İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) düzenlediği Uluslararası İzmir Festivali 37’inci kez müzikseverlerle buluştu. 7 Haziran-26 Temmuz arasındaki festivalde İzmir Agorası, Çeşme Kalesi ve Bergama Asklepion Antik Tiyatrosu gibi İzmir’in farklı tarihi ve turistik yerlerinde sahnelenecek konserlerle, dünyanın her yerinden müzikseverlere, İzmir’in tanıtılması amaçlanıyor.
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki açılış, Türk-Macar 100’üncü Yıl Dostluk Konseri’yle yapıldı. 2024 Macar-Türk Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen konserde dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay ve István Várdai yönetimindeki Franz Liszt Oda Orkestrası sahne aldı. Konser öncesinde müzik tarihçisi ve eleştirmen Ufuk Çakmak tarafından “Macar müziğine bir bakış” başlıklı söyleşi de düzenlendi.
Gözlem Gazetesi Yayın Kurulu Toplantısı’nın konuğu olan İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, sanat geçmişini, İKSEV’in hikayesini, vakfın hayata geçirdiği çalışmaları ve bu yıl 37. kez müzikseverler ile buluşan Uluslararası İzmir Festivali’nin hikayesini paylaştı.
“Tüm yaşamımı İKSEV’e verdim” diyen Filiz Eczacıbaşı Sarper, 37 yıldır kesintisiz düzenledikleri festivalin İzmir’in adını nitelikli sanat etkinlikleriyle dünyaya duyurmak adına çok önemli bir işlev gördüğünü belirtti. Uluslararası İzmir Festivali, özellikle Avrupa Festivaller Birliği’nin çok prestijli bir üyesi olarak bunu kanıtladığını ifade eden Sarper, 1987 yılında başladıkları yolculukta birçok zorluğu aşarak başarıya ulaştıklarını söyledi.
Sanatla yollarının nasıl kesiştiğini ve İKSEV ile aralarındaki bağı paylaşan Sarper, İngiltere’de koreoloji eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye döndüğünü, bu eğitimi alan çok az sayıda kişiden biri olmasına rağmen İKSEV için bu görevi bıraktığını söyledi. İzmir’de o dönemlerde yeni kurulan Devlet Opera ve Balesi’nde çalıştığını fakat bu görevi vakıfla birlikte yürütmenin imkansız olması sebebiyle tercihini İKSEV’den yana kullandığını dile getirdi. Sarper, “Tüm yaşamımı İKSEV’e verdim” ifadelerini kullandı.
39 senelik yolculuk
1985 yılının aralık ayında kurulan İKSEV’in, Yönetim Kurulu Başkanı Nejat F. Eczacıbaşı’nın vefatı üzerine, 1993 yılında başkan vekili olduğu vakfın yönetim kurulu başkanlığına seçilen ve Uluslararası İzmir Festivali’nin yanı sıra 24 yıldır aralıksız süren İzmir Avrupa Caz Festivali’ni, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması’nı, alanında Türkiye’de tek oluşum olan MÜZİKSEV’i İzmir’e armağan eden ve uzun yıllardır düzenlediği kapsamlı masterclass ve atölyelerle geleceğin sanatçılarının yetişmesine katkı sağlayan İKSEV’in başkanlığını 30 yıldır gönüllü olarak sürdüren Sarper, vakfın 39 senelik yolculuğunu anlattı.
“37 yıl sürdürmek kolay değil”
Kültür ve sanatın araştırılması, oluşturulması, kitlelere yayılması amacıyla kurulan vakfın ana hedefinin Uluslararası İzmir Festivali’ni gerçekleştirmek olduğuna dikkat çeken Sarper, “Uluslararası İzmir Festivali’nin bugün 37.’si gerçekleştiriliyor. Tüm zorluklara karşın böyle bir etkinliği 37 yıl devam ettirmek çok kolay olmuyor. Ama bizler festivali, İzmir dostlarımızın, destekçilerimizin de katkıları ile bugüne getirebildik” sözlerine yer verdi.
