Irkçılık

Irkçılık, Faşizm, Nazizm falan da denilebilir ama esasen doğal bir dürtünün hastalık halini almasından ibarettir. “Benzer tüylü kuşlar bir sürü oluştururlar” der bir İngiliz atasözü.

 

İnsanoğlu dilini, benzer alışkanlıkları paylaştığı, inancını bildiği aşina hemcinsleri ile daha rahat eder ve bilmediklerinden de ilk başta tedirgin olup hele bazı çok farklı alışkanlıkları görünce korkarlar. Bu korku ‘izm’ haline gelince de hastalık haline gelmiş demektir. Hastalık haline gelmesi başka bir doğal dürtüyü tetikler. Yarışma dürtüsünü, yabancıyı yenme dürtüsünü!  Bu da ben ondan daha iyiyim, daha zekiyim diye düşünme sapması ve yabancıyı kötüleme, yaftalama, ona tuzak kurma, çelme takma, kara çalma türünden eylemler ortaya çıkar.

 

Yabancıdan tedirgin olma doğaldır dedim. Buna doğal tepki de nepotizmdir.  Şu anlar genelde popülizm olarak ama farklı isimlerle de anılan politik fenomen de bu doğal tedirginliğin tüm dünyada görülen bir şeklidir. Fakat iyi haberi baştan vereyim: Bu hem aşılabilir hem de zaten bir süre sonra doğal olarak aşılıp tarihe karışacak bir dürtüdür.

 

Teknoloji sayesinde oluşan kültürel ivme kazanma (acceleration) etkisini tam kestiremiyorum. Bu etkinin pozitif olacağı kesin. Bu ırkçılık denilen illetin aşılmasının reçetesi de çok basittir. Bu reçete esasen her iki ırk tarafından da ama bilhassa üstün ırk tarafından aktif olarak uygulanmaktadır. Üstün ırk olarak tabii ki kadınları kastediyorum. Doğal olarak şu an bilhassa Batı’da bol reklamı yapılan şekilde geçiş türleri vardır ama kadın ırkı, erkek ırkına kültürel olarak üstündür. Adale kitlesi olarak erkeğin üstünlüğü evrimde doğal olarak damgasını vurmuştur, bu baskı da kadının kültürel, psikolojik üstünlüğünün nedenini oluşturmuştur.

 

İnsan yabancıyı yadırgar. Kabullenme yüzyıllar sürebilir kültürlerde. Çözüm yavaşça ortaya çıkacaktır. Bakın Almanya’ya Baden Württemberg eyaleti iki farklı lehçesi ile birbirleri ile geçinemeyen beylikler iken bir eyalet oldu. Batı Almanya’nın bir parçası oldu, Avrupa Topluluğunun bir parçası oldu. Hala çoğu köyünde alttaki bölüm üstteki bölüm diye rekabet vardır. 40 yıl ayrılıktan sonra 40 yıldır birleşmiş olan Doğu ve Batı Alman arasında kültürel ve politik rekabet olduğu gibi. Yani ırk tek neden değildir ama en belirgin ayrışma, yadırgama, tedirgin olma nedenidir.

 

Çözüm de karışık evlilikler sayesinde olacaktır. Trevor Noah, Colin Kaepernick, Adam Rutherford çözümün öncüleridir. Baskın kültür içinde uyumlu isim ve lisan hakimiyeti işleri kolaylaştırır. Örneğin bu karışım Musevi toplumunda yüzyıllarda zaten oluşmuştur. “Atom bombamız var” diyen yazar Yuval Hariri ile Max Blumenthal resimlerini yan yana koyunca iki ayrı ırk görebilirsiniz ve ne paylaşmak istediğimi daha kolay anlarsınız. Daha fazla “melez” süreçte her ailede olacaktır. Kaçınılmaz çözüm. De ne zaman?

 

Lisan hakimiyeti olsa bile Türk kültüründe Herman ismi, Alman, ABD kültüründe Mahmut ismi, işi biraz zorlaştırır. Çözümü görüp o istikamette yelken açmak için daha geniş çerçevede bakmak ve olayı süreç içinde görebilmek gerekir. Örneğin ABD’li Çinliler bir de Anglosakson ismi edinirler iletişimi kolaylaştırmak için. Sevgili okur, bu yazıyı isimler ve yöreler hakkında arada bakarak, bilgi tazeleyerek birkaç kez okumanızı öneririm, eğer anlamak isterseniz. Başka bir çözüm göremiyorum hepimizin saf tutması gereği dışında.