Şimşek, geçen hafta yaptığı açıklamada, ekonomide dengelenme, dış kaynak girişinin hızlanması, portföy tercihlerinin TL’ye yönelmesi ve rezervlerin artmasıyla birlikte finansal istikrarın daha da güçlendiği söyledi. Bakan Şimşek, enflasyonun temmuzda da düşeceğine dikkat çekerken, Merkez Bankası aynı ay için “Beklentilerin üzerinde gelebilir” uyarısında bulundu.
Bakan Şimşek, Piyasa Katılımcıları Anketi’nin açıklanmasının ardından yaptığı değerlendirmede ise “Temmuzda aylık enflasyonda geçici etkiler kaynaklı artış olmasını beklemekle birlikte yıllık enflasyonda belirgin bir düşüş öngörüyoruz. Dezenflasyon süreci önümüzdeki aylarda daha da belirginleşecek.” dedi.
Şimşek, her fırsatta yaptığı açıklamada “ekonomide dengeye” dikkat çekerken, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “2025 yılı sonuna kadar rahatlama beklemeyin” uyarısında bulundu. Kredi derecelendirme kuruluşları, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi kuruluşlarında “olumlu” açıklamalar yaptığı Türkiye ekonomisini nasıl bir sonbahar bekliyor? Türkiye ne zaman “yatırım yapılabilir ülke” olur?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, faiz kararını açıkladığı Temmuz ayı Para Piyasası Kurulu toplantısında, faiz sabit tutarken, enflasyon için “Temmuz ayında geçici olarak artacak, ana eğilimdeki yükseliş sınırlı kalacak” açıklamasın yaptı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Kur Korumalı TL Mevduat (KKM) ve katılma hesapları 12 Temmuz haftasında 1 trilyon 991,5 milyar TL’den 1 trilyon 942,6 milyar TL’ye geriledi. 18 Ağustos 2023’te 3 trilyon 409 milyar TL ile zirveyi gören KKM, alınan önlemler ve yapılan düzenlemelerle aradan geçen bir yılda yaklaşık 1,5 trilyon lira azalmış oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda finansal piyasalarda normalleşmenin sürdüğünü belirtirken, ” Kararlılıkla uyguladığımız program sayesinde riskler azalıyor, finansal piyasalarda normalleşme sürüyor. TCMB’nin yurt içi bankalarla yaptığı swap stoku 2023 yılı zirvesi olan 64,5 milyar dolardan 144 milyon dolara geriledi. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendiren bu durum dezenflasyon sürecine de önemli katkı sağlayacak.” dedi.
Şimşek, TCMB rezervlerine ilişkin ise “Brüt rezervleri geçen hafta 153,8 milyar dolara yükseldi.” Dedi. 11-18 Temmuz haftasında swap hariç net rezervler ise 22,2 milyar dolar olarak açıklandı. Söz konusu rezervler geçtiğimiz Nisan ayında eksi 65 milyar dolarla tarihin en dip seviyesindeydi. Şimşek, Merkez Bankası rezervlerindeki artıştan duyduğu memnuniyeti “Swap hariç net rezervler son 4,5 yılın zirvesinde” sözleriyle ortaya koydu.
IMF bu yıl yüzde 3,6 büyüm bekliyor
Uluslararası Para Fonu (IMF) bu hafta içinde yayınladığı “Dünya Ekonomik Görünümü” raporunda Türkiye için yaptığı büyüme tahminini bu yıl için arttırırken gelecek yıl için düşürdü. Nisan ayında Türkiye’nin 2024’te yüzde 3,1 gelecek yıl ise yüzde 3,2 büyüyeceğini öngören IMF, bu beklentilerini bu yıl için yüzde 3,6’ya yükseltirken 2025 için ise yüzde 2,7’e çekti. 2023’te yüzde 4,5 büyüyen Türkiye’nin geçtiğimiz Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’da 2024 büyüme hedefi yüzde 4 idi.
Türk ekonomisiyle ilgili bir başka pozitif değerlendirme ise Deutsche Bank’tan geldi. Deutsche Bank, Türkiye’ye ilişkin yorumunda, “Hiçbir ülke yüzde 75 enflasyonu resesyona girmeden düşüremedi, Türkiye başarırsa eşsiz bir örnek olacak” değerlendirmesinde bulundu. Banka, Türk Lirası cinsinden tahvillerin yatırımcılar için son derece cazip bir giriş noktası sunduğunu açıkladı.