“Tarihi mekanlarla öne çıkıyor”
Festivalin öne çıkan özelliğinin, sanatsal etkinlikler için İzmir’in tarihi mekanlarının kullanılması olduğunu ifade eden Sarper, “Tarihi mekanların kullanılması çok önemliydi. Dünyada birçok festival gerçekleştiriliyor. Bu festivaller de önemleri derecesinde mutlaka yurtdışında kentlerinin ve ülkelerinin adını onurla taşıyorlar. Fakat tarihi mekanların etkinlik için kullanıldığı festivaller dünyada parmakla gösterilecek kadar az. Bu bizim kentimizin ve ülkemizin adını yurtdışında prestijli bir şekilde duyurmamızı sağlıyor” ifadelerini kullandı.
“Efsanevi sanatçıları ağırladık”
Sarper, “Festivalimizin ilki gerçekleştiğinde çok heyecanlıydık. Kültürel ve sanatsal anlamda önemli bir tarihi mekânımız olan Efes’in kullanılması çok önemliydi. Önce büyük tiyatroda başladık. Ve gerçekten dünyanın çok önemli sanatçıları hatta efsanevi sanatçıları, müzisyenleri İzmir’imize geldiler, konuk oldular. Hatta ilk festivale Amerikalı blues ustası Ray Charles gelmişti. O zamanda böyle etkinlikler de Türkiye’de çok yapılmıyordu. Efes’te çok uzun kuyruklar olmuştu. İlk olmanın da heyecanı vardı. Sonrasında gerçekleşen festivaller, funk ve soul müziğin duayeni olarak bilinen Amerikalı James Brown’dan, Büyük Britanya’nın yıldız pop-rock müzisyenleri Sting’e, Elton John’a, Chris De Burg’e kadar çok sayıda müzisyeni ağırladı. Festivallerde, Berlin Filarmoni Orkestrası’ndan, Viyana Filarmoni Orkestrası’na, Royal Filarmoni Orkestrasından, New York Filarmoni Orkestrası’na kadar çok sayıda orkestra sahne aldı. Efes Celcius Kütüphanesi ve Odeon kullanıldı. Bunun dışında da Bergama Asklepion, Çeşme Kale, Agora, Metropolis’i kullandık” diye konuştu.
“Festival sürekliliğini koruyacak”
Bu yıl 37’nci kez kapılarını açan festivalin sürekliliğini koruyacağını belirten Sarper, “Festivalin 7 Haziran’daki açılış konserinde, 2024 Türkiye-Macaristan Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında Franz Liszt Oda Orkestrası ve solist olarak piyanist Gülsin Onay sahne aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Macaristan Kültür ve İnovasyon Bakanlığı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, İzmir Goethe Enstitüsü, İnstitut français Türkiye-İzmir, İzmir İtalya Konsolosluğu, Polonya İstanbul Başkonsolosluğu ve İzmir Fahri Konsolosluğunun işbirliği ile düzenlenen festivalin programında 10 etkinlik yer alıyor. İzmir Devlet Tiyatrosu da 7 yıl sonra ‘Hayal-i Temsil’ adlı oyunla Uluslararası İzmir Festivali’ne katılıyor. Festival, 26 Temmuz’da Bergama Asklepion Ören Yeri’nde Fazıl Say ve Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası konseri ile sona erecek. Etkinlikler Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi, İzmir Agora, Çeşme Kalesi ve Bergama Asklepion Tiyatrosu’nda yapılıyor” dedi. Sarper, festivalin yurtdışında çok iyi bir imajla durduğu için de çok büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.
“Cazın usta isimleri ve genç yetenekler buluşuyor”
Bu sene 7-20 Mart tarihlerinde 31.’sini düzenledikleri İzmir Avrupa Caz Festivali’nin cazın usta isimlerinin yanı sıra genç yetenekleri de buluşturduğunu belirten Sarper, “Türkiye’nin Avrupa Birliği çalışmalarının başladığı ve gümrük birliği anlaşmasının yapıldığı yıla denk düşmesi sebebiyle adına ‘Avrupa’ Caz Festivali denildi. Festivalin programı önemli caz merkezleri ile yapılan çalışmalarla oluşturuluyor. Daha çok gençler için eğitim boyutu olan bir festival. Caza destek olacak bazı çalışmalar, söyleşiler, gelen sanatçılarla genç müzisyenleri buluşmaları workshopları yer alıyor. Sahne fotoğrafçılığının Türkiye’de pek doğru kullanılmaması sebebiyle yan etkinlik olarak yurtdışından gelen yabancı sanatçılarla sahne fotoğrafı üzerine workshoplar yapılıyor. Gündüz teorik ders yapılırken, gece de konserlerin fotoğraflarını çekiyorlar. Ertesi gün ise bu fotoğraflar üzerine yorum çalışması yapıyorlar” dedi.
