Hesaplamalara göre, 13 milyar 700 milyon yıl önce; henüz zaman ve mekan kavramlarının olmadığı bir ortamda, Yüce Yaradan’ın (cc) “Kün ol” emri ile bir saniye üstü, eksi 43’lük bir zaman diliminde muhteşem yaratılış mucizesi başladı.
– Her biri ayrı bir mucize oluşumlar birbirini takip etti. 10-12 milyar yıl önce Samanyolu, 4,6 milyar yıl önce de Güneş sistemi teşekkül etti. Bu sistem içinde yer alan Dünya’mız da milyarlarca yıl süren oluşumlardan sonra, (her tarafı ayrı güzellikler ve mucizelerle dolu olarak) insanların istifadesine hazır hale getirildi.
– Bu çok uzun hazırlık devresinden sonra insan yaratıldı. Ve kendisine “Eşref-i Mahlukat-Yaratılmışların en şereflisi” sıfatı verildi. Ancak ne yazık ki (Az sayıda istisna dışında) insanlar bu iltifata layık olmadılar. Şükretmeyi, yetinmeyi bilmediler. Nefislerine mağlup oldular. Rabbimizin (cc) emanetini korumadılar. Hor kullandılar. Kendilerine verilen emre uyan diğer yaratılmışların aksine, emanete ihanet ettiler. Canlı cansız her şeye zarar verdiler. Gözleri doymak bilmedi. Sadece çıkarlarını düşündüler. Kendilerini en aşağı derecelere düşürdüler. Havayı, denizleri, nehirleri, gölleri, yeraltı sularını kirlettiler. Başta, yağmur ormanları olmak üzere, yeşil alanları katlettiler. Sanayi devriminden itibaren her yıl ortalama 9 milyar ton karbondioksit saldılar. Oksijen üretiminin yüzde 70-80’ini üreten denizlerdeki alglere zarar verdiler. (Asrın sonuna kadar, denizler çok daha asidik hale gelecek ve canlıların minimum yüzde 24’ü yok olacaktır.) Bitki ve hayvan türlerinin çoğunu yok ettiler. Her yıl ürettikleri 2,1 milyar ton çöp ile her yeri pislettiler. Zehirli tarım ilaçları, kimyevi gübreler, GDO’lu ve hibrit tohumlar ile tüm tarım alanlarını mahvettiler. Hastalıkların ve ölümlerin artmasına sebebiyet verdiler. Petrol atıklarının ve naylon torbaların kirletmediği yer kalmadı.
– Ya çıkarları uğruna, insanlara verdikleri zararlar? Düzenlenen harpler, ihtilaller, terörist hareketler vs ile (çocuk, yaşlı, erkek, kadın demeden) hayatını kaybeden milyonlar. Sakat kalanlar. Enkaz yığını olan beldeler.
– Netahyahu’dan ve ona destek veren (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya başta olmak üzere) ülkelerin yöneticilerinden, daha vahşi acımasız, zalim, aç gözlü, canavar, pervasız, ahlaksız bir yaratık olabilir mi? Bunları insan sınıfına sokabilir miyiz? Ve dünyanın diğer kesimleri, bu vahşet, soykırım, katliamlar karşısında, sadece laf üretiyor. Bir bunak Biden, her şeye engel olabiliyor. BM denen beşli çetenin maşası örgüt de her zaman olduğu gibi pasif.
– Peki Türkiye’de durum farklı mıdır? Kesinlikle hayır. Zira halkımızın da çevre konusunda gayreti yoktur. Yılda 32,2 milyon ton çöp çıkar ve denizleri, gölleri, nehirleri, ormanları, piknik alanlarını çöplük gibi kullanır. Molozunu ortaya döker. Kaçak binlerce kuyu ile yeraltı sularını tüketir. Sonuçta binlerce “obruk” doğar. Sanayici paket arıtma yapmaz, baca filtrelerini çalıştırmaz. Politikacısı rant uğruna orman ve yeşil alan katliamına, kıyı yağmasına, her yerin betonlaşmasına, yeraltı sularının sömürülmesine, göllerin ve nehirlerin kurutulmasına göz yumar. Oy uğruna her türlü tavizi verir. Şantaja boyun eğer. Zaten rüşvet, torpil, baskı, partizanlık, mafya, çeteler vb. faktörler de devrededir. Bu yüzden damlama sistemi, paket arıtma, baca filtresi vb. kurallar mecbur kılınmaz. Yeraltı suları kanunu çıkarılamaz. Çıksa dahi iptal ettirilir. Her tarafı yabancılara ve yandaşlara ait maden ocakları, HES’ler işgal eder. Dereler kurur, tabiat ölür. Çevre Bakanlığı çevreye en çok zarar veren kurum haline gelir. Her depremde acı kayıplar vermeyi önleyecek tedbirler alınmaz. Denetimler yapılmaz. Ismarlama ÇED raporları uygulanır. Ve ülkemiz çölleşir. İnsanlarımız kazalarda ölür.
Sonuç: İnsanlıkla ilgisi kalmamışlar yüzünden açık ve yakın bir felakete hızla koşmaktayız. Rabbim (cc) hepimizi ıslah etsin. Feraset versin. Ülkemizi yönetenler de akıllarını başlarına alsınlar. Tehlikeleri idrak etsinler. Vatanımıza sahip çıksınlar. Elbette yargı makamları da görevlerini yapsın. Ülkemizi sömürge olmaktan kurtarsın. Çevre facialarına geçit vermesin.