Cevapsız sorular!

Manşın bu yakasında yani Britanya’da gerginlik dinmiyor, hayat bir türlü normal düzenine girmiyor. Temmuz ayının son haftasında bütün ülkede başlayan ayaklanmalar jet hızıyla yargıya taşındı ve rekor sayıda ırkçı-faşist tutuklandı. Hatta öyle ki bebek arabasında bebeğiyle ırkçı eylemlere gelen, faşistlerin yanında slogan atan anneye bile ceza kesildi.

Tutuklananların sayısı 1000’i geçti ve ülkedeki hapishanelerde sadece 134 kişilik yer kaldı.

Yargılama süreçleri devam edenlerin de tutuklanacağı öngörüldüğü için çeşitli suçlardan hapiste olan tutuklular arasından cezasının yüzde 40’ını tamamlayanların salıverilmesi tartışılıyor. Evet, yeni gelecek tutuklulara yer açmak için! Hükümet tutuklu kapasitesinin 5000 arttırılmasını onaylamıştı ancak bu kadar kısa sürede hapishanelerin tamamlanması mümkün olamayacağı için çareyi içerideki tutukluların bir kısmını salıvermekte buluyorlar. Ülkede hapishaneler konusu tartışılırken, Britanya medyasına Türkiye’den yansıyan görüntüler de oldukça korkutucu ve utanç vericiydi.

Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görüntülerden bahsediyorum! Arogantlığıyla ünlü eski futbolcu, bugünün içler acısı Milletvekili Alpay Özalan’ın yumruklu saldırısının görüntüleri hemen hemen tüm Birleşik Krallık mecralarında yer aldı. Kendisi de Britanya futbol camiasında tanınan ve pek de sevilmeyen biri. İngilizler sokaklardaki faşistleriyle uğraşırken, Türkiye’de halkın seçtiği milletvekilinin utanç veren görüntülerinin de sokaklardaki faşistlerden farkı yoktu. İyi, güzel, pozitif haberler görmeyi çok istesek de, maalesef birinin etkisi geçmeden diğeri düşüyor medyaya! Estetik ameliyat için İstanbul’a gelen ve ameliyatta hayatını kaybeden kadının hikayesi de şu aralar medyada ön sıralarda yer alıyor. Bu haberden bir hafta önce de dişlerini yaptırmak için Türkiye’ye gelen ve tam bir felaketle karşılaşıp neredeyse dişlerinin hepsini kaybetme aşamasına gelen bir başka kadının hikayesini her haber programda görüyorduk.

Günün sonunda, Türkiye, Manşın bu yakasındaki kamuoyu üzerinde iyi değerlerini yitirme noktasına gelmiş durumda ve burada yaşayan biz Türkler için gerçekten üzüntü ve tasa kaynağı olmaktan öteye gidemez bir hal alıyor Güzel Ülkem. Sadece bütün ulusal kanallarda prime time da yayınlanan şahane Türkiye reklamları ve BBC`de yayınlanan The Turkish Detective dizisi dışında, Britanya medyasında Türkiye ile ilgili pozitif diyebileceğimiz hiçbir yayın yok!

Türkiye’deki yangınlara İngiliz medyası yer vermedi çünkü Atina’daki yangınla bir hayli meşguldüler ve görüntüler içler acısı olduğu için daha fazla karamsar içerik oluşturmak istemediler, muhtemelen! Yangınlar nedeniyle Güzel Ülkem Türkiye’min kaybı çok büyük, maalesef! Ve ne yazık ki her sene aynı şeyleri yaşamıyor muyuz? Ne değişti bunca yıldır? Hiçbir şey!

Ormanlarda yangın çıkmadan, kuru sıcak ve rüzgârlı günlerde, Orman Bakanlığının helikopterleri havadan sulama yapamazlar mı günde birkaç kez? Karadan önlemler alınamaz mı? Biz her sene hektarlarca alanı kaybetmek zorunda mıyız?

Anlatmaktan ve yazmaktan yorulduk, yetkisiz yetkililer ise anlamamaktan yorulmadılar! Bu kısır döngü nasıl değişecek, orman kayıplarında da rekora koşan ülke olmaktan ne zaman kurtulacağız? Cevapsız sorularla Manşın bu yakasından da bu haftalık bu kadar.

Birleşik Krallık’tan sevgiler.