İş Bankası’nın herkes için bir bankanın ötesinde anlamı vardır. Atatürk’ün kurduğu ilk Genel Müdürü’nün Celal Bayar olan Türkiye’nin en büyük özel bankası olmasının ötesindedir. İş Bankası… İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran ile sohbet edince bunu bir kere daha hatırladım.
Belki biraz da Malatya’nın duygusal etkisi ile çok anlamlı bir sohbet oldu. Önce hatırlatalım… Hakan Aran Türk bankacılık tarihinde teknolojiden gelen ilk banka genel müdürü…
Antakya’da doğan Hakan Aran, 1990 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu.
Sonraki yıllarda bankacılık eğitimi aldı… İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde bankacılık doktorası yaptı.
Yazılımı, teknolojiyi Türkiye’de en iyi bilen isimlerden… Bence bankacılığı da çok iyi biliyor. Hatta bir bilgisayar mühendisi yaklaşımı ile olayı tamamen bilimsel ölçekte ele alıyor.
İş Bankası’nın 17. Genel Müdürü olan Hakan Aran belki de teknoloji ile ilgisinin de etkisi ile muhteşem bir projeye önderlik ediyor.
Tam 750 bir çocuğu teknoloji ile buluşturmak için başlatılan projede şimdiden 250 bin sınırı aşılmış durumda. İş Bankası’nın satranç çalışmasının sanki devamı gibi olmuş bu proje…
İş Bankası eğitimle ile de ilgili birçok projeye imza atıyor. Şu mantıkla yaklaşılıyor eğitime…
-Gençlerin sahip olduğu potansiyeli keşfetmesi, yeteneklerini geliştirmesi için en önemli araç olan eğitimin aynı zamanda toplumsal gelişimin itici gücü olduğu yaklaşımıyla hareket ediyor. Eğitimi hep uzun soluklu, yaygın ve kapsayıcı toplumsal destek alanlarından biri olan gören İş Bankası’nın bu alanda hayata geçirdiği projelerden bazıları şunlar; Okul Destek Derneği, Karneni Göster Kitabını Al, GençBizzTech, Darüşşafaka iş birliği, Altın Gençler. Bunun dışında da internetsiz köylere dönük projede çok anlamlı… Hatta bu proje hayırsever bütün iş insanlarına açılmış durumda. İnternetsiz köy olmayınca köye internet yok diye gitmeyen torunlar gidecek ve dedeleri de mutlu olacak… İşin en duygusal yanı bu… Ama kentsel kalkınma boyutu daha anlamlı.
Malatya buluşmasını bütün hatasız bir şekilde koordine eden Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen’in de bulunduğu sohbette tabi ki ekonomide konuşuluyor…
Hakan Aran şimdi frene bastık diyor ve devam ediyor:
-Temmuz’da ekonomideki soğumanın başladığını görüyoruz. 1-15 Temmuz arasındaki veriler, trendleri gösteriyor. 1-15 Haziran arası yapılan alışverişlerle 1-15 Temmuz arasındaki alışverişlere, kart kullanımına baktığınızda 1-15 arasındaki kart kullanımının daha düşük olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca sene başındaki toplam ticari ve bireysel kullanımla bugünküne baktığınızda da Ocak ayının bile altına inen bir kullanım görüyorsunuz. Bunlar, Temmuz ayında vatandaşın frene bastığını gösteriyor. Kemer şu anda sıkılıyor. Kemer sıkma konusunu biz hazirana kadar hissetmedik. Ama Temmuz ayından itibaren artık kemerin sıkıldığı görülüyor. Bu durum aslında politika yapıcılar için tercih edilen bir şey ama o tercih arka planda bir takım başka sorunların başlayacağını gösteriyor. Temmuz, Ağustos, Eylül ayı enflasyon rakamları muhtemelen bunu teyit edecek. Hep beraber göreceğiz. Artık baz etkisine ilave olarak aylık bazda da enflasyonun düştüğünü göreceğiz.
Hakan Aran enflasyon düşene kadar rahat yüzü olmayacağını vurguluyor ve devam ediyor:
“Şu anda bunun 2025 yılındaki uzantısı nasıl olacak kısmı önemli. 2025 yılı için şöyle bir tablo var… Pahalılık devam ediyor olacak. O yüzden 2025 yıl boyunca rahatlama bekleyen ‘nasıl olsa biraz hafifler, ben de paraya erişirim’ diye düşünenler, nefesini 2025 sonuna kadar tutmayanlar da muhtemelen 2025 yılında çok zorluk yaşayacaklar. Çözüm olmadığı için maalesef 2025 sonuna kadar sıkıntılı… Biz de finans kesimi olarak sağlıklı kredi kullandıramazsak aynı şekilde bu tablodan nasibimizi alacağız. Hepimiz için düzlüğe çıkmanın tek koşulu; bu yola girdik, hatayı yaptığımız ilk noktaya geri dönmek. Hatayı ilk yaptığımız noktadaki geri döndüğümüz yer de artık Türkiye için kabul edilebilir bir enflasyon; enflasyona hane halkını, çalışanı, ücretliyi ezdirmediğin zamanki ücret artışının normal fiyatlara ve normal bir şekildeki verimlilik artışıyla da giderilebilecek, sanayiciyi yormayacak noktaya gelmesi.
HERKESİN ORTAK AKLI İLE SENARYOLAR OLUŞTURUYORUZ
Ekonomideki gelişmeleri anlatırken bankanın da genel yaptığını aktarıyor Hakan Aran ve şöyle diyor: “Biz İş Bankası’nın tüm beyin gücünü kullanarak projeksiyonları yapıyor, herkesin ortak aklıyla senaryoları oluşturuyoruz. Nerede ne kullanırız, karşılıklarımızı ne kadar güçlü tutarız, bir zorlukla karşılaştığımız zaman zarar etmemek adına neler yapmalıyız, krediyi nasıl yönetiriz, karşılık politikasını nasıl yönetiriz… Eğer tüm bu zorluklara rağmen iyi performans gösteriyorsak o sayededir. Aynı şekilde bilançolara baktığınız zaman da iki yıl boyunca bu yılların geleceğini öngören şirketler iyi bir performans gösterirken, kendileri için sürpriz olanlar maalesef bilançolarında da bunu göstermek durumunda kalacaklardır kanaatindeyim.”