Romalılar, Gaius Julius Caesar’ın (Jül Sezar) doğduğu gün olan 12 Temmuz’da (MÖ 100), devletlerini bir imparatorluk haline getirecek yetenekli bir devlet adamına sahip olacaklarını tasavvur etmiş midirler bilmiyorum ama O, sadece sıra dışı bir politik figür olarak hayatını tamamlamadı. Unutulmaz bir hatip ve yazar olarak da nadir insanlara özgü yerini, dünya tarihinde aldı. Doğumunun şekli bile günümüz kadın doğum terminolojinde kullanılan ‘sezeryan’ cerrahisine isim olmuştur. (Sezar, Latince “kesmek” anlamına gelen caedo, caedere, cecidi, caesum fiillerden türer).
Milattan önce 15 Mart 44 tarihinde bir grup senatör tarafından suikasta uğradığında, yakın dostu Marcus Junius Brutus’u da kendisini bıçaklayanlar arasında gördüğünde söylediği; “Sen de mi Brutus” sözü halen, ihanetin betimlendiği güçlü bir anlatım olarak zamanımızda da ifade edilmektedir. (Et tu, Brute!)
Ama Jül Sezar’dan bahsetmemizin nedeni, bu hafta girdiğimiz Haziran ayının da içinde bulunduğu takvimi Sezar’ın yaratmasıdır. Roma’nın ilk kuruluş yıllarında Romulus’a atfedilen ilk takvimde ki yaklaşık 2.500 yıl önce, Mart ayında başlayıp aralıkta bitecek bir ajanda söz konusu idi. Yıl on aya bölünmüştü, martius, aprilis vs şeklinde. Yılın son ayları october, november, december şeklinde sayısal ifadelerle anılıyordu, dokuzuncu ay, onuncu ay gibi. Elbette bu takvimde, konjonktürel bağlamda toplumun ana referansı tarım olduğu için ekim zamanlarının betimlenmesi önem arz etmekte idi. Anlattığımız Romulus takviminde, ayın hareketleri esas alınmıştı ve sadece 304 gün çekiyordu. Sonraki dönem Roma Krallarından Numa ise gün sayısını 355’e çıkardı ve tek sayılı ayları ‘uğurlu’ sayarak dört ayı 31’e, diğerlerini de 29’a eşitledi. Yine de ay takvimi, uzun yıllar içinde mevsim döngüsünü tam olarak aksettiremediğinden güneş zamanına uyma noktasında ara düzenlemeler yapılıyordu. Ayrıca var olan takvim, imparatorların keyfine ve siyasi amaçlarına göre, uzatılıp kısaltılabiliyordu.
İşte bu noktada, Julius Sezar, kendi adı ile anılan ve güneş döngüsünü esas alan bir takvim yarattı. Bu takvim, yılı 365 gün altı saat olarak ele alıyordu ve tek sayılı aylar 31, diğerleri 30 çekiyordu. Sadece Subat 29 gün idi ve halk, Sezar’ın doğduğu ay olan ‘quintilis’ i, O’nun ismine izafeten ‘julius’ yaptı. Sonradan da imparatorluğun kurucusu kabul edilen İmparator Augustos’un ismi, tahta oturduğu ay olan sextilis yerine kullanılmaya başlandı. Ama ağustos ayı 30 çekiyordu ve Sezar’ın 31 çeken ayından kısa olamayacağı için o da 31 gün oldu! Bu değişiklikler elbette takvimde son noktayı koymadı! Çünkü, uzay zaman ölçümleri içinde bir yıl 365 gün 5 saat 49 dakika olmasına rağmen Julius takviminde bu zaman 11 dakika fazladır. Yani yaklaşık 133.3 yılda bir günlük bir hataya yol açar.
1582 yılına gelindiğinde, Papa XIII. Gregorius, bu soruna bir nokta koymak istedi. Yılda yaklaşık 11 saniyelik bir hata payı ile bir yılın 365 gün 6 saatlik olduğu ve ismine Gregorian Takvim denilen bir takvimi gündeme getirdi. Julius Sezar’dan 1582 yılına kadarki on günlük sapma da gözönüne alınarak, 4 Ekim 1582 gecesinin ertesi gün tarihi 15 Ekim 1582 olarak tespit edildi.
Anadolu’da haziran sözcüğünün Süryanice sıcak anlamına gelen ‘hazıran’dan geldiği sanılıyor. Bazı Türk boylarında bu ayda kiraz mahsulünün çıkması nedeni ile kiraz ayı ya da Azeri, Özbek, Kırgız ve Kazak Türkçesinde ‘iyun’, ‘kökek’, ‘teke’ ve ‘çilde’ dendiği görülüyor.
Avrupa dillerinin çoğunda haziran için kullanılan sözcük de Roma mitolojisinden alınmadır! Jupiter’in karısı ve evlilik tanrıcası Juno’ya izafeten Junius denir. Haziran ayının 21’inde ülkemizin de bulunduğu kuzey yarımküresinde en uzun gündüz yaşanır ve sonrasında artık günler kısalmaya başlar. Güney yarım kürede ise en kısa gün yaşanır ve günler uzar. Yani 21 Haziran sonrası kuzey yarım küre kışa doğru, güney yarım küre de yaza doğru ilerler.
Bu güzel ayın bir diğer özelliği de Türkiye dahil pek çok ülkede, üçüncü pazar gününde ”babalar günü” kutlanmasıdır. Bir Amerikalı savaş gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd’un, anneler günü kutlamaları varken neden babalar günü kutlanmasın diye sorgulaması neticesi bu gün ihdas edilmiştir.
Bu ay, aynı zamanda özel olarak kutlanan çevre günleri ile de özellik taşır: 5 Haziran Dünya Çevre Günü, 5-11 Haziran Çevre Koruma Haftası ve 17 Haziran da Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele günüdür. 16-19 Haziran’da Kurban Bayramı olduğunu da hatırlatıp, okuyucularımızın bu güzel günlerini kutlar, sağlık ve esenlikle geçen bir ‘haziran’ ayı dilerim.