Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı. Kışlalı, siyasette yaşanan gerilim ve Meclis’teki kavga, MHP Lideri Bahçeli’nin “hesaplaşılacak” diyerek 154 kişilik liste açıklaması, AKP ile CHP arasındaki “yumuşama”dan MHP’nin rahatsız olduğu iddiaları, Merkez Bankası’nın faiz kararı, e ticaret düzenlemesi, İYİ Parti’de yaşanan istifalar, sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme, Türkiye Futbol Federasyonu yönetiminde yaşanan değişiklik konularında açıklamalarda bulundu.
*******
GÖZLEM – Perşembe günü gazetelerde iki haber vardı. 1) “Meclis’te AKP ve DEM Partili vekillerin tekme tokat kavgasının ardından gece yarısı da arbede yaşandı. Bu kez İYİ Parti ve MHP’li vekiller arasında gerilim tırmandı.” / 2) “Osmaniye’nin Toprakkale ilçesinde iki grup arasında çıkan kavgada aralarında Türkmen Beldesi Belediye Başkanı Veli Fidan’ın da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı. Polis ve jandarma yaralıların kaldırıldığı hastane çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı. Hastane önünde de gruplar birbirine girdi.” Vatandaş soruyor; “Her gün benzer haberler var… Nereye gidiyoruz?”
K – Sorunun temelinde ülkedeki kutuplaşma ile adaletteki yozlaşma ve iktidarın bunu besleyen hatta kurgulayan politikaları yatıyor. Ekonomik geçim sıkıntısı, yolsuzluk ve rant hırsı da özellikle şiddetin cezasız kalacağı veya şiddete başvurmadan adalet sağlanamayacağı algısı yerleştiği için bu tür olaylarda öne çıkan güdüler oluyor.
GÖZLEM – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, mahkemeye sunduğu “Sinan Ateş davası üzerinden partiyi eleştiren siyasetçi, hukukçu ve gazetecilerden oluşan” 154 kişilik listesi, siyaset gündeminin başına oturdu. MHP’li yöneticilerin, “listeyi hesaplaşmaya kadar götürmeleri” ve Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın “Türk Devletine siyasi olarak işgalci, ekonomik olarak sömürgeci, kültürel olarak asimilasyoncu iftirasını atan bölücü hainlerle seçimler dahil her türlü yol arkadaşlığı yapan gazeteci, akademisyen gibi sıfatlar taşıyan etki ajanlarının Ülkücü – Milliyetçi Harekete karşı sergiledikleri saldırgan tutumu dikkatle izliyoruz. Bunlarla hukuk önünde hesaplaşacağız” açıklaması konusunda görüşünüz?
K – MHP özellikle Sinan Ateş cinayetinin geldiği noktada fena halde köşeye sıkışmış durumda. Zaten MHP’lilerin emniyet ve yargıdaki hukuksuzlukları gittikçe daha da fazla ayyuka çıkıyordu. Şimdi bu cinayetin ucunun MHP yönetimine uzanmasıyla çok güç durumda kaldılar. Birkaç mesaj veriyorlar. Devlet Bahçeli’nin özel harekat komutanına elini öptürmesi devlet içinde ne kadar güçlü olduklarını başta Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm taraflara göstermek içindi. Kendilerine saldırdıklarını düşünenlerle ilgili listeler hazırlamaları, her ne kadar “hukuk önünde” diye ifade etseler de, MHP’nin şiddete dönük yaptıkları ve saldırılarıyla ilgili mevcut kabarık sicilleri dikkate alındığında gözdağı ve tehdit politikalarının bir parçası olarak ortaya çıkıyor. Bir işlem yapılmayacağını bildikleri halde, görüntüde bu listeyi adalete teslim ediyorlar. Ama aslında ortaya, durumdan vazife çıkaracaklar için ucu açık bir hedef listesi salmış oluyorlar.
GÖZLEM – Kulislerde, MHP’nin, AKP ile CHP arasındaki “yumuşama / uzlaşma görüşmelerini” engellemek için, doğrudan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i hedef alan bir stratejiyi uygulamaya koymasının, AKP içinde sıkıntı yarattığı” konuşuluyor. “Doğru ise” nasıl sonlanabilir?
