İhracattaki artışa rağmen ihracatçı, ülkede uzun süredir yaşanan yüksek enflasyon ortamında Türk Lirası bazında artan üretim maliyetleri sebebiyle küresel pazar kaybı endişesi taşıyor. Özellikle dövizde dengenin sağlanmasını isteyen ihracatçı, maliyetlerden ötürü rakiplere göre artık pahalı konuma gelmekten şikayetçi. İhracatçılar, “Rahiplerimizle aynı pazarlarda aynı döviz cinsi ile rekabet ederken maliyetlerimiz TL cinsinden. Bu kur seviyesiyle, artan TL maliyetini karşılamak ve rekabet etmek çok zor. TL maliyetleri ve döviz kuru arasında sıkıştık kaldık” yorumu yapıyor. İhracatçılar, 32 TL bandında seyreden bugünkü dolar kurunda her ay enflasyon kadar artış talep ediyor.
Mayıs 2023 seçimlerinden sonra hükümetin uyguladığı ekonomi politikaları, döviz kurlarını baskılaması ihracatçıyı zor durumda bıraktı. 2 Ocak 2024’te 29 lira 70 kuruş olan dolar kuru, 23 Nisan’da 32 lira 67 kuruşa yükseldikten sonda yatay seyre girdi. Dolar kuru halen 32 lira seviyesinde, ancak 5 aylık enflasyon TÜİK’in verilerine göre yüzde 22,72 olarak gerçekleşti. İhracatçı artan bu maliyeti yüklenmez zorunda kalıyor.
22 yıldır iktidarda olan AKP, Türkiye’nin 135 milyar dolar ihracat yaptığı 2011 yılında “Cumhuriyetin 100. Yılı hedefleri” kapsamında 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat vaadinde bulunmuştu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019 yılı ortalarına kadar bu hedefin tutturulacağı her fırsatta dile getirdi. Cumhuriyetin 100. yılına gelindiğinde hedefin yaklaşık yarısına ulaşıldı. İhracatçı, 2023 yılında zorlu ekonomik koşullara rağmen yüzde 0,64’lük artışla 255 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bu yılın ilk 5 aylık ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 artarak 106 milyar 914 milyon dolar oldu. Hükümetin 2024 ihracat hedefi ise 267 milyar dolar olar. OVP’de Türkiye’nin 2026 için ihracat hedefi 302 milyar dolar. Bu hedefin yakalanması da zor görünüyor. Zira hedefe ulaşmak için ihracatçının rakipleri ülkelerle eşit şartlarda sahaya çıkması gerekiyor.
“Rekabet gücümüzü kaybettik”
Türkiye, yanlış ekonomi politikaları sonucu son 2 yılda dünyanın en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri haline geldi. Yüksek enflasyon ilk önce emek-yoğun sektörlerde ve toplumun tüm kesimlerinde ağır tahribatlara yol açtı. Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre mayıs ayı tüketici fiyatları yüzde 5,66 arttı. Buna göre ENAG’ın hesabına göre 12 aylık TÜFE, yüzde 120,66 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ise TÜFE, mayısta aylık bazda yüzde 3,37 oldu. Yıllık enflasyon, tüketici fiyatlarında yüzde 75,45 olarak gerçekleşti.
Geçen yıl Haziran ayında göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yönetimindeki ekonomi yönetimi, enflasyonun ateşini düşürmek için attığı adımların sonucu olan yüksek faiz ortamı özellikle döviz kurlarını baskılaması, ihracatçıların küresel pazarlardaki rekabet gücünü her geçen gün azaltıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ihracatçıların yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Gültepe’ye göre ihracatçılar yarıştan kopuyor ve acil desteğe ihtiyacı var. TİM Başkanı, yüksek maliyet artışlarının Türkiye’yi Avrupa’dan daha pahalı bir ülke haline getirdiğine işaret etti. Özellikle hazır giyim ve tekstil gibi emek yoğun sektörlerde rekabet gücünün büyük ölçüde kaybedildiğini ifade etti. TİM Başkanı Gültepe’ye göre yaşanan pazar kaybının en önemli nedeni, dolar kurunun baskılanıyor olması.
TİM Başkanvekili ve İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada enflasyon yükselirken Merkez Bankası müdahaleleri ile döviz kurlarının artmamasının ihracatçı şirketleri iş yapamaz hale getirdiğini belirtiyor. “Enflasyonla aynı paralellikte giden genel giderlerimiz çok ciddi artmakta. Bunlarla ihracatta mücadele etmemiz mümkün olmuyor” diyen Tecdelioğlu, giderek küresel piyasalarda rakip ülkelerle mücadele edemediklerine vurgu yapıyor. Tecdelioğlu’na göre, bir an önce ihracatçı şirketler için ayrı bir kur politikası, özel faiz ve vergi desteğinin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Akdeniz Ağaç Mamülleri ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent Aymen de şirketlerin özellikle Avrupa ülkelerine ihracatta büyük sıkıntılar yaşamaya başladığına dikkat çekiyor. Aymen, özellikle KOBİ ölçeğindeki küçük şirketlerin ihracat pazarını kaybetmemek için fiyatlarını düşürdüğünü ve adeta ‘zararına’ satış yaptığını belirtiyor. Bastırılmış kur nedeni ile uluslararası pazarlarda fiyat rekabeti yapamadıklarını, yurtiçinde ise finans kaynaklarına erişemediklerini ifade eden Aymen, “Bu nedenle de işletme sermayeleri eriyor. Son dönemde özellikle Avrupalı müşteriler, 180 güne varan vade istiyorlar. Türkiye’de finansmana erişimdeki sıkıntılar nedeni ile bu vadeleri vermek mümkün değil. Bu yüzden müşterilerimizi kaybediyoruz” diye konuşuyor.
