Tarlada yangın var

Çiftçi bu yıl ürüne verilen fiyattan memnun değil. Özellikle yaş sebze meyve üreticileri maliyetlerini karşılamadığı için ürünü toplama yerine tarlada bırakmayı tercih ediyor.

Tarlada alıcı bulamayan sebze ve meyveler, raflarda ateş pahasına satılıyor. Aylarca ekip biçtikleri ürünleri tarlada kalan çiftçiler tepkili. Kimileri, ürünleri halka bedava dağıtıyor, kimisi ise düşük fiyatla da olsa bir alıcı bulup satmaya çalışıyor. Emeklerinin heba olduğunu söyleyen üreticiler, buna çözüm bulunmasını istiyor.

Çiftçiler, artan girdi maliyetleri, yetersiz destekler, düşük alım fiyatları nedeniyle, Türkiye’nin dört bir yanında eylemlerle sesini duyurmaya çalışıyor. Bursa’da, İzmir’de, Manisa’da çiftçiler traktörleriyle yolları kapatarak eylem yaptı. Ürünleri ellerinde kalan domates, karpuz, kavun üreticileri, düşük fiyatla alım yapan hükümete ve özel sektöre tepki gösteriyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye, tarımsal hasılada Avrupa’da ilk sırada, dünyada ise ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Yaş sebze ve meyve üretiminde dünyada ilk 5 ülke arasında olan Türkiye domates üretiminde ise dünya üçüncüsü. Ancak plansız üretim hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur ediyor. Üretici, “maliyetini karşılamıyor” gerekçesiyle ürünü tarlada bırakırken, tüketici de tarlada neredeyse bedava olan ürünün raf fiyatının pahalı olmasından şikayetçi. Tüketicinin “pahalı”, üreticinin de “maliyetini karşılamıyor” dediği tarımsal üretim için hükümet yetkilileri ise sessiz. Zarar eden çiftçi ise sesini hükümete duyurmak için eylemlere başladı.

İzmir Kınık’ta domates üreticilerinin Soma yolunu kapatması ile başlayan çiftçi eylemleri Türkiye’ye yayıldı. Rize’den Gaziantep’e, Bursa’dan Malatya’ya kadar birçok ilde üretici, enflasyon nedeniyle yüksek maliyetlerle yetiştirdikleri ürünlerine düşük fiyatlarda alım yapılmasına tepki gösterdi. Gaziantep Barak Ovasında traktörleri ile konvoy yapan fıstık üreticileri de düşük fiyatlara tepki gösterdi. Ziraat ve Esnaf Odalarının çağrısıyla, Rize Fındıklı’da çay üreticileri, Tarım ve Orman Bakanlığının çay alım fiyatını 19 TL olarak açıklamasına karşı, çayları tabutla taşıdı.

İzmir Kınık Taksi Meydanında toplanan çiftçiler, salça üreticisi şirketlerin domatese verdiği fiyatı düşük bularak maliyetlerinin üzerinde fiyat verilmesini talep etti. Bursa Karacabey ve Mustafa Kemalpaşalı üreticiler ise ziraat odasının çağrısıyla bir araya gelerek ürünlerinin düşük fiyata alınmasına traktörleriyle İzmir-Bursa karayolunu trafiğe kapatarak tepki gösterdi. Balıkesirli çiftçiler de milletvekilleri, belediye başkanları ve ziraat odası temsilcilerinin çağrısı ve desteğiyle sembolik Ankara yürüyüşü başlattı.

İzmir Tire’de de bir karpuz üreticisi olan Hasan Erdem, alıcının çok düşük fiyat teklif etmesi üzerine 20 dönümlük arazisinde ektiği 3 tona yakın karpuzu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı’na bağışladı.

Manisa Salihli Yılmaz Köyü’nde (Mahallesi) ise Ahmet ve Metin Akbaş kardeşler ile kuzenleri Eyüp Çakar satamadıkları kavunlarını sosyal medyadan yaptıkları duyuru ile halka bedavaya dağıttı. Ahmet Akbaş, yaptığı açıklamada 65-70 dönüm arazide kavun ürettiklerini belirterek, “Yaklaşık 2,5-3 aydır bununla uğraşıyoruz. Bize buranın maliyeti yaklaşık 1,5 milyon lira. Yaklaşık 10 gündür ürünümüzü satacak, malımızı gönderecek tüccar aradık. Bulduklarımız çok komik rakamlar teklif etti. Tarlanın tamamına 100 bin lira veren de oldu 200 bin lira veren de. Tahminimize göre 550-600 ton ürün var. Kilosunu bizden 25 kuruşla 1 lira arasında almak istiyorlar. Bu komik rakamlara biz de malımızı tüccara vereceğimize, bu pis ekonominin içine fayda sağlayacağımıza köylülerimiz yararlansın dedik, çevre köylerden, 10-15 kilometre uzaktaki köylerimizden bile gelip kavunları topladılar. Bu bizim için o 100-200 bin liralardan daha değerli bir şey. Milletimiz faydalansın en azından, yapacak başka bir şey yok. Zaten toplamaya kalksak onun maliyeti daha yüksek. Yani 100-200 bin liraya satsaydık üzerine toplama masrafı çıkacaktı.” dedi.