K – Esasen MHP’nin CHP’yi ve Genel Başkanı’nı hedef alması, bunun yanısıra Ateş cinayetiyle ilgili savunmaya dönük adımlar atması ve Özel’in de partisinin ve kendisinin durumunu sağlamlaştırmak için yoğun bir çaba içine girmesi, örneğin Kıbrıs’taki büyükelçi tartışmaları hep o güne dönük, gündemi meşgul eden ve Tayyip Erdoğan’ın işine gelen konular. Birincisi Erdoğan’ın siyasetin hedefi olması gerekirken adeta hakemi haline gelmesine yarıyor. Ayrıca gündemi, gerçek gündem olan ekonomiden uzaklaştırıyor. Erdoğan tabii ki CHP ile ortaklık kurmak istemez, tabii ki MHP ile ortaklığı bozmak istemez. O zaman geriye Erdoğan’ın adeta kenarda durup “tarafsızmış gibi hakemlik yapar gözüktüğü” bir yığın içi boş siyasi tartışma kalıyor. Gündem de ekonomik çöküşten uzaklaşıp anlamsız konulara kayıyor.
GÖZLEM – TC Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini beklentiler doğrultusunda yüzde 50’de sabit bıraktı. Yapılan açıklamada, “Temmuz ayında enflasyonda geçici bir artış beklenildiği, hizmet enflasyonu, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının da enflasyonist baskıları sürdürdüğü” belirtildi. Yorumunuz?
K – Ekonomi yönetimi Erdoğan’ın tercihleri nedeniyle tasarruf yapamıyor, büyük kaynak kayıplarına yol açan rant ekonomisinin üzerine gidemiyor. İstisnaları azaltamıyor. Bunun yerine enflasyonist baskıları kırmak için vergi ve bekletilen elektrik zamları gibi önlemlere başvuruyor. Bunlar da maliyetleri arttırarak enflasyonu tekrar azdırıyor. Dar gelirli kesim harcama yapmasın diye vergi artışı ve zam yapılıyor. Bu vergi ve zamların etkisiyle enflasyondaki düşüş yeterince hızlı olmayacak. Bu süre uzadıkça da geliri düşük kalan geniş kitleler daha fazla zorlanacaklar. Bu da uzun vadede AKP’nin oylarının daha da erimesine neden olacak. Şimşek’in basına sızdırdığı son pakette büyük şirketlere dönük çok önemli tedbirler vardı. Örneğin sadece vergi istisnalarının düzenlenmesinden 700 milyar lira gelir beklendiği ifade ediliyordu. Bunlar Meclis’e gelmeden tırpanlandı, engellendi. Ekonomi yönetimi bilimsel olarak yapılması gerekenin tamamını yapmayıp liberal anlayışa ve Erdoğan’ın isteklerine göre sadece bir bölümünü yaptığı için enflasyon gerektiği hızda düşmeyecek.
GÖZLEM – Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda kabul edildi. E-ticaret düzenlemesi teklifiyle uzlaşma müessesesinin, ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara ilişkin hükümler için de uygulanmasına imkan tanınacak. Yurt içinde yerleşik pazar yerlerinin rekabet gücünün artırılması için destekleyici tedbirler alınacak. Yasaya aykırı olarak piramit satış sistemini başlatanlar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanacak. Düzenleme, “uygulamada” ne getirecek ve neleri değiştirecek?
K – Genel olarak tüketicilerin haklarının korunmasına dönük düzenlemeler içeren bir yasa teklifi. Komisyon’daki tartışmalara bakıldığında her zamanki gibi bunun içine de belli firmalara dönük avantajlar ve çıkarlar eklenmiş durumda olduğu anlaşılıyor. Teklif yasalaşırsa tüketici kredileri bir bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden de kurulabilecek. Doğrudan satış temsilcilerine ve doğrudan satış sistemine ilişkin belli düzenlemeler getiriliyor. Haksız ticari uygulamalara cezalar artırılıyor. Piramit sistemlerinin kontrol altına alınması hedefleniyor. Komisyon Başkanı Mustafa Varank’ın, Çin’in dünyada otomotiv endüstrisinin sürükleyicisi haline geldiğini belirterek “Bizim muhtemel bir rakibimizi kendi ülkemizde yatırım yapmaya teşvik etmemiz, ikna etmemiz emin olun bir başarıdır” demesi yasayla ilgili belli kesimlere de bir “fayda” sağlandığını ortaya koyuyor.
