Kesinlikle, HAYIR. Zira;
- Demokrasinin, bağımsız yargının, can ve mal güvenliğinin, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinin, denetimin, şeffaflığın, Cenab-ı Haktan korkmak ve kuldan utanmak hasletinin, saçı bitmemiş yetimin hakkına kamunun malına saygının, tüm ahlaki, milli, manevi ve dini değerlerin, liyakat ve hak kavramının, vatandaşa saygının olmadığı…
- Maliye ve ekonomi ilimlerinin kurallarına değil de tek adamın talimatlarına uyulduğu…
- Temel olması gereken rakamlarının tümünün yanlış olduğu, TÜİK’in uydurmalarının geçerli olduğu…
- Rüşvet, yolsuzluk, torpil, kayırma, israf, lüks ve yalanların hakim olduğu, kamu kaynaklarının pervasızca yandaşlara ve din baronlarına peşkeş çekildiği, her türlü ahlaksızlığın ve dejenerasyonun zirve yaptığı…
- Tek adam dışında kimsenin inisiyatifinin bulunmadığı…
- Halkın kasten takdir edilip, devlete muhtaç hale getirildiği ve böylece oy şantajının yapıldığı…
- Tüm uygulamaların, yandaş zenginleri daha zengin etmeye yönelik olduğu, dar gelirlilerin, esnafın, işçinin, çiftçinin, emeklinin umursanmadığı…
- Hiçbir zaman olması gereken bir vergi reformuna yanaşılmadığı, zenginlerin (Özellikle yap-işlet soygunu ile semirtilenlerin) vergi vermediği, tüm yükün dolaylı vergilerle dar gelirli kesimin sırtına yüklendiği, hesap uzmanları kurulunu, maliye teftiş heyetini ve gelirler kontrolörlerini kapatarak, vergi denetiminin darbelendiği…
Bir ortamda, ne ekonomi ne de diğer konularda başarı imkansızdır.
- Konulan teşhislerin tümü yanlıştır. Ülkedeki enflasyon, maliyet enflasyonudur. Talep enflasyonu değildir. İktidarın başta enerji olmak üzere, temel girdilere yaptığı zamlardan kaynaklanmaktadır. Çare, kamudaki başta Cumhurbaşkanlığı makamı olmak üzere muazzam israfın önlenmesidir.
(Bu arada vergi reformundan bahsedilmekte ancak servet beyanı nereden buldun yasası, hayat standardı esası, asgari geçim gideri uygulaması vb. çok önemli tedbirler hiç dile getirilmemektedir. Hele hele siyasi etik yasasından hiç bahsedilmemektedir.)
- Kaldı ki önemli olan (uydurma) enflasyon rakamı değildir. Reel gelir düzeyidir. (satın alma gücü) Yükselen fiyatın indiği görülmüş müdür? Dar gelirli için önemli olan budur. Enflasyon oranı değildir.
- Yapılması gereken, bütçe açığını ek vergilerle değil, tasarruf yaparak kapatmaktadır. Bu dörtnala israf furyası önlenmez ise açık hiçbir zaman kapanmaz. VE 60 yıllık bir maliye mensubu olarak iddia ediyorum ki ülkemizi bu bütçenin yarısı rakamla idare etmek mümkündür. Elbette:
- Kamudaki aşırı israf bitmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı, 5 uçakla ABD’ye gitmekten, yurtdışına makam araçlarını ve koruma ordusunu götürmekten, saray tutkusundan, konvoy merakından, trol ve danışman taburlarından, 110 küsur odalı (ayda 14 bin mesken kadar elektrik tüketen) sarayından ve diğer harcamalarından tasarruf etmelidir. Türk tarihinin en pahalı yönetimi olmamalıdır. Ü
- İlk 4 ayda 887 milyon TL temsil ve tanıtım gideri, 32,8 milyar TL taşıt ve bina kirası, 4,1 milyar TL . Örtülü ödenek harcaması ve ilk 5 ayda 482 milyar TL faiz ödemesi yapılmıştır. Tüm kamu kurumları israfta yarış etmektedirler.
- Herkese tasarruf tavsiye eden Maliye Bakanı 16 milyon TL değerindeki Mercedes s-400’e binmektedir. (Canlarımız ne kadar da kıymetli imiş?) Kendisinin 4 yardımcısının, 13 üst düzeyin astronomik maaşları indirilmeli. Birden fazla maaş ve ücret kesin olarak yasaklanmalıdır. (Varlık fonundaki şirketler, THY, tüm kamu bankaları ve kuruluşları, çiftlik olmaktan çıkarılmalıdır.)
- Bütçe açığı 2,7 trilyon olarak kabul edilmiştir. Yandaşlara sağlanan avanta ve muafiyetler olmasa (ki 2 trilyon TL’yi geçmektedir.) bu açık kapanır. İlaveten Yap-İşlet- Soygunu, Kur Korumalı Mevduat rezaleti, (Şu ana kadar zenginlere 2,2 trilyon TL’den fazla faiz ödemiştir) verimsiz yatırımlar, (saraylar hükümet konakları, halk bahçeleri vb.) yandaşlara ve din baronlarına aktarılan kaynaklar, varlık fonunun ve kamu kurumlarının zararları , merkez bankasının astronomik zararı, şaibeli ihaleler ve aleni yolsuzluklar, aşırı istihdam, çok yerden ödenen astronomik ücretler, araç saltanatı, fonksiyonları kalmamış 600 milletvekili ve yardımcıları, her bakana (yüksek maaşlı) 4 yardımcı, Kıbrıs’a saray (4,5 milyar TL). Kanımızı emen vergi vermeyen sağlık ve eğitimi bedava olan, işgalci mülteciler, ülkemizde Suriyelilere ait 25 bin şirket oldu. Ne vergi verirler ne de ruhsat alırlar. Vb. çok konudan tasarruf sağlanabilir. Yeter ki niyet olsun.
Okunma sayısı: 628