Southport ismini bugüne kadar hiç duymamış olabilirsiniz ama temmuz ayının son günlerinde Britanya’da yaşanan trajediden sonra sadece burada değil tüm dünyada Southport adını duymayan kalmayacak. Neden mi?
Kendi halinde bir tatil kasabası olan Southport, okulların kapanmasıyla birlikte ailelerin çocuklarıyla gidip, yaz etkinliklerine katıldıkları bir kasaba. Bu sevimli kasabada ilkokul çağındaki çocukların gittiği bir dans okulunda yaşanan vahşet korku filmlerini aratmayacak cinsten. On yedi yaşındaki “katil” elindeki bıçakla okula dalıyor ve 11 çocuk ve 2 yetişkini bıçaklamaya başlıyor. Yetişkinler çocukları korumaya çalışırken bıçaklanıyorlar, olay yeri kan gölüne dönüyor, saldırgan kaçıyor ama yakalanıyor. Bu saldırı neden oldu, 17 yaşındaki genç neden 13 kişinin canına kast etti, henüz polis bunu açıklamadı! Olay yerinde 2 çocuk, ertesi gün de bir diğer çocuk öldü, diğerlerinin de durumu kritik…
Tüm bunları 17 yaşında, çocukluktan henüz çıkmış, yetişkin adayı bir genç yaptı!
Akıl alır gibi değil! Genç, Galler’de doğmuş. Ailesi on küsur sene önce Ruwanda’dan İngiltere’ye göçmüş. Nereden geldiği çok önemli değil ama nasıl yetiştiği önemli!
Vahşi ve hunharca duygulara sahip bir genç birey olmasının yetiştiği ortamla bir ilgisi olabilir mi? Olabilir elbette! Bu gencin yaşadığı bölge, Britanya’ya göçenler için oluşturulmuş “göçmen köylerinin” bulunduğu bir bölge. Bir başka deyişle, ülke, göçmen köyünden çıkan bir katilin şokunu yaşıyor! Besle kargayı oysun gözünü misali! Bu olayın arkasından toplum, hükümet, sivil toplum örgütleri, etnik gruplar ve daha niceleri iyice karışacak, nitekim kendilerini “İngilizleri Savunma Ligi” gibi garip bir isimle tanımlayan aşırı sağcı bir grup, yüzlerce üyesiyle Southport’a “baskın” düzenledi bile!
Ülkenin göçmen almasına karşı olan bu grup, her sorunun nedenini “İslam”a bağlıyor ki ilk işleri gidip bölgedeki camiyi taşlamak oldu. Kendi halinde sakin yaşanan bir bölge, birdenbire sokak çatışmaları ve cinayetlerin merkezi oluverdi. Son günlerde İngilizler arka arkaya şoklar yaşıyorlar; birinin etkisi geçmeden diğeri gündeme geliyor.
BBC’nin “en pahalı” üç spikerinden biri Huw Edwards, 2023 yaz başında “erkek çocuklara” sarkıntılık yaptığı iddiasıyla görevinden uzaklaştırılmış, ailesi de “terapi” amaçlı hastaneye yatırıldığını açıklamıştı.
Bir yandan da polis soruşturma başlatmış, söylenenlerin iddia mi, gerçek mi olduğunu tespit etmeye, mahkemeye sevk edilecek nitelikte bir olay olup olmadığını çözmeye çalışıyordu.
İşte o dosya neticelendi; Huw Edwards tutuklandı!
BBC’nin güven veren yüzü olarak tanımlanan, en popüler “Anchorman”lerinden biri, erkek çocuklara sarkıntılık yapan bir “sapıkmış”.
Yıllarca hepimizin saygıyla dinlediği, duruşuna, ailesine, karizmasına, konuşmasına saygı duyduğu “adam” iç dünyasında bir sapıkla yaşıyormuş. Şok olmamak elde değil!
Bir başka “şok” haberde olimpiyatlar başlamadan 2 gün önce patlak verdi. Birleşik Krallık olimpiyat takımının altın madalya beklenen sporcularından biri, kimliği açıklanmayan biri tarafından basına sızdırılan videosu nedeniyle olimpiyat takımından çıkarıldı.
İngilizlerin çok iddialı oldukları Binicilik dalında, olimpiyat takımının gözbebeği binici, 1 dakika içinde 24 kez atını kırbaçlarken görüntülenince, olimpiyat komitesi tarafından ekipten alındı.
Saldırganlık, şiddet, cinsel bozukluk, zihinsel bozukluk ve daha adını koyamadığım pek çok çarpıklıkla karşı karşıyayız.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin başında gelen Birleşik Krallık’ta bunlar yaşanıyorsa kim bilir diğer ülkelerde neler neler yaşanıyordur diye düşünmeden edemiyorum.
Ancak, insan insandır, dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun, eğitim ve geliriniz ne olursa olsun, ‘insan-i” değerleriniz bozulduysa işte bu sonuçlarla karşılaşıyorsunuz. Bugünlerde buralarda olan da bu! Etrafımız bu kadar tüyler ürperten haberle çevriliyken, çiçeği burnunda hükümetin icraatlarına değinemedim bile!
En kısa haliyle şunu söyleyebilirim; yeni hükümet şimdilik iyi gidiyor, ilerleyen haftalarda durumu daha net anlatacağım, şu an sadece izlemedeyim. Olimpiyatlarla ilgili de şunu belirtmeden geçemeyeceğim; İngilizler olimpiyatlara sadece İngilizlerin katıldığını sanıyor galiba ki neredeyse 24 saat Birleşik Krallık sporcularını izliyoruz. Demem o ki, Türk sporcularını hiç görmediğim gibi üstüne açılış töreninde BBC’nin spikeri sadece Kadın Voleybol Takımımızdan “Filenin Sultanları geçiyor” demekle yetindi. Bakalım madalya sıralamasında Türkiye’yi kaçıncı sırada göreceğiz. Bu haftalık bu kadar. Birleşik Krallık’tan sevgiler.