanlar ise sorunların karşılıklı olarak masaya yatırılması ve sonrasında yapılan açıklamalarla sınırlı. Yedi yıl sonra Sayın Cumhurbaşkanının Aralık 2023’de Atina’ya yaptığı ziyaret, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in de beş ay sonra iade-i ziyarette bulunması bu bakımdan önemli.
Diplomat olarak edindiğim deneyimlerden bu tür ziyaretleri teşvik edenlerin bulunduğunu belirtebilirim. Gözlem Gazetesinin değerli okuyucuları zaten bir durum değerlendirmesi yaptıkları takdirde, Türk Yunan görüşmelerinin dikkatlice yürütüldüğünü ve zamanlamasının da manidar olduğunu görecekler. Bunun nedenlerinin başında görüşmelerin HAMAS-İsrail savaşı sürerken başlaması İsrail’in etnik temizlik yani soykırım uygulaması ve açlıkla boğuşan Filistinlileri bölgeden çıkarmak istemesi, ikinci olarak da Yunanistan’ın dahil edildiği, Türkiye’nin alınmadığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu konusu ile Doğu Akdeniz’de bulunduğu açıklanan 1,7 milyar varil petrol ile 3,5 trilyon metreküplük doğal gaz rezervinin bulunması, Rusya’nın öteden beri bilinen “sıcak denizlere” Akdeniz’e olan ilgisi gibi nedenlerle sıkıntılı bir bölgede Türk Yunan dostluğunu, diyalogunu biran önce sağlamak ABD, AB ve İngiltere’nin amacı olabilir mi?
Türkiye ve Yunanistan arasındaki kıta sahanlığı sorunu, Yunanistan’ın burnumuzun dibindeki kayalıkları, adaları da Lozan Antlaşması hükümlerine aykırı olarak silahlandırması ve Adalarda yerleşimi teşvik etmesi ile son zamanlarda Ege Denizinde “Deniz Parkı” kurmak istediğini ilan etmesi, Kıbrıs konusunda iki tarafın farklı tezleri iki ülke arasındaki gerginlikleri adeta arttırarak kronikleştirdi sayılır.
Türk Yunan ilişkileri açısından diğer önemli bir konu ise son zamanlarda Ukrayna’nın Rusya’ya ait beş altı petrol rafinerisini bombalaması sonucu ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in yeni atanan Ukrayna Güvenlik Komutanını telefonla araması olmuştur. Harris’in, “Dünya petrol fiyatlarını arttıracağı gerekçesi ile rafinelerin bombalanmamasını” Ukraynalı yetkililerden istediği BBC ve CNN Int. haberlerinin başında geliyor. Dünyanın gözü Gazze üzerinde iken Rusya’nın, Ukrayna’nın büyük şehirlerinden Kharkiv’e yaklaşması üzerine ABD Dışişleri Bakanı A. Blinken’ın 13 Mayıs 2024’de, Ukrayna Cumhurbaşkanı V. Zelenksy’i ziyaret ederek ABD askeri yardımlarının gönderileceği konusunda garanti vermesi durumun vahametini gösteriyor. ABD, tüm bu gelişmeleri dikkate alarak Boğazlar ve Ege’de barışın devamını perçinlemek istiyor.
Yunanistan ise ABD ile olan yakın ilişkileri ışığında Türkiye ile görüşmelere büyük önem veriyor. Sayın Cumhurbaşkanının 7 Aralık 2023’de, Atina’yı ziyareti sırasında imzalanan ve Türk Yunan siyasi ilişkilerinin temelini oluşturacak ” Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Atina Deklarasyonu”nu, Miçotakis, 1930’da Başbakan İsmet İnönü ve Elefterios Venizelos arasında imzalanan “Dostluk, tarafsızlık, Uzlaştırma ve Hakemlik Antlaşması”ndan sonra yapılan en önemli ikinci Deklarasyon olarak tanımlamıştır.
Sayın Cumhurbaşkanını Atina ziyaretini iadeten Miçotakis’in, beş ay sonra 13 Mayıs 2024’de yaptığı Ankara ziyaretinde öne çıkan iki konu Sayın Cumhurbaşkanının HAMAS’ı terör örgütü olarak değil direniş örgütü olarak gördüğünü iki kez ifade etmesi, Miçotakis’in ise ibadete açılan Kariye (Chora Kilisesi) Camiinin kilise olarak korunması gerektiğini vurgulaması olmuştur. Burada Sayın Cumhurbaşkanının “1000 kadar HAMAS üyesinin tedavi amacıyla Türkiye’de bulunduğunu” açıklaması ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca yalanlanmamıştır.
Yunanistan’ın Batı Trakya’daki azınlığın Türk olduğunu kabul etmediğini vurgulaması, Türk tarafınca, Heybeliada Ruhban Okulunun açılmamasını gündeme taşıması ise Yunan tarafınca açılan konulardan.İki ülke arasında görüşmelere konu teşkil eden diğer sorunlar basın ve yayın organlarında geniş şekilde yer almıştır. Türk-Yunan ilişkilerinde adını sıkça duyacağımız yeni bir oluşum olan 7 Aralık 2024 tarihli Deklarasyonda belirtilen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyine (YDİK) heyetler arasındaki görüşmelerle işlerlik kazandırılmıştır.
Sonuç olarak Türkiye ve Yunanistan arasında tüm sorunların bilinmesine karşın ilkesel uzlaşının şimdilik var olduğunu, ancak bu uzlaşı için ileride hangi parametrelerin kullanılacağının kesinlik kazanmadığını ifade etmek mümkün. Filistin Kurtuluş Örgütü ile HAMAS arasında Filistin sorununun sahiplenilmesi konusunda derin görüş ayrılığı olduğu bilinmekte. Türkiye’nin burada yapabileceği en büyük girişim bu iki örgüt arasında Filistin davasının esas sahibi FKÖ’ne destek çıkmak. Tabii HAMAS’ı destekleyen İran’ı karşımıza almadan. HAMAS’ı “Kuvay-ı Milliye” olarak niteleyen bir görüşle bu girişimde bulunmak şimdilik zor. Ama Türkiye’nin önündeki seçenekler arasında bu da var. Bunun için de etkin olarak çok taraflı bir diplomasi uygulamak gerekiyor.
Sonuçları itibarıyla yaşamlarımızı etkileyecek savaşları, gelişmeleri yakından izlememiz gerekiyor. Ne de olsa “Eller hep tetikte” olamaz. Olmamalı da. Diplomasi ve barış kazanmalı.