GÖZLEM – İYİ Parti’de, anketler, “tabanda kayıpların durduğunu, hatta az da olsa, geri dönenlerin olduğunu” gösterirken, tavanda “istifalar” devam ediyor. Meral Akşener’in ayrılmasıyla olağanüstü Kurultay’da ancak 3 turda genel başkan seçilen Müsavat Dervişoğlu’nun genel başkanlığı konusunda görüşünüz?
K – Müsavat Dervişoğlu Parti’yi bir arada tutmak için Meral Akşener’in ilk dönemindeki çizgisinde, en baştaki seçmen tabanına, merkez sağa dönük doğru, samimi mesajlar ve icraatlarla büyük çaba veriyor. Üstteki ayrılmaların içinde hiç şüphesiz çeşitli siyasi hesaplar vardır. Ancak Akşener’in İyi Parti’nin seçimlere tek başına girmeye karar verdiğinde yaşayacağını tahmin ettiğim üçte ikilik oy kaybı yerel seçimlerde gerçekleşmişti. Genel seçimlerde yüzde 9,9 olan İyi Parti’nin oy oranı yerel seçimde yüzde 3,8’e düşmüştü. Şimdi son olarak MAK Danışmanlık şirketinin yaptığı kamuoyu yoklamasında ise İyi Parti’nin oy oranı yüzde 6,4 olarak görülüyor. Bu çıkışta hiç şüphesiz İyi Parti’nin her ne kadar “sağa sola” dağıldıysa da ülkenin yine önemli bir seçmen kitlesini oluşturan merkez sağa hitap etmesinin büyük rolü var. Bu kamuoyu yoklaması, İyi Parti’nin merkez sağda neredeyse rakipsiz olduğunu ve Parti’nin hedef kitlesinin merkez sağ olarak kalması gerekliliğini ortaya koyuyor. İyi Parti bu seviyesini koruyabilirse siyasette “kilit parti” olmasa da önemli bir oyuncu olarak kendini kanıtlayabilir. Ancak bunun için Dervişoğlu’na büyük iş düşüyor.
GÖZLEM – 5 yıldır çalışanların kariyerleri ile ilgili Kariyer.net Üniversite Rehberi hazırlayan Kariyer Net’in “İşverenlerin Tercihi” (İşveren İlgi Endeksi) Analizi, hangi üniversite ve bölüm mezunlarının daha hızlı işe girdiğini gösteriyor. Kariyer.net’in 550 binin üzerinde işverenin işe alım hareketleri üzerinden yaptığı analize göre en çok ilgi gören 3 üniversite sırasıyla; Galatasaray Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Koç Üniversitesi oldu. Sizce neden?
K – Sıralamada ilk on üniversitenin hepsinin de İstanbul merkezli olduğu görülüyor. 4. Boğaziçi, 5. Türk Alman Üniversitesi, 6. İTÜ, 7. Yıldız Teknik Üniversitesi, 8. Özyeğin, 9. Doğuş, 10. Yeditepe. Türkiye’nin hiç şüphesiz en iyi üniversitelerinden biri olan ODTÜ ancak 11. sırada yeralmış. 13. sıradaki Bilkent ve 16. sıradaki Gebze Teknik (ki o da İstanbul’a çok yakın) hariç ilk 20’deki diğer tüm üniversiteler de İstanbul merkezli. Dolayısıyla burada, mezunları en çok tercih edilen listenin üst sırasındaki üniversitelerin merkezlerinin özel sektörün görece büyük yoğunlukta olduğu İstanbul’da olmalarının ana etken olduğu anlaşılıyor. Tabii ki hiç şüphesiz tek neden bu değildir ama tüm eğitim sürecinde İstanbul’da olmak, burada çevre edinmek, özel sektör ile ilişkileri daha yakın olan hocaların öğrencileri olmak hep İstanbul’da olmanın bir avantajı olsa gerek.
