Çözüm mümkündü

Türk Eğitim Vakfı Türkiye’nin eğitime destek olan kurumların başında gelir. İzmir’de her yıl bağış toplama amacıyla geleneksel bir etkinlik düzenlerler. Bu yıl da bir uluslararası sanatçı ile aylar süren çalışmalar neticesi bir anlaşma sağlanmıştı. 17 Temmuz gecesi Çeşme açık hava Tiyatrosu’nda bir konser organizasyonu gerçekleştirilecekti. Ancak konser iptal edilmek zorunda kaldı. Olaylar şöyle gelişti; Despina Vandi aşağıda anlatacağım gerekçelerle konsere çıkmayacağını kesin olarak ifade etmişti.

TEV İzmir Şube başkanı Gülnur Soybayraktar ve gecenin sunucusu Berna Laçin olası tepkileri yumuşatarak, seyircileri hamaset çukuruna düşürmeden, bir başka tür coşkuya taşıma becerisini gösterdiler. İlgiyi TEV Gönüllüleri Kadın Korosu’na yöneltmeyi profesyonelce başarmış, muhtemel aşırılıklar bu sayede sönümlenmişti derken; konsere başlangıçta gelmemiş olan ve yaşananlar hakkında yeterli malumatı bulunmayan Lal Denizli aniden belirdi ve hırsla mikrofonu eline aldı. Emin Oktay tarihinden bir alıntıyla bir şeyler söyledikten sonra Despina Vandi’ye yönelik o çok talihsiz “bu beldeyi terk et’ söylemini haykırdı. Popülist tutumların en sorumsuz örneğini bir fırsat olarak değerlendirip, göstermeyi marifet bildi.

Konserde bulunan makul insanların çok büyük kısmı, Büyükşehir üst düzey Bürokratları da dahil, onun yaptığı konuşmayı şaşkınlıkla ve tabii ki bir anlam veremeden izlediler. Pontuslu Rum bir aileden gelen Despina Vandi bu olaylar öncesinde, sahne dekorunda dev Türk bayrağı ve Atatürk posterlerini dengeleyici bir Yunan figürü olması gerekliliğini ifade etmişti. Aksi halde Yunanistan’da oluşacak tepkiler nedeniyle profesyonel kariyerinin tamamen bitebileceğini ve mevcut kontratlarının muhtemelen bir gün içinde iptal edileceğini açık dille belirtmişti. TEV yönetimi krizi aşmak için çözüm aradı. Kemeraltı’dan hemen Yunan bayrakları satın alınıp getirildi. Ancak yabancı bayrak kullanımının kaymakamlık iznine bağlı olacağı belediye yetkilileri tarafından belirtildi.

Başa dönersek; artık konser saati gelmiş süreç başlamıştı. Tabii ki ne Atatürk ne Türk bayrağı sahneden asla indirilemezdi. Burada ihmal ilk başlangıçta sahne düzenini organize eden TEV yönetimden başlıyor. Açıkça gönüllülerden oluşan Yürütme Kurulu üyeleri ve bizler gibi haricen destek olanlar da bu eksikliği öngöremedik. Henüz seyirciler gelmeden bir çözüm oluşturabilmek mümkündü. Sahnenin o haliyle bir problemin oluşabileceğini tahmin edilmeliydi. Neticede aylar süren ve yoğun emekle oluşturulmuş organizasyon gerçekleşmemiş oldu. Şükür ki, Lal Denizli’nin tahrik edici konuşması seyircide kalıcı etki bırakmadı. Tabii ki gerekçesini bilmeden, yansıdığı şekliyle Atatürk posterinin indirilme talebi onları tepkilendirmişti. Birlikte coşkuyla söylenen birkaç marş sonrasında gece tamamlandı.