İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda, ülke sanayisinin büyük bölümüne ev sahipliği yapan İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sanayi üretiminin merkezini oluşturan İstanbul’un, ülke ekonomisinin adeta şahdamarı durumunda olduğunu ifade eden Erdal Bahçıvan, “Öyle ki, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 31’ini sağlamakta, ihracat ve ithalatın yarısından fazlası İstanbul’dan yapılmaktadır. Bu süreçte, İstanbul’un tanıtımı ve imajının geliştirilmesine ilişkin faaliyetler bütüncül, stratejik ve uzun vadeli bir bakış açısıyla ele alınmalıdır. Bu doğrultuda çalışmaların, kent markası yaratılması adına etkin bir şekilde yürütülmesi önem arz etmektedir.” dedi.
Şehirler büyüdükçe eşitsizliklerin arttığını ve geçim kaynaklarının azaldığını dile getiren Erdal Bahçıvan, “Kentsel altyapı, nüfus artışına ayak uyduramamaktadır. Küresel kalkınma ve iklim sorunları giderek büyüyen kentsel sorunlar haline gelmektedir. Bu sorunların çözümü ise sürdürülebilir ve dirençli şehir olmaktan geçmektedir. Sürdürülebilir bir şehir, sosyal, çevresel ve ekonomik meselelerin yerel yönetimler ve kanun yapıcılar tarafından doğru şehir planlamasıyla çözüldüğü şehirdir. İklimsel etkileri azaltmak üzere tasarlanmış, mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşam kalitelerini geliştirmek için kentsel faaliyetlerin ve hizmetlerin verimliliğini artıran, akıllı çözümler geliştiren ve uygulayan şehirler sürdürülebilir şehirlerdir. Şehirler, daha sürdürülebilir ve adil bir dünya yaratmak için bir tür kaldıraç görevi görebilir ancak bunun koşulu da şehirleri insanlar için daha yaşanabilir hale getirmekten geçer.” diye konuştu.
Sürdürülebilir ve dirençli şehir inşasının başarılı bir planlama ile mümkün olduğuna dikkat çeken Erdal Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul’un geleceğine dair veriye ve uluslararası normlara dayalı çalışmalar yürütmek üzere kurulan İstanbul Planlama Ajansı tarafından yakın zamanda Çevre Düzeni Planı çalışmaları başlayacak. Yeni bir planın hazırlığında iken bir önceki planda sanayi adına yanlış gördüğümüz stratejilerin düzeltilmesini bekliyoruz. Bir önceki plan İstanbul sanayisinin Türkiye ekonomisinin lokomotifi olduğunu göz ardı etmiş olsa da İstanbul’un geleceğinin sanayiye bağlı olduğu gerçeği değişmeyecektir. İstanbul’un finans, lojistik ve moda merkezi olması hedeflenirken İstanbul Sanayi Odası’nın temel beklentisi: İstanbul’un menfaatleri ile sanayimizin menfaatlerinin birlikte ele alınması gerçeğidir. Nitelikli iş gücü oranının yüksek olması, altyapı olanakları, global lojistik ve pazar imkanları İstanbul’u sanayi yatırımları için hala önemli ve çekici kılmaktadır. İstanbul’da bilgi ve teknoloji yoğunluğu yüksek, katma değerli üretim yapan sanayi için yeni alanların oluşturulması ve bu alanların yatırımcılara uzun süreli kiralama yöntemiyle tahsis edilebilmesi için 1/100.000 Ölçekli Planlarında yer alması, İstanbul’un geleceğine dair vizyon ve stratejilerin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Teknolojik altyapısı ile gerek iç gerekse dış pazar açısından kendisini geliştiren ve İstanbul’daki sanayiye destek olacak sektörler de İstanbul’un çeperlerinde yer almalıdır. Bu amaçla yakın bölgelerde endüstriyel kent modeliyle tasarlanmış yeni nesil OSB’ler hayata geçirilmelidir. Bu önerimizin de İstanbul’un geleceğine dair planlarda yer almasını önemli görüyoruz.”
İstanbul Planlama Ajansı’nın Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştirdiği ankete göre İstanbul’un ilk üç temel sorununun; ulaşım, ekonomik sorunlar ve olası İstanbul depremi olarak görüldüğünü hatırlatan Erdal Bahçıvan, “İstanbul sanayisi ülkemiz ekonomisini sırtlayan bir güce sahip. İstanbul’un ülke ekonomisindeki ağırlığı ve olası bir depremin senaryo analizleri ortadayken, beklenen riski kabul edilebilir bir seviyeye indirmek adına eyleme geçmezsek, ne yazık ki bedelini yine ülke olarak hepimiz ödeyeceğiz. İstanbul’da ‘kentsel dönüşüm’ benzeri bir ‘sanayi dönüşümü’ programının ivedilikle başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda, güçlendirilmesi gereken sanayi ve ticaret binaları için KDV düzenlemeleri dahil çok farklı teşviklerin gündeme getirilmesini savunuyoruz. Özellikle teknolojik ilerlemeler sonucu oluşan yeni güçlendirme tekniklerinin akademik bir altyapı ile desteklenerek güçlendirme mevzuatımıza girmesi mutlaka ilgili bakanlıklarla birlikte ele alınarak değerlendirilmelidir.”