GÖZLEM – Ülke çapında büyük tepki gören sokak hayvanlarına ilişkin kanun teklifi komisyonda kabul edildi. Komisyon ‘tepkiler üzerine, kanun teklifinde bazı değişiklikler yapmak” zorunda kaldı. Ama “bu değişiklikler” yeterli görülmüyor. Meclis’te de değişiklikler yapılması bekleniyor. Sizin görüşünüz?
K – Bence en baştaki “uyutma” ifadesinin ve kişinin kendisinin veya en yakınının karar verebileceği “bilinç” gerektiren “ötenazi” saçmalığının tekliften çıkarılması bile yeterince önemli. Şimdi teklife “Veterinerlik Hizmetleri Kanunu’nun 9. Maddesi’nin 3. Fıkrasında yer alan hükümler uygulanır” hükmü eklendi. 9. Maddenin 3. Fıkrası “Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır” gibi saçma ama yerinde bir ifadeyle başlıyor. Ötenazi kişinin kendi ile ilgili veriyorsa “bilinç” gerektirir. Bilinci yoksa kendi yerine yasal olan yerlerde en yakını karar veriyor. Hayvanın bilinci de yok en yakını da ancak sahibi olabilir. Sokak hayvanları için ötenazi ifadesi zaten baştan yanlış ve saçma. Ama yasada her ne olarak görülüyorsa görülsün bunun yasaklanması olumlu. İlgili fıkra istisnaları şöyle hüküm altına alıyor: “Ancak, a) Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, b) Akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu (dünya genelinde kalıcı olarak sona erdirilmesi) amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, c) Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir”. Dolayısıyla yasaya göre hayvanların uyutulması veterinerlere bırakılıyor. Bunu gereksiz yere uygulayacak veteriner sayısı çok azdır. Tabi ki yasada yoruma açık durumlar var ama pratik olarak hayvanların toplu katliamı tehlikesi ortadan kalkmış görünüyor. Zaten hem Ankara Veteriner Hekimler Odası’nın açıklamasında görüldüğü gibi veterinerler uyutma işlemini yapmayacaklarını, esas olanın kısırlaştırma olması gerektiğini ısrarla söylüyorlar. Pekçok CHP’li ve bazı muhalif belediye başkanı da böyle bir yasayı uygulatmayacaklarını ifade etti. Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel de “Barınak ve sahiplendirme yapacağız nokta. CHP’li belediyeler cinayet işlemeyecekler” diyerek burada, kendisinin de ifade ettiği gibi, son noktayı koydu. Ama tekliften hayvanların uyutulması çıkarıldığına göre Erdoğan niye “Asla taviz yok bu işi bitireceğiz” dedi derseniz, muhtemelen her zamanki gibi mağlubiyetten galibiyet çıkarmak ve yenilmiş görüntüsü vermemek istemesindendir.
GÖZLEM – Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 1.5 yıldır “istifa ettirmek istediği” Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin 5 oyla kaybettiği seçimi de, seçimin yapıldığı genel kurulu da tanımadığını, yeni Başkan Hacıosmanoğlu’nu da istemediğini ortaya koyan tavırlarla ağır açıklamalar yaptı. Sizce, ne yapmak istiyor, Ali Koç?
K – Aslında Federasyon seçiminin sonucu Koç açısından kötünün iyisi oldu. Büyükekşi’nin, hem de Erdoğan’ın tekrar seçilmesini bir mesaj ile açıkça belirtmesine rağmen kazanamaması Erdoğan için büyük bir mağlubiyet, Koç ve muhalif kesimler için de çok büyük bir kazançtır. Koç’un ağır açıklamalarla gerginliği sürdürmesi bana göre yeni dönemde de Federasyonu baskı altında tutmak istemesinden kaynaklanıyor. Biraz da kendi artık alışageldiğimiz dağınık, deli dolu karakterinin bir sonucu. Fenerbahçe başta Mourinho olmak üzere büyük transferler yaptı. Artık bu yıl da başarısızlık olursa bu tavrından Ali Koç’un ligi oynanamaz hale getirmek isteyeceği anlaşılıyor.
+++++++