Ziraat odası başkanlarının kamuoyuna yansıyan açıklamalarına göre, ektiği ürününü toplamadan tarlasını yeniden sürmek zorunda olan çok sayıda üretici bulunuyor. Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, “Bu yıl çok kötü bir yıl yaşıyoruz. Patlıcan, biber, domates, kavun, buğday, arpa, aklınıza gelecek her türlü tarım ürünü yerle bir. Para etmiyor. Birçok üründe verilen fiyat fide parasına, damla sulama masrafına yetmiyor. İnsanlar ürünleri hayvanlarına yediriyor.” açıklamasında bulunmuştu.

Tarım çiftçinin aleyhine

Konuyla ilgili görüştüğümüz Çiftçi-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, çiftçilerin yaşadığı sorunun kaynağına dikkat çekti. Endüstriyel tarım, çiftçilerin girdilere bağlı üretim yapmaları, kullanılan hibrit tohumlar ve yüksek enerji kullanımı nedeniyle tarımın pahalı bir üretim biçimine dönüştüğünün altını çizen Erdem, tarımın artık çiftçilerin aleyhine olduğunu söyledi.

Üretimin tarım şirketlerinin eline geçtiğine ve küresel bir gıda tekeli oluştuğuna işaret eden Erdem, “Tarımın şirketlerin eline geçmesi, küçük üretici ve köylünün aleyhine oldu. Şirketler üreticileri sözleşmeli üretici yaptı. Bu üreticiyi zorlayan bir uygulama. Gıda fiyatlarını küresel tekeller belirledi ve çiftçiler ne üretirse üretsin kazamadı. Bu artık belirgin bir şekilde ortaya çıktı ve çiftçiler eylemlere başladı” dedi.

Erdem, hükümet politikaları nedeniyle de çiftçilerin maliyetleri karşılarken büyük zarar ettiğini ve bu zarardan doğan farkı hükümetin karşılamak zorunda olduğunu söyledi.

Çiftçilerin 24 yıl sonra ilk defa eylem yaptığının ve Türkiye’nin bir gıda krizi yaşadığının altını çizen Erdem açıklamalarını çiftçilerin talepleri ile sonlandırdı; “Hedef çok açık; gıda rejimine karşı çıkmalıyız. Çiftçi üretemiyor ve topraktan kopmak zorunda kalıyor. Gıda, şirketlerin eline geçtikçe halktan alınıyor ve insanlık üzerinde tehdit oluşturuyor. Öncelikle çiftçiler gıda sistemine karşı çıkmalı. Endüstriyel tarıma karşı gıdayı üretmek pahalılaştığı için bu tarımdan uzaklaşıp ekolojik tarıma dönülmeli. Hükümet ekolojik tarım yapmak isteyen çiftçiyi desteklemeli ve hibrit tohumlar kullanılmamalı.

Adil taban alım fiyatı

Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz ise, bu sene ürün verim maliyeti ve ürünlere verilen fiyatlar arasında uçurum olduğuna dikkat çekti. Kocagöz, çiftçilerin taleplerini şöyle sıraladı; “Türkiye’de tarım devam etsin, halkımız ucuz ve sağlıklı beslensin istiyoruz. Bunun için devlet bir an önce devreye girmeli ve ürünlerin alım fiyatını üste çekmeli. Asıl temel talebimiz ise, alım yapan firmaların fiyatları yükseltmesi ve devletin her ürün için adil bir taban alım fiyatı açıklaması. Bunu yaparken de geriye dönük yapması. Çünkü iflas etmiş çok fazla çiftçi var. Bunların zararları da karşılanmalı.”

Hazine ve Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in Orta Vadeli Planını da eleştiren Kocagöz, planın çiftçilerin iflas etmesine sebep olduğunu belirterek “Şimşek’in planı krizin bedeli. Çiftçilerin zararlarını yüksek karlarla çalışan holdingler ödemelidir” dedi.

*******

Gıda Komitesi: Aynı politikalar devam edecek

Çiftçi ektiğini tarlada bıraktığı için eylemlerle sesini duyurmaya çalışırken, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi (Gıda Komitesi) 12 Haziran’da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ev sahipliğinde, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve ilgili bürokratların katılımıyla toplandı.

Toplantı sonrası yapılan açıklama şöyle: “Toplantıda, Komite’nin aldığı önceki kararlarda gelinen aşama ve her ay düzenli olarak Bakan Yardımcıları düzeyinde toplanan Alt Komite’de yapılan çalışmalar etraflıca değerlendirilmiştir. Küresel ve yurt içi tarımsal emtia ve gıda fiyatlarındaki son gelişmeler görüşülmüş, devam eden 2024 yılı hasat sezonu da dikkate alınarak tarımsal ürünlerdeki arz ve talep durumu ile ürün bazında oluşan ihtiyaçlar ele alınmıştır. Ayrıca, üreticilerimizin korunması ve ürünlerinin daha iyi şartlarla değerlendirilmesi kapsamında güncel sorunlar ele alınmış ve çözüm önerileri tartışılmıştır.

Ülkemizde tarımsal ürünlerde arz ve talep dengesinin sağlanmasına, hem üreticilerimizin hem de tüm vatandaşlarımızın menfaatlerinin korunmasına yönelik olarak dış ticaret tedbirleri dahil olmak üzere, gerekli tüm tedbirlerin uygulanmasına devam edileceği vurgulanmıştır. Ayrıca, depolanabilen ürünlerde arz ve talep dengesinin korunmasını teminen mevcut depo kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Komite, ilgili tüm kurumların etkin koordinasyonuyla dezenflasyon sürecine olan katkıları güçlendirmeye yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir.”