TÜİK, liyakat-ehliyet

Geçen haftanın ekonomik gündemine damgasını vuran konu TÜİK başkanının açıklamalarıydı. Başkan Erhan Çetinkaya “enflasyonu şirket karları ve fahiş fiyatların yükselttiğini, enflasyonla ilgili olarak herhangi bir şey çevirmediklerini, ortalama toplulaştırılmış fiyatların hesaplamalarda esas alındığını” belirttikten sonra son olarak “enflasyonun %75 olması ile %45 olması arasında bir fark olmadığı” açıklamasında bulundu. Bu açıklama sonrası ilk tepkiyi İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan verdi. “TÜİK görev alanının dışına çıkarak enflasyon konusunda bazı kesimleri suçlamak yerine, toplumun geneli tarafından merak edilen enflasyon hesaplama yöntemi ile ilgili sorulara daha ikna edici bir açıklama getirmeliydi. “TÜİK’in enflasyon hesaplaması ile ilgili olarak açıklama yapmasına neden olan konu ise Gazeteci Alaattin Aktaş’ın Ekonomi Gazetesi’nde yayınlanan “TÜİK’in devlet sırrı gibi sakladığı madde fiyatları” makalesiydi. Bilindiği üzere TÜİK “Kamuoyu yanlış yorumluyor ve bu da yanlış anlamalara yol açıyor.” gerekçesine sığınarak Nisan 2022’den itibaren TÜFE kapsamındaki maddelerin fiyatlarını açıklamayı durdurmuştu. Daha önce yazılarımda konu ettiğim gibi DİSK’in kazandığı mahkeme kararı bile bu açıklamanın yapılmasını sağlayamamıştı. Gazeteci Alaattin Aktaş, söz konusu makalesinde tüketimde önemli payı bulunan 100 kalem mal ve hizmetin arşiv geçmişindeki fiyatlarını endeks oranlarıyla yaklaşık artı-eksi%10 hata payıyla hesaplamış. Hesaplamalarda çıkan rakamlar inanılmaz oranda düşük. Ör: Uzman doktor ücreti 34 lira çıkarken veteriner ücreti 681 lira. Yurt ücreti 457, kira 5845 lira.

Enflasyon beklentileri konusunda hane halkı beklentilerinin bir türlü istenilen düzeye gelememesinin en büyük nedenlerinden biri TÜİK’e olan güvenin sağlanamamış olmasıdır. Anılan kurum enflasyon hesaplamaları ile ilgili şeffaflık gereği kamuoyunu aydınlatamamıştır. Asgari ücret, emekli ve memur maaşları TÜİK’in hesapladığı enflasyon oranlarına göre belirlenmektedir. Yukarıdaki açıklamalara göre 2022 Nisan’ından bu yana söz konusu ücretler bu durumda oldukça düşük belirlenmiş olmaktadır. Gelir dağılımında adaletsizliğin 2022’den bu yana aşırı ölçüde bozulmasına neden olarak enflasyon oranının doğru hesaplanmaması gösterilebilir. Nitekim İsviçre’nin en büyük bankası UBS’in araştırmasına göre 2023’te dünyada en yüksek bireysel servet artışı %157 oranı ile Türkiye’de yaşandı.

TÜİK’in bu açıklamaları konusunda birçok ekonomist ve akademisyen çeşitli değerlendirmelerde bulundular. Prof. Dr. Hakan Kara’nın kamu kurumlarına iletişim konusundaki tavsiyesi “Söyleyecek sözünüz yoksa hiç konuşmamak daha iyidir.” Fatih Özatay Hoca ise “TÜİK’ten saçma açıklamalar değil, şeffaflık bekliyoruz.” Prof. Dr. Burak Arzova ise TÜİK başkanının kendisine Merkez Bankası eski başkanı Kavcıoğlu’nun CDS’ler hakkındaki açıklamasını hatırlatarak aynı sendromu kendisine yaşattığını ifade etti. TEPAV kurucu direktörü Güven Sak ise “Çizmeden yukarı çıkma” değerlendirmesini paylaştı.

Okuyucularım hatırlayacaklardır, geçen haftalarda müteaddit defa “Şeffaflık” ve “Hesap verebilirlik” konularının yürütülen ekonomi politikasının başarısı için vazgeçilmez koşullar olduğunu belirtmiştim. Şeffaflık olabilmesi için de kurumların yöneticilerini tayin ederken ilk aranması gereken ilkeler “ehliyet ve liyakat” ilkesidir. Uzun zamanlardır bu ilkelerden oldukça uzaklaşılmış bu ilkelerin yerini“itaat ve sadakat” ilkeleri almıştır. Biliyoruz ki toplumda adaletin, barışın, güvenin huzurun ve refahın sağlanması ancak kamu görevlerine yapılacak atamalarda liyakat ve ehliyetin temel alınması ile mümkün olabilecektir. Liyakat doğuştan gelen bir ayrıcalıklı özellik olarak değil, bilgi ve deneyimin sonucu olarak görülür. (Dr. Ergin Ergül “Mevlana perspektifinden kamu yönetiminde liyakat ve ehliyet ilkesi derlemesi) Bu nedenle yukarıda Prof. Dr. Burak Arzova’nın “Kavcıoğlu’nu hatırlayıp dejavu yaşaması tesadüfi değildir. Nebati- Kavcıoğlu-Albayrak dönemindeki ekonomik yanlışların maliyetini toplumumuz halen ödemekte olup korkarız ki bir süre daha ödemeye devam edecektir. Mevcut yönetimin dini hassasiyetlerini de dikkate alarak Peygamberimizin (SAV) şu hadisini hatırlatmakta yarar görüyoruz.“İş, ehli olmayan kişilere verildiğinde, kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” (Buhari, İlim 2)