“Bu kur ihracatı zorlaştırıyor”
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, küresel ölçekte mal ticaretinin ucuzladığı bir dönemde Türkiye’nin giderek daha pahalı mal satmak zorunda kaldığını söyledi. Eskinazi, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, yüksek faiz ortamının döviz kurunu baskıladığını kaydetti. Yüksek enflasyon ortamında girdi maliyetlerinin arttığını, buna karşın döviz kurunda yatay bir seyrin sürdüğünü belirten Jak Eskinazi, şunları söyledi: “Bu kurla ihracat yapmanın imkanı yok. Müşterilerimiz daha ucuza mal almak istiyor, biz ise üretim maliyetlerimizden dolayı pahalı satıyoruz. Bir fiyat girdabının içinde girmiş durumdayız, döne döne sonunda batacağız. Yurt dışından talep olmasına rağmen pek çok ihracatçımız döviz kurlarının mevcut seviyesi nedeniyle fiyat tutturamaz halde. İhracatçılarımız fiyat veremez noktaya geldi. Türkiye bu koşullarda ‘ihracatçı ülke’ olmaktan çıkmak üzere. Böyle giderse Türkiye bir daha kolay kolay büyük ihracat rakamlarına ulaşamaz. Çünkü izlenen politikalar sıcak para üzerine kurulmuş vaziyette. İhracatçı daha ne kadar dayanacak buna? Çalışanlarımız da mutsuz, hak ettikleri ücretleri vermeye çalışıyoruz ama yaptığımız ihracatta bunun karşılığı yok. Bakanlık ile devamlı görüşmelerimiz oluyor. Önceliğimiz enflasyonun düşürülmesi. Bize sorarsanız kur ile enflasyonun bir alakası yok. Daha yumuşak bir geçiş olabilir ama ülkeyi finansman kaynakları yönettiği için ekonomistleri dinlemiyorlar. Türkiye ihracata dayalı bir büyüme hedefliyorsa bugünkü döviz kurları bu büyümeye zemin hazırlamıyor. Üretim maliyetleri yüksek, krediler pahalı, finansman bulmak zor. Şu anki döviz kuru ihracat artışını yavaşlatıyor.”
“Fiyat tutturamadığımız için İhraç edemiyoruz”
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar ve Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Halil Gündoğdu, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, yüksek enflasyon ortamında döviz kurunun sabit kalmasıyla halinde Avrupa’ya ihracatın yanı sıra iç piyasaya da üretimin imkansız hale geleceği belirtti. Zandar ve Gündoğdu, sektörün “Önümüzdeki 5 yıl ne Yapacağız? Türkiye üretime devam edecek mi yoksa sadece hizmet satan bir ülke mi olacağız?” çağrısını kamuoyu ile paylaştı.
Zandar, Türk deri ve deri mamulleri ihracatının bu yılın ilk 4 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28’lik kayıp yaşandığını, ihracatın 2019’da yaşanan pandemi öncesi değerlerin altına indiğini söyledi. Rusya pazarının ise kaybedildiğini söyledi. Zandar, “Ayakkabı ihracatında yüzde 30’luk, mamul deri ve kürk ihracatında yüzde 11, saraciye ihracatında yüzde 29, deri kürk ve konfeksiyon ihracatında yüzde 36’lık düşüş yaşadık. En büyük pazarımız Almanya’da yüzde 11, İtalya’da yüzde 23, Rusya’da yüzde 72 düşüş kaydettik. Üretim maliyetleri en büyük sorunumuz. Ege Bölgesi gerçek deriden yapılan ürünlerin ağırlıkta olduğu katma değerli bir bölge. Emek yoğun bir sektörüz ve kalifiye personelle çalışıyoruz. Emek yoğun sektörde ortalama maliyetimiz yüzde 62’ye ulaştı. 22 dolarlık ayakkabı ihracatı yapıyorsak bunun 16 doları genel giderlere gidiyor. Fiyat tutturamadığımız için ihracat yapamıyoruz. Kendi iç piyasanda bile pahalısın. Bu ithalat ortamında da bizi çok iyi bir gelecek beklenmiyor. Eğer işler böyle devam ederse önümüzdeki yıl Ocak ayından itibaren yüzde 40’lık bir daralma yaşanacak sektörde.”diye konuştu.
**********
**********
Şimşek: Dezenflasyon sürecine giriyoruz
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek enflasyon rakamlarının açıklanması sonrasında “En kötüsü geride kaldı!” dedi. Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Şimşek “Geçmiş 12 ayın birikimli etkilerini içeren yıllık enflasyonda en yüksek seviyeyi bu ay gördük. Enflasyonla mücadelede geçiş dönemi böylece tamamlandı, dezenflasyon sürecine giriyoruz” dedi.
“Enflasyonda kalıcı düşüş haziranda başlayacak. Yıllık enflasyon yüksek ihtimalle üçüncü çeyrek sonunda yüzde 50’nin altına gerileyecek” diyen Şimşek “Dezenflasyon öngören piyasa yıllık enflasyonu 12 ay sonra yüzde 33,2, 24 ay sonra yüzde 21,3 bekliyor. Önümüzdeki dönemde beklentiler hedeflerimize daha da yakınsayacak. Mali disiplini güçlendirerek dezenflasyon sürecine verdiğimiz destek artarak devam edecek. Fiyat istikrarına ulaşmak sabır ve zaman gerektiriyor, hedefimize ulaşmakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.