“MÜZİKSEV, 400 Türk sazıyla ilk ve tek”
Alanında Türkiye’de tek oluşum olan MÜZİKSEV’de 400 adet Türk sazının sergilendiğini belirten Sarper, “Kentimiz adına önemli bir çalışma ve Türkiye’de bu alandaki ilk ve tek müze. Oradaki birçok sazı bize bağışlayan Güner Özkan da danışman olarak onlara bu çalışmaların nasıl olması gerektiğini anlatıyor” bilgisini verdi.
“Geleceğin sanatçılarını yetiştiriyor”
İKSEV’in aynı zamanda bir eğitim vakfı olduğunu da bildiren Sarper, bu kapsamda hayata geçirdikleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Sarper, düzenledikleri masterclass eğitimleri ve atölyeler ile geleceğin sanatçılarını yetiştirdiklerini söyledi. İzmir Büyük Şehir Belediyesi ile işbirliği içinde, İzmir Karataş’taki binamızda çeşitli masterclass eğitimleri verdiklerini söyleyen Sarper, “Genç sanatçıların, önemli sanatçılarla buluşmasını sağlıyoruz. Aynı zamanda orada çeşitli genç sanatçıların sergilerini açıyoruz. Dokuz Eylül Üniversitesi’nin sahne sanatları eğitimi alan öğrencileri de yer sorunu yaşamaları sebebiyle 5 yıldır derslerin hepsini burada yer alan dans salonunda yapıyorlar. Önemli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Yurtdışından önemli sanatçılar da gelip master class eğitimi veriyor” dedi.
Enstrüman yapımı ile ilgili bir programı da her sene hayata geçirdiklerini söyleyen Sarper, “Her yıl kasım ayında genç öğrencilerin buluştuğu bir program uygulanıyor. Bu luthier atölyemizde daha çok keman yapımı gerçekleşiyor. Yay ve keman yapımcıları Almanya ve Fransa’dan geliyorlar. Bizim de öğrencilerimiz, öğretmenleri ile birlikte ülkenin dört bir yanından geliyor bu çalışmalara katılıyorlar. Burada yapılan müzik aletleri, imkanı olmayan gençlere kullanım için de verilebiliyor. Bu programda yapılan bir keman, Frankfurt’ta fuarda sergilendi” diye konuştu. Sarper, “Luthier Atölyesinde çok ciddi bir araştırmayla dört adet enstrüman yapıldı. Bunlar Ortaasya’da kullanılmış olan ve günümüzde nesli tükenmiş olan yaylı sazlar. Bu enstrümanları çalmayı bilen kimse yok. Benzeri enstrümanı çalanlar bu aletleri çalarak konser verdiler” dedi.
“Beste yarışması, senfonik dalda ilk ve tek”
Bu yılın ocak ayında 13.’sü düzenlenen Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması’nın çok büyük önem taşıdığının altını çizen Sarper, yarışmanın, Türkiye’de senfonik dalda gerçekleştirilen ilk ve sürekliliği olan tek yarışma olduğunu ve bugünde kadar 200’ün üzerinde senfoniyi müzik dağarcığımıza kazandırdığını kaydetti.
********
AVRUPA’DA TÜRKİYE’Yİ İLKLERİN KADINI OLARAK TEMSİL EDİYOR
Avrupa Festivaller Birliği (EFA) Başkan Yardımcılığı görevini tamamlamasının ardından geçtiğimiz günlerde onur üyesi de seçilen Sarper, “EFA’nın 24 Kasım 2021’de İzlanda’nın Galway Kentinde yapılan Genel Kurulunda Sarper, oybirliğiyle 70 yıllık birliğin ilk kadın başkan yardımcısı seçilmiştim. 2014’de ilk Türk üye olarak yönetime girmiştim. İki dönem üst yönetim kuruluna seçilmiştim. 12- 15 Mayıs 2024’te Usedom’da yapılan EFA Zirvesinde başkan yardımcılığı dönemim bitti. Zirvenin son günü hoş bir sürprizle karşılaştım. Toplantı sonunda yetmiş yıllık birliğin ilk kadın onur üyesi de seçildim. Aynı zamanda bu üyelik, 70 yılda 7 kişiye verilmiş, ben 8.’yim. Çok duygulandım” diye konuştu.