Zaferin tadı!

Birleşik Krallık’ta, çok uzun zamandır beklenen Genel Seçim yapıldı ve beklenen sonuca ulaşıldı. Yeni hükümeti kuran İşçi Partisi, neler olacağına o kadar hazırdı ki seçimin ertesi günü hiç yabancılık çekmeden, hiç acemilik yaşamadan işlerin başına geçti. Yeni Başbakan Sir Keir Starmer, yeni kabineyi hemen görevlendirdi, zaten “gölge kabine” olarak bir hayli antrenmanlı idiler, onlar da hiç yabancılık çekmeden, acemilik yaşamadan işe koyuldular.

 

Ülkenin en yaralı, en kanayan konularına hızla el atan yeni hükümet, ilk iş olarak yasadışı yollarla ülkeye gelen göçmenlerin Ruanda’ya gönderilmeleriyle ilgili yasayı iptal ettiğini duyurdu. Oysa eski hükümet son iki yılda 270 milyon Sterlini Ruanda Hükümetine ödemişti ve henüz daha hiçbir toplu gönderim olmamıştı. Yeni hükümetin, Ruanda’dan 270 milyon Sterlini geri istemesi bir anda gündeme geliverdi ve bilin bakalım bunu Parlamento’da iktidardan kimin istemesi gerekiyor? Normal şartlarda “muhalefet” partisinin yapması gereken bu hareketi, bugünün “muhalefet” geçen haftanın “iktidar” partisi yapar mı, bilmem! Bekleyip göreceğiz. Bu bile İşçi Partisine oy veren seçmene de partinin üyelerine de ama en önemlisi iktidar koltuğunda oturan tüm İşçi Partili kabine üyelerine büyük bir keyif verecek. İşte buna da “zaferin tadı” diyeceğiz. Zaferin tadı, kulağa bile çok hoş geliyor. Yaşaması daha da güzel olsa gerek! Mesela Yeni Başbakan Sir Keir Starmer, Euro2024 yarı final maçını, NATO Zirvesi için gittiği Washington’da Hollanda Başbakanı ile birlikte izledi ve “zaferin tadını” bir kez daha hissetti.

 

Hatırlayın, biz de Türkiye’de 1 Nisan sabahı aynı duyguları hissetmemiş miydik?

Temmuz ayına geldik, Türkiye’de yerel yönetimler tıkır-tıkır işinin başında, iyi, güzel, şahane de halkın asıl istediği iktidarın değişmesi değil mi? Yerel Seçimlerde çıkan sonuç bunu göstermiyor mu? Peki o zaman aslında şu anda iktidarı elinde tutan CHP neden iktidarını ‘resmileştirmek’ için “erken genel seçim’” istemiyor? Aslında 1 Nisan günü Özgür Özel’in ilk söylemi “erken genel seçim istiyoruz” olmalıydı. Bunu duyduk mu? Üstünden 3 ay geçti ve ‘erken seçim’ mırıldanmalarını henüz duymaya başladık. Tatmin olduk mu?

 

Avrupa Birliği Parlamentosu seçimlerinden sonra Belçika’da ve Fransa’da yaşananlara değinmeme gerek yok, herkesin yakından takip ettiği süreçler ne de olsa! Demokrasilerde olması gereken neyse Belçika ve Fransa’da da öyle oldu. Demokrasinin gereği ne ise o yapıldı, halkın sesine kulak verildi, kozlar paylaşıldı, su aktı-yolunu buldu’!

 

Gelelim Birleşik Krallık’a! Zaferin tadını, İşçi partisine oy veren, gönül veren herkes tattı, tadıyor! Öte yandan İngilizler F1 Pilotu Lewis Hamilton’un hafta sonu Silverstone pistindeki zaferini de kutluyorlar, Wimbledon’ın muhteşem başarılı organizasyonunu da alkışlıyorlar ve futbolda Avrupa Şampiyonu olmak için tek yürek olmuş bekliyorlar. Havada gerçekten ‘zafer’ kokusu var!  Biz de o güzel havayı içimize çekiyoruz, kim bilir belki havasından-suyundan bize de bulaşır da özlediğimiz zaferlere kavuşuruz diye ümit ediyoruz. Zaferlere ramak kala pozisyonları defalarca yaşadığımız günler geride kalsın, siyasetten-spora sanattan-ekonomiye yüzümüz gülsün, koltuklarımız kabarsın istiyoruz. Önümüzde olimpiyatlar var, yüzümüz güler de ‘zaferin tadını’ alırız diye umutlanarak bekliyoruz. Birleşik Krallık’tan sevgiler.