Politika faizi %50’de sabit bırakıldı. Beklentiler de bu yöndeydi. Faiz indiriminde erken davranılmayacağı anlaşılıyor. Yılsonu enflasyon beklentileri hala %43-45’lerin altına inmiyorsa erken indirime gerek yok. Doğrusunun da bu yönde olduğunu düşünüyoruz. Para Politikası Kurulu’nun toplantı sonrası açıklamasının kısa bir özeti şöyle: “Aylık enflasyonda düşme eğilimi sınırlı. Tüketim malı ithalatı canlı. Hizmet enflasyonundaki yükseklik, katılık devam ediyor. Jeopolitik riskler ve gıda fiyatları dezenflasyonu olumsuz etkiliyor. Enflasyon beklentileri ile fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumu yakından takip ediliyor. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecek. Kararlı duruşun ana unsurları; yurt içi talepte dengelenme, TL’deki reel değerlenme ve beklentilerin düzelmesi olarak sıralanabilir. Makro ihtiyati çerçevedeki sadeleşmeye devam ediliyor. Son dönem kredilerdeki büyüme ve mevduatlardaki gelişmelere göre finansal istikrarı koruyacak ve aktarım mekanizmasını destekleyecek tedbirler alınacaktır. Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin TL’ye talebi nedeniyle oluşan likidite fazlası ilave tedbirlerle sterilize edilecektir.”
Açıklamanın hemen sonrasında bir dizi makro ihtiyati önlemler açıklandı. TL mevduatı destekleyici, Kur Korumalı Mevduattaki düşüşü hızlandırıcı ve döviz kredilerindeki artışı sınırlandırıcı adımlar atıldı. KKM hesaplarında vadelerine göre zorunlu karşılık oranı %8 ve %12 puan, TL hesaplarında vadelerine göre zorunlu karşılık oranı ise %4 ve %8 puan artırıldı. Bu şekilde likidite fazlası çekilmiş olacak, bu da TL mevduat faizlerini tekrar politika faizine doğru yöneltecek. Yabancı para kredi artışına ilişkin olarak da (Geçen hafta bu artış konusunda uyarımızı dile getirmiştik.) %22’lik sınır getirildi, aksi halde zorunlu karşılık söz konusu olacak. Swap limitleri de bir hafta, bir ay ve bir yıl olarak sırasıyla %5,%10 ve %30 olarak belirlendi.
Alınan bu önlemler kanaatimizce doğru yönde. Merkez Bankası Başkanı TL’nin reel olarak değer kazanmasını beklediklerini, sıkı para politikasından ana faydalanıcı sektörün bankacılık olduğunu söyledi. K.K.M. tutarı hızla inmeye devam ediyor.(2.17 trilyon TL döviz anaparası ise 68 milyar dolar)Döviz rezervleri artmaya devam ediyor.(17 Mayıs itibariyle brüt rezervler 139.1 milyar dolara, net uluslararası rezervler ise 33.8 milyar dolara yükseldi.) Yabancı girişi her geçen gün hızını artırıyor. 29 Mart-17 Mayıs arasında yabancıların swap girişi 18.2 milyara ulaştı, Merkez Bankası ile swaplar 34.7 milyar dolar azaldı. Yabancı para kredi 9.9 milyar dolar artarken yabancı para mevduat 12.7 milyar dolar azaldı. Ters dolarizasyon sürüyor. TCMB dış varlık -toplam döviz yükümlülüğü- swap pozisyonu 21 Mayıs itibariyle (-) 20 milyar dolara yükseldi. Rasyonele Dönüş Programı 2021 Eylül’ünde başlayıp 2023 yılına kadar devam eden negatif değer faizli para politikası hasarının büyüklüğü azaltılmaya çalışılıyor.(Rezerv kaybı (-) 80 milyar dolarlara kadar yükselmişti.
Gerek faiz kararı gerekse makro ihtiyati ve likidite önlemlerini olumlu bulmakla birlikte bazı göstergelere göz önünde bulundurmakta yarar görüyoruz. Nisan 2024 itibari ile yıllık yüzde 60.8 enflasyonumuzla G-20 ülkelerinde Arjantin’den sonra en yüksek ikinci enflasyonunuz var.(Mayıs’ta %73-75’leri göreceğiz) ve bizim dışımızdaki ülkelerdeki (Arjantin hariç) enflasyon %0.3 ile %7.8 oranları arasında. 5 yıllık risk primimiz son düşüşlerle 262 puanla gelmesi sevindirici. Ancak Güney Afrika (214) ve Brezilya (140) dışındaki G-20 ülkelerinde (10 -90 puan) arasında. Hala gideceğimiz önemli yol var. TEPAV Makro Ekonomi Çalışma Programında belirtildiği üzere cari açığın finansman ihtiyacının normal kanallardan karşılanmasının dikkatle takibi gerekmekte. Diğer bir takibi gereken konu ise bütçe açığı. Kamunun tasarruf paketi bu anlamda yetersiz kalacaktır. Ek önlemler alınmazsa bütçe açığı ve borç stoğundaki bozulmanın devam edecek olmasının endişe ile takibi gerekiyor. Alınan kararların hemen hepsi olumlu. Özellikle K.K.M. hesaplarındaki hızlı düşüş sağlayacak olanlar çok faydalı. Piyasada % 47’lere düşen faizin alınan önlemlerle % 50’lere yükselmesi iç talebin sınırlandırılmasına katkı sağlayacaktır. Döviz kuru riski gittikçe kamudan özel kesime (hane halkı ve şirketler) kayıyor. Merkez Bankası’nın depo alım ihaleleri devam ediyor. Bütün bunlardan öte bu tür para politikaları yabancı girişi ile (yüksek faiz- swap- TL’ye yatırım- TL değerlenme ile yüksek reel değer farkı ile çıkış stratejisini) uzun vadede sürdürebilirlik sağlanamıyor. Dolayısıyla portföy yatırımlarının (yani sıcak paranın) aniden çıkışında tekrar yaşayacağımız yurt dışına servet transferi konusunda şimdiden ciddi olarak düşünmemiz ve tartışmamız gerekiyor.