İstanbul’un sorunları arasında ‘trafik yoğunluğunun’ ilk sıralarda yer aldığına dikkat çeken Erdal Bahçıvan, “Özellikle sanayinin yoğun bulunduğu yerlerde lojistik de trafik sıkışıklığına sebep oluyor. Avrupa ve Anadolu yakasında kurulacak lojistik merkezleri bu soruna bir nebze çözüm olabilir. Bununla birlikte birçok metropolde olduğu gibi; özellikle gündüz oluşan lojistik trafiği geceye kaydırılarak trafik rahatlatılabilir. Genişleyen İstanbul’da eskiden merkez dışında olan Erenköy ve Haydarpaşa Gümrükleri artık şehrin içinde kaldıkları için ciddi bir trafik sorunu oluşturmakta. Bu gümrükler çevre düzeni planında şehir çeperlerine doğru konumlanabilir. Demiryolu ağının sanayinin yoğun olduğu bölge ve limanlara doğru planlaması trafik sorununa çare olabilir. Sahip olduğu tarihiyle, kültürüyle, dünyanın en değerli kentlerinden biri olan İstanbul’umuzun bugün en büyük ihtiyaçlarının başında dünya ölçeğinde bir fuar alanına sahip olmak geliyor. İstanbul’umuzun değerini daha da artıracak, global ve stratejik anlamda gücüne güç katacak, gerek sanayimize gerekse ticaret hayatımıza zenginlik getirecek büyük bir fuar merkezi, eldeki mevcut imkanlar da etkin bir şekilde kullanılarak hayata geçirilmelidir. Bu şehirde yaşayanlar olarak güncel birkaç soruna daha değinmek istiyorum. Bunların ilki taksi sorunu. İstanbul’daki taksi sayısının yetersiz olduğunu, sayıyı artırmak için çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Ancak taksilerde daha büyük bir sorun var, o da kalite sorunu. Taksi sisteminin acilen rehabilite edilmesi, İstanbul’un itibarı ve marka şehir olması yolunda yapılması gereken çalışmaların başında geliyor. Bir diğer önemli sorun da otopark sorunu. Ne yazık ki kentte iyi tasarlanmış, yeterli otopark olmadığı için bu konuda özel teşebbüslerin oluşturduğu palyatif çözümler hem kalite hem de maliyet açısından İstanbul halkını ciddi manada mağdur ediyor.” ifadelerini kullandı.
AR-GE’YE VERİLEN DESTEKLER ARTMALI
İstanbul’un, Türkiye ekonomisinin en önemli merkezi olduğunu kaydeden Ekrem İmamoğlu, “Bu dönemde İSO gibi İTO gibi sanayi ve ticarete yön veren ana aktörlerin oluşturduğu odalarla, çatı örgütlerle birlikte hareket etmek ve çözüm önerileri üretmek zorundayız. Şehrimizin sanayi üretim kapasitesini artırmak, yatırım ortamını iyileştirmek ve iş gücünün niteliğini yükseltmek için el birliğiyle çaba göstermeliyiz. İstanbul olarak, yatırımcılara sağladığımız teşviklerin etkinliğini artırmak ve iş dünyasının bürokratik engellerle karşılaşmadan faaliyet gösterebilmesi için gerekli reformları yapmak zorundayız. Ayrıca, eğitim ve teknolojiye yapılan yatırımları artırarak, iş gücümüzü global rekabete hazırlamak da önceliklerimiz arasında yer almalı. Sanayi sektörü, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gibi küresel trendlere hızla adapte olmalı. İnovasyona ve Ar-Ge’ye verdiğimiz destekleri artırmalı, yeni nesil üretim teknolojilerine geçişi teşvik etmeliyiz. Bu sayede, ürün kalitemizi artırabilir, ihracat potansiyelimizi genişletebilir ve uluslararası pazarda daha güçlü bir konum elde edebiliriz.” dedi.
İstanbul’un sanayi sektörünü daha rekabetçi hale getirmek ve ekonominin genel sağlığını güçlendirmek için iş birliği içinde çalışılması gerektiğini söyleyen Ekrem İmamoğlu, “Yerel yönetim olarak, iş insanlarının ihtiyaçlarını anlamak ve çözüm üretmek için buradayız. İstanbul’u yeniden canlandıracak ve Türkiye’nin ekonomik potansiyelini en üst seviyede değerlendirecek adımları atmaya hazırız. Bize göre yolun ilk adımı kentteki bütün ekolojik sınırlayıcıları, kültürel miras değerlerimizi, endüstriyel potansiyellerini değerlendirerek dengeli ve sürdürülebilir bir planlama çerçevesinde gerçekleştirmek olmalı. Bunun yolu bütün dünya kentlerinde olduğu gibi İstanbul için de ana kararların verildiği 1/100.000 ölçekli bir çevre düzeni planıdır. İstanbul’un 1/100.000 ölçekli planı, bu büyük kentteki sanayi alanlarının stratejik konumlandırılmasını ve gelişimini yönlendiren önemli bir araç. Bu kapsamda eylülde başlangıcını ilan edeceğimiz planlama süreci ile kentte yer alan bütün sektörlerin geleceğine dair, ekonomik kalkınmanın tohumlarını İstanbul Sanayi Odamızın da desteği ile birlikte atacağımız bir süreci başlatmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.