Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” panelinde “İstikrar ve Reform Programı” başlığı ile bir sunum gerçekleştirdi. Bu sunumun özetine gelince; “Program öncelikleri; fiyat istikrarı, mali disiplin, sürdürülebilir cari açık ve yapısal dönüşüm olarak belirlenmiş. Bu önceliklerle “Sürdürülebilir Yüksek Büyüme” hedefleniyor. Bu sıralamada ilk öncelik “fiyat istikrarı.” Nedeni ise kaynakların etkin tahsisi, makro finansal istikrar, finansmana erişim, sürdürülebilir büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı ancak bu öncelikli şartın sağlanması ile mümkün olabiliyor. Enflasyonun düşürülüp fiyat istikrarının sağlanabilmesi için sıkı para ve maliye politikası, hedeflerle uyumlu gelirler politikası ve yapısal dönüşümle verimlilik artışı ön şartlar. Enflasyonun şok öncesi değerlere inmesi için araştırmalara göre gereken ortalama süre 3-4 yıl. Dezenflasyon patikası geçiş dönemi ile başlıyor, dezenflasyon dönemi ile devam ediyor ve nihayet Mart 2026-Mart 2027 döneminde%9’luk tek haneli enflasyon oranıyla istikrar dönemi nihayete eriyor. Para politikasının normalleşmesi için seçici kredi sıkılaştırması ve miktarsal sıkılaşma gerekiyor. Tedbir alınmasaydı %10’lara yaklaşacak bütçe açığının önlenebilmesi için ise alınan önlemlerle %3.6’sı deprem etkisinden oluşan bütçe açığını%5.2’ye indirilmesi mümkün oluyor. 2024 yılı bütçe açığı /GSYH oranının %3’ten küçük olması ve kamu borcunun/GSYH’ye oranının ise %35’ten düşük olması hedefleniyor. Bunlar için gereken tedbirler ise harcama disiplini, vergi muafiyet ve istisnaların gözden geçirilmesi, vergide adalet ve etkinliğin sağlanması ve kayıtdışı ile mücadele olarak sıralanıyor. Sürdürülebilir cari açık için konjonktürel önlemlerle cari açık/GSYH oranının %2,5’tan küçük olması hedefleniyor. Yapısal önlemlerle de rezerv birikimi sağlanarak cari açığın makul oranlarda kalmasının mümkün olabileceği belirleniyor. Nihayet programın çalışma döngüsünün büyümede dengelenme ile hem hızlı dezenflasyon gerçekleşmiş olacak ve yatırımcı güveni de böylelikle sağlanmış olacaktır. Döngü sonunda reel kurlarda da istikrara ulaşılabilecektir. Sn. Bakan reform ve istikrar programının çalıştığını ifade ederek şu belirlemeleri sunumunda kanıt olarak ileri sürmekte. Toplam yurtiçi talep dengelenmeye başladı, net yurtdışı talep ise büyümeye daha çok katkı verir hale geliyor.Cari açıktaki iyileşme 25,8 milyar doları buldu.Enflasyon beklentilerinde iyileşme sınırlı da olsa devam ediyor.Bankaların sermaye benzeri kaynaklara erişimi 4.1 milyar doları geçti. 2023 Ağustosundan bu yana TL mevduata girişler, Kur Korumalı Hesaplardan çıkışlar artmış durumda. Merkez Bankası swap hariç rezervlerindeki iyileşme 60 milyar doları geçti, swap hariç net rezervler pozitif durumda.Risk primimizdeki (CDS) iyileşme (-)440 puanı buldu. Oysa gelişmekte olan ülkelerdeki aynı sürede iyileşme sadece (-) 53 puanda kalmış durumda. Getiri farklarındaki daralma da aynı paralelde. Kredi not artışı ve görünümünde de negatif değerlendirmeler pozitife dönüyor.“Sermaye yeterlilik oranları güçlü, yabancı para pozisyonları olumlu, kaldıraç oranı (varlıklar/öz kaynaklar) normalleşti.”
Yukarıda özeti verilen sunumdaki programın çalıştığına ilişkin tespitlerin bir bölümüne katılmakla birlikte programın vazgeçilmez ön koşulu olan “Fiyat İstikrarı” hedefine gidişatta ciddi problemler bulunduğu görüşündeyiz. Şöyle ki: Mayıs ayı enflasyonu açıklandı. Yıllık bazda %75,5 oldu. Bu ay zirve yapan enflasyon önümüzdeki süreçte bazı etkisiyle düşecek, yaklaşık 30 puana yakın. Ancak buna rağmen yılsonu enflasyon beklentileri çok farklı. Hane halkı beklentisi (Koç Üniversitesi-Konda Araştırması) %90’larda.Uzmanların tahminleri ise %45’lerde.Reel sektörün tahmini de Merkez Bankası enflasyon hedefinin üzerinde. Ayrıca aylık enflasyon analizleri fiyat istikrarı sürecinin daha uzun, daha zor, daha maliyetli olacağını gösteriyor. Şöyle ki; Mayıs ayında da hizmet enflasyonundaki katılık devam ediyor. Çekirdek enflasyon göstergelerinin eğiliminde yükselişler var. Kurdaki istikrara rağmen talep halen canlı, fiyatlamalardaki düzelmeyi engelliyor. Ekonomik aktivite ve işgücü piyasasındaki yavaşlama katkısı olmadan hedeflere ulaşmada zorluklar var. Bu nedenle yıl sonu enflasyonu %45- 50civarında gerçekleşecek gibi görünüyor. Yönetilen fiyatlar, vergi artışları da ayrıca risk unsurları oluşturuyor. Çekirdek enflasyonlardaki eğilim bir önceki aya göre daha hızlı. Baz etkisi bittikten sonra fiyatlamalarda ve beklentilerde iyileşmeyi sağlamadan hedefe ulaşmak zordur. Unutmayalım ki enflasyonu %42’ye indirebilirsek bile IMF’nin tahminlerine göre dünyadaki en yüksek 6. enflasyon yine ülkemizde olacak. 2021 sonbaharındaki faiz indirimi macerasının faturasını hala ödemeye devam etmiş olacağız.
Şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda TÜİK hala ciddi bir adım atmış değil. Merkez Bankası bu yönde önemli adımlar atıyor. Programın geneline olumlu yaklaşımımız devam ediyor. Ancak hukuk ve demokrasi standartlarını evrensel ölçülere yaklaştırmamızda çok yavaş hareket ediyoruz. Asgari ücretin arttırılmasının program hedeflerini olumsuz etkileyeceği iddiası yerine aşırı kar marjlarının yarattığı olumsuzluklara odaklanmalıyız. Açlık sınırı asgari ücreti geçti. Her şey insan için, insanın refahını artırmak için olmalı. Yoksa Nasrettin Hoca’nın meşhur fıkrasındaki “tam açlığa alışacaktı, merkebimizi kaybettik” durumuna düşeriz.