Temmuz ayının son günlerinde Southport’ta, “otistik” bir gencin, mutfak bıçağı ile 11 kişiye saldırması ve 3 küçük kızı öldürmesiyle başlayan olaylar, Britanya Adasını “alev topuna” çevirdi. Saldırgan yakalandı ve tutuklandı ancak hakkında yayınlanan “yalan” haberler aşırı sağ grupların harekete geçmesine yetti de arttı bile! Saldırgan Müslüman olmadığı halde Müslüman olduğu haberi Amerika merkezli “sahte haber” sitesi tarafından sosyal medyada yayılınca, saldırılar göçmenleri hedef aldı, ülkedeki Müslüman toplum ve göçmenler korku ve dehşete sürüklendi. Sağ grupların “camilere” taş ve sopalarla saldırmalarını önlemek için Müslüman Toplumun gençleri camilerin önünde nöbet tutmaya başladılarsa da “gözü dönmüş, ırkçı” gruplara engel olamadılar. Sağ grupların “aşırı ve vahşi” eylemlerine destek vermeyen “sıradan halk’ ise Müslüman grupların sakin ve sükûnet içindeki eylemlerine destek vermeye başladılar. Birleşik Krallık’taki toplumlar, kendilerini “kutuplaşmanın” içinde buldular!
Britanya Adası, belki tarihinde yaşamadığı kadar büyük bir ırkçı karmaşa ile karşı karşıya.
Çiçeği burnunda yeni hükümet ise bu olaylar karşında takındığı tavır, söylem ve yaptırımlarla, kamuoyundaki ilk sınavından geçiyor! Birleşik Krallık’ın “sömürgeci” anlayışı geride bırakıp İngiliz Milletler Topluluğu yarattığı yıllardan bu yana Britanya’da ırk, din, dil, etnik köken gözetmeksizin herkesin eşit olduğu kavramı ülkenin en önemli değerlerinden biri haline getirilmeye çalışılıyor. En azından görünen o! Ve bu değer “kanun ve yasalarla” koruma altına alınmış vaziyette. Durum böyle olunca da aklı-selim sahibi insanlar bu değere sahip çıkıyorlar ve göçmen istemeyen, İslam karşıtı aşırı sağ örgütlerin karşısına çıkıp, sokaklarda karşı eylem yapıyorlar. İşte demokrasinin de en sevindiren yanı bu! Sokaklar bir anda sayıları aşırı sağcılarla ölçülemeyecek kadar çok sayıda sevgi ve barış yanlısı insanla doldu!
Ellerinde göçmenler kabulümüzdür yazan pankartlarla dolaşanları, duvarlara sevgi ve barış her zaman kazanır yazanları görünce insan gerçekten oh be normal bir şeyler oluyor diyor.
Öte yandan, bir anda bu kadar çok ırkçı, aşırı sağ yanlısı kitlenin ortaya çıkmış olması da düşündürücü. Adeta hücrelerinde uyuyan zehirli böcekler gibi bir anda şehirleri, kasabaları istila ettiler, aralarından 500’ü tutuklanınca ve birde üstüne karşı eylemle karşılaşınca yeniden hücrelerine döndüler. Ancak bu durum kalıcı olmayabilir! Elbette her aklı-selim sahibi insan bu durumun kalıcı olmasını ister ancak tüm dünyada tırmanışına devam eden aşırı sağcı eğilimlerden Britanya Adası’nın da nasibini aldığını ve yeni hükümetin vakit kaybetmeden ezber bozan yeni önlemler alması gerektiğini de görüyoruz. Sosyal medyada yayılan yalan-yanlış bir haber nedeniyle burada biz bunları yaşarken, Türkiye’de “sosyal medya” kısıtlaması yapılması da çok manidar! Azı karar çoğu zarar misali, her konuda olduğu gibi “denge” gerekiyor da bazen birileri kantarın topuzunu kaçırıyor işte. Bu haftalık da bu kadar. Birleşik Krallık’tan sevgiler.