Galatasaray’ın eski başkanvekili Erden Timur, gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube hesabında açıklamalarda bulundu.
Erden Timur, Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek tarafından yapılan yöneticilik teklifini neden reddettiğini anlattı.
-“Spor yöneticiliğini biliyor muydunuz?”
“Hayır hiç bilmiyordum. Birinci senenin sonunda herkes beni överken ben ‘Kısmet, neyi biliyorum ki neyi doğru yapmış olayım’ diyordum. İnsanlar söyleyince tevazu falan zannediyor. Halbuki hakikat. Ben spor yöneticiliği bilmem. Öyle bir tecrübem yok. Dursun başkan ile seçimden sonra futbolla ilgileneceğimden haberim yoktu. Gayrimenkul, proje işleri ile ilgileneceğimi düşündüm. Projeler fikir olarak benim ürettiğim projelerdi. Bende onları takip edeceğim diye düşünüyordum. Seçim bittikten 7-8 gün sonra Dursun başkan ofisime gelerek ‘Futbolla ilgilenir misin’ dedi. İlk cevabım, ‘Benim haddim değil’ dedim. Avrupa futbolu çok izler, severim ama yapamazdım. Velhasıl 4-5 gün direndim ama neticede başkanın isteğiyle başladım. Bir şekilde yönetisel tecrübe ile bir şeyler yapmaya çalıştım. Ekip çok iyiydi. Ayhan hoca, Emre Utkucan gibi isimlerle doğru ekip vardı.”
“Transferde yanlışlarımız evet var. Kadro stratejisi oluşturmuştuk. Okan hocamız da ilk sene ve sonrasında transferde son karar verici.”
“Herkes her şeyi hayal edebilsin. Şunu alabiliriz, bunu alamayız diye hiçbir şey düşünmeyelim. Sınırsızca hayal et, onun uygulanabilir olup olmadığını çabamızın sonucu karar verecek.”
“Bir oyuncu havuzu belirleniyor. O havuzdan seçilen oyuncuları benim vazifem ikna etmekti. Galatasaray’a katma değerim o olabilir. Samimiyet insanlara geçer. Samimiyet dünyanın en etkili şeyiymiş. Futbol dünyasında da çok az olduğu için gerçekten değer verip değer görmek bu ikna ettiriyor. Bütçe dahilinde en iyi fiyata ikna etme görevimiz vardı.”
“Galatasaray’daki görevime kadar her ay üniversitelere gidip anlatmaya çalışıyordum. Herkes her şeyi yapabilir. Genelde tersini görüyorum. Birisi bir şey yapınca ne kadar zor olduğunu anlatıyor. Aslında öyle bir şey yok. Asıl konu samimiyet, vakit ayırmak.”
-“Dursun Özbek size yöneticilik teklif etti ancak siz reddettiniz? Neden reddettiniz?”
“Hayatta insanın yaşam gayesi değer olmalıdır. İnsanın ailesini sevmesinin sebebi sadece kan bağı olamaz. Hayatta temel nokta değer. İnsanın yaradılış gayesi de kendi iç yolculuğunda kendisiyle tanışmaktır. Değerlerin karşısında kendi egonuz, nefsimiz oluyor. O değerleri mi tercih ediyorsunuz yoksa nefsinizi mi? Galatasaray hiçbir değerden üstün değildir. Kimse hiçbir değerden üstün değildir.”
“İki sene önceki seçimden bir akşam önce yönetim kurulundaki başkan yardımcılığından çıktım. Yine bir değersel mesele. Orada belki benimki de duygusal bir karardı, belki de yanlıştı. Ama hatalı bir karar da olmuş olsa sebebi değerlerle alakalı bir şeydi. Yapılmaması gereken bir konuyla ilgiliydi. Böyle bir düzen varken değerlerinize bu kadar aykırı işler oluyor. Aylarca çıtımı çıkarmadım. İnsanlar sokakta ‘Bizi üzdünüz’ dediklerinde ‘Siz benim ne çektiğimi biliyor musunuz’ demek geliyor içimden. Benim babam ona yanlış yapan insanla aynı asansöre binmez. Direkt tepkisini koyar. Bende yanlışa tepki gösteririm ancak sustum. Florya’ya etki eder, şampiyonluğa etki eder diye kim konuşursa o insanların hepsine sarıldım. Bu işi böyle çözecektik. Sarıldıkça sevgi iklimi oluşur ancak ben sarıldıkça ‘bu tam da enayi arkadaşmış’ diyor. Sizi omurgasız görüyor.”