Ne zaman “yatırım yapılabilir ülke” olur?
Mehmet Şimşek yönetiminde uygulanan ekonomi politikaları, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından “olumlu” karşılandığı görülüyor. Fitch Ratings ve S&P’nin Mart ve Mayıs aylarında yaptığı not artırımlarından sonra, Moody’s de tarihinde ilk kez Türkiye’nin kredi notunu iki kademe birden yükseltti. Moody’s bu kararı öncesinde Uganda, Moğolistan ve Kongo ile aynı seviyede yer alan Türkiye’nin kredi notu, iki kademe artıştan sonra Bangladeş, Kosta Rika ve Namibya ile aynı seviyeye yükselmiş oldu. Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu “B3″ten “B1″e yükseltirken, kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korudu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na olan güvenin arttığına ve uygulanan para politikasının güçlendiğine işaret edilen Moody’s raporda 2025 yılı sonu enflasyon beklentisi de yüzde 38’den yüzde 30’a çekildi. Moody’s, Türkiye’yi Mayıs 2013’te “yatırım yapılabilir ülke” seviyesinden çıkarmıştı.
Not artışına rağmen Türkiye hala Fitch Ratings ve S&P ve Moody’s listesinde “yatırım yapılabilir ülke” seviyesinin dört basamak altında yer alıyor. Oysa Türkiye’nin ekonomideki sıkıntıların hafiflemesi için yabancı yatırımcıya ihtiyaç var. Ekonomist ve yatırım danışmanlarına göre, 22 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP iktidarı ekonomide her şeyi doğru yapsa bile, Türkiye’nin “yatırım yapılabilir ülke” seviyesine çıkması en az iki yıl alacak. Olası bir erken seçim kararı ve sonrasında “rasyonel” politikalardan uzaklaşılması halinde ise ülke notu yeniden düşüşe geçebilir.
“Zafer çığlığı durumu yok”
Eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, ortada ‘zafer çığlıkları atacak bir durumun olmadığını’ söylüyor. Kara, “Moody’s tarihimizde ilk kez iki not artırımı birden yaptı. Zafer çığlıkları atacak bir durum yok, maçta 5-0 yenikken, 5-2 yapmaya benziyor. Sabırla hücuma devam etmeli ve bu arada gol yememeliyiz. İki kademe not artırımı Pazartesi borsayı ve diğer varlık fiyatlarını olumlu etkiler. Daha da önemlisi, bu gelişme sermaye girişlerinin kalitesini destekleyecektir. Son dönemdeki not artırımları, ülkeyi uçurumun eşiğine götüren tuhaf maceradan geri dönülmesinin doğal bir sonucu. Sevinelim, ama rehavete kapılacak bir durum yok. Yatırım yapılabilir seviyeye daha dört basamak var.“ diyor.
Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp ise X’te yaptığı yorumda, karar metnindeki önemli bir husus olan “maaş zamlarına” dikkat çekti. Şunları yazdı:
Moody’s karar metninde muğlak kalan önemli bir husus var: 1) 2024 sonu enflasyon beklentisi %45 altı, 2025 sonu enflasyon beklentisi %30 olarak ifade edilmiş (Buraya kadar sorun yok, bizim @Cem_Cakmakli ve Sevcan Yeşiltaş ile yaptığımız hesaplamalar da benzer rakamlar veriyor).
2) Ücret ayarlamalarının beklenen enflasyona göre yapılması gerektiğinin altı çizilmiş. Peki ücret artışları hangi beklentiye göre yapılacak? Kendi tahminleri olan (ve piyasa katılımcılarının ortalamasını da temsil eden) %30 civarında mı, bunun yarısı kadar olan %14’luk TCMB beklentilerine göre mi, yoksa bunun kabaca üç katı olan hanehalkı beklentilerine göre mi?
3) Muhtemelen kastedilen TCMB’nin enflasyon beklentisi. Eğer öyleyse Moody’s kendi inanmadığı TCMB enflasyon tahminine göre bir maaş düzenlemesi yapılmasını mı öneriyor? Bu durumda TCMB beklentilerinde yıl içinde yapılan yukarı yönlü revizyonlar ne olacak?
