Ekrem İmamoğlu’nun mesajı iyi okunmalı

Ekrem İmamoğlu yeni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu. Maltepe Belediyesi’nin önderliğinde Yeni Arayışlar Girişimi Platformu’nun önerisi ile ekonomi zirvesi düzenlenmişti.

Ekrem İmamoğlu konuşmacılar arasındaydı. Soru cevap bölümünde sormuştuk…

– İstanbul halkının yeni dönemde sebze meyveyi daha uygun fiyatla tüketmesi için yine CHP’li başkanlar tarafından yönetilen Mersin, Adana, İzmir ve Antalya gibi illerle temaslarınız olacak mı?

Ekrem İmamoğlu’nun cevabında daha ilginç bir ayrıntıyı fark etmiştik. İstanbul’da tarımdan bahsetmişti. O gün dinleyicilerin bir kısmı gibi bende “İstanbul’da tarla mı var mı” diye içimizden sormuştuk.

Varmış… İstanbul’da tarla da varmış, tarım da mümkünmüş… Ve işin ilginç yani böylece yakın tarım ya da kent tarımı denilen çok önemli bir adım atılmış oluyordu.

Kent tarımı ile üreteci en yakından ürünü alabiliyor, kent çeperlerde kalan tarlalar da değerli hale geldiği için çok kolayca çarpık kentleşmeye peşkeş çekilmiyor.

Şimdi gelelim İstanbul’daki tarımla ilgili geldiğimiz noktaya… Türkiye’nin garip bir şekilde büyük gündemleri olduğu için bu önemli bilgi çok fazla kendine gündemde yer bulamadı. Ama biz aktaralım… Çatalca’da hasat bayramı yapan Ekrem İmamoğlu anlatıyor:

“2020 yılında, pandeminin, o salgın hastalık döneminin insanları evine kapattığı ve büyük bir moral bozukluğu içerisinde hayatta kalmayı, yaşama gücünü elde etmeyi düşündüğü anlarda biz, bir kesimi daha hatırladık. Hiçbir şey yapamaz halde, ekemeyeceğini, biçemeyeceğini düşünen çiftçimizin yanında, ilk kez o pandemi döneminde olduk. Az önce Pendik Göçbeyli Köyü’nden bir ablamız yanımıza geldi, ‘Eğer bu olmasaydı, biz çok umutsuz günler yaşayacaktık’ diye bana söylediklerini hatırlıyorum. Pendik’ten Silivri’ye, Çatalca’dan Sarıyer’e, Şile’den Beykoz’a, Arnavutköy’den Büyükçekmece’ye, bütün ilçelerimizde tarım yapılan alanların arttırılmasına dönük desteğimize başladık. İşte o desteğimiz… Sadece bugün burada ürünlerini gördüğünüz fide desteği değil, akaryakıt desteği, aynı zamanda çiftçi eğitim desteği, makine desteği, gübre desteği ve ziraatın en iyi şekilde yapılması adına gereken ne var ise, hepsini sağlama gayreti içerisinde olduk. Bugünkü bayram hissinin, bugünkü bu güzel ortamın ve duygunun kaynağı, o verdiğimiz destekler. Her yerde çok gururla söylüyorum. Bir çiftçi annenin evladıyım. Toprağın bereketinin bir hane için, bir ev için ne ifade ettiğini çok iyi bilirim.  O bakımdan bu memleketin dört bir tarafında çiftçinin çığlığını duyuyoruz. Kötü ekonomi politikaları, çiftçinin desteklenmemesi, insanların ihtiyaçlarının hissedilmemesi ve ne yazık ki vatandaşından uzaklaşan yönetim anlayışı, bugün, başta köylerimizde, kırsalda, toprağını işleyen, hayvanını yetiştiren insanlarımızı çığlık atmaya, feryat etmeye mecbur bırakmıştır. Tabii gıda enflasyonunda bu bozuk düzen, dünyada neredeyse en yüksek enflasyona sahip ülke durumuna bizi getirmiştir. Normal enflasyon zaten yüksek. Ama gıda enflasyonu, ondan da yüksek. İşte böyle bir ortamda, biz üretimi teşvik etmek için, aslında merkezi idarenin, hükümetin yapamadığını onu hatırlatmak ve mutlaka çiftçinin yanında olmak zorunda olduğunu ona göstermek istiyoruz. Biz, yol gösteriyoruz. Bu yolu umarım izlerler. Umarım çiftçimizin yanında olurlar. Umarım bu çiftçimizin feryadını duyarlar. Zaten işçisi, emeklisi, şehirlerden bu ülkenin yönetimini istemediğini gösterdi ve gönderdi. Şimdi köylüsü, çiftçisi memleketin iktidarından yollamak için kararlı davranıyor.  Biz, sadece İstanbul üretsin değil, biliyoruz İstanbul’un tarım alanlarının İstanbul’a bakacak hali yok. Burada 20 milyona yakın insan yaşıyor. Ama biz, İstanbul’da bütün ülkeye ders alacak uygulamaları yaparak, insanlarımızın ihtiyaçlarının altını çiziyoruz. Gerçek ihtiyaçlar; bunlar gerçek konular.”

Evet İmamoğlu böyle diyor… Gerçekten de İstanbul’un üretimini İstanbul’a yetmez. Ama bu bir başlangıç. Kent tarımı, kente yakın tarım önümüzdeki dönemde üzerinde en çok konuşmamız gereken konu.

Aksı halde uzakta üretilen ürünlerin yüksek fiyatına katlanmak zorunda kalırız. Bunu değiştirmek zorundayız. Hem fiyat için hem de üretim kalitesi için…

15 saatlik bir noktadan İstanbul’a gelen domates hem maliyet açısından hem de kalite açısında çok verimli olmuyor. Yorgun domates sendromunu yenmek için yakından üretim şart. İmamoğlu’nun başlattığı bu hamle artarak devam etmedi.

 

Halk bostanları projesi büyük ilgi görüyor

İBB, 2022 yılında başlattığı ‘Halk Bostanları’ projesine devam ediyor. Kartal, Ataşehir ve Pendik’te hizmet veren halk bostanlarının sayısının artırılması planlanıyor. Halk Bostanları kura başvuruları, her yıl nisan ayında muhtarlıklar üzerinden yapılıyor.

İstanbulluların halk bostanından faydalanabilmesi için, bostanın kurulduğu ilçede ikamet etmesi gerekiyor. İstekliler arasından kura çekilerek hak sahipleri belirleniyor. Böylece 1 yıllık kullanım süresi hakkı kazanıyor. Kura başvuruları nisan ayı içerisinde bostanın bağlı bulunduğu muhtarlığa yapılıyor.