4) Enflasyonu çıpalamak için enflasyon hedefine göre ücret artışı yapmak teoride doğrudur. Ancak bunun ücretli kesimi mağdur etmemesi için verilen hedefin gerçekleşiyor olması gerekir.
“2025 yılsonuna kadar rahatlama beklemeyin”
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomide rahatlamanın 2025 yılı sonuna kadar görülemeyeceğini söyledi. Ekonomide soğumanın başladığına dikkat çeken Aran, Eylül ayı sonrasını işaret ederek, bu dönemde “kanaatkar fiyatlama yapanların işini döndüreceği, doğru fiyatlama yapmayanların ise oyun dışı kalacağı” görüşünü dile getirdi. “2025 yılı sonuna kadar nefesini tutamayanlar muhtemelen çok zorluk yaşayacak” diyen Aran, yılsonu dolar kurunun 42 lira seviyesinin üzerine çıkma ihtimalinden daha büyük riskin, 39 lira seviyesinin altında kalma ihtimali olduğunu kaydetti.
Ekonomi Gazetesi’nden Vahap Munyar’a konuşan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, kredilerde pahalılığın devam edeceğine dikkat çekti. Munyar’ın aktardığına göre, Aran, dolar/TL kuruna ilişkin bir baskılama politikası yürütülmeyeceğinin altınız çizerek, “Bana kalırsa dolar kurunun 42 liranın üzerine çıkma ihtimalinden daha büyük risk, 39 liranın altında kalma ihtimalidir. Ben yılı 39-42 lira bandında tamamlayacağımızı düşünüyorum. Şimdi Temmuz ayının ikinci yarısındayız. Ben hâlâ bu patikada gidildiğini, bir sapma olmadığını düşünüyorum” dedi.
TCMB politika faizini yüzde 50’ye çıkarmasının kendisi için sürpriz olduğunu söyleyen Aran, “Çünkü, bana göre 45, hedeflere ulaşmak açısından yeterliydi. Ancak, tam 31 Mart öncesi piyasada ciddi spekülatif bir döviz atağı oluştu. Herkes “seçimden sonra kur 50 lira olacak” inancına kapıldı. Merkez Bankası güçlü mesaj için 5 puan artış yaptı. Beklemediğimiz artıştı” ifadelerini kullandı.
Enflasyon ve faiz beklentisi
Enflasyona ilişkin de öngüsünü paylaşan Aran, “Ben bu yılı yüzde 38-42 bandında bir enflasyonla tamamlayacağımızı düşünüyorum” diye konuştu. Aran, şöyle devam etti: “Enflasyonun yılı yüzde 42 ile tamamlayacağını düşünürsek politika faizinin Ekim, Kasım, Aralık ayı toplantılarının birinde tek seferde veya parça parça 50’den 45’e indirileceğini tahmin ediyorum.”
Aran, 2025 yılı için gördüğü tabloyu şöyle özetledi:
“2025’te enflasyonun yüzde 42 olduğu ama Merkez Bankası’nın hedefi nin yüzde 14- 21 bandında yer aldığı bir yıl başlayacak. Merkez Bankası, 42’yi 14-21’e nasıl getirecek? Ekonomiyi gevşetemez. Kredi büyümesinde yüzde 2 sınırını artıramaz.
Yüzde 45 enflasyon varken, yüzde 50 pahalı iken, yüzde 25 enflasyonda da yüzde 30 pahalı olacak. Yani, kredide pahalılık devam edecek.
2025 yılı boyunca rahatlama bekleyen, ‘Nasıl olsa biraz hafifler, ben de paraya erişirim’ diye düşünenler, nefesini 2025 sonuna kadar tutamayanlar da muhtemelen çok zorluk yaşayacaklar.
2025 yılında işsizlik artacak, yani istihdam piyasasına olumsuz yansıyacak. Bunun da Merkez Bankası’nın elini daha çabuk tutacağı ve artık sıkılaşmayı, istihdamı da belli bir oranda gözeterek yapacağı noktaya getirecektir diye tahmin ediyorum.”