15 Ağustos’ta Türkiye ile Irak savunma bakanları arasında “Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı” imzalandı. Bu mutabakat sağlıklı bir şekilde yürütülebilirse; PKK terör örgütünün Irak’ta barınması zorlaşacak, bu da ülkemizin PKK terör örgütüyle mücadelesine büyük katkı sağlayacaktır. Ancak, bu mutabakat görüşmelerinde terörle mücadele kapsamına girmeyen bazı konularda önemli kararlar alınması terörle mücadele konusundaki gelişmelerin önüne geçti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu mutabakat zaptı ile ilgili açıklamasına; askeri konularla, güvenlikle ve terörle mücadele ile ilgisi olmayan bazı konuları da ilave etti. Bunlardan birisi “15 yaş altı ve 50 yaş üstü Irak vatandaşlarının 1 Eylül’den itibaren Türkiye’ye vizesiz girmesi kararı alındığı” oldu. Sayın Fidan konuyu “önemli bir gelişme” olarak duyurdu. Konuşmasına “bu adımın, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkileri güçlendirme amacı taşıdığını, bu yeni düzenlemenin iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin bir yansıması olduğunu, bölgemizin çok sancılı bir süreçten geçtiğini Irak ve Filistin konusunda tek ses tek yürek olduğumuzu” ilave etti.
Terörle mücadeleye ilişkin konuların ele alındığı bir ortamda bir kısım Irak vatandaşlarına vize serbestisi kararı alınmasına ve bunun hamasi söylemlerle önemli bir gelişme olarak duyurulmasına anlam verilemedi. Ülkemizde halen milyonlarca sığınmacı ağırlanırken, pek çoğuna son derece kolaylık sağlanarak vatandaşlık verilirken, sosyal yardımlardan yararlandırılırken Irak vatandaşlarına da kapıları açmamız endişe yarattı.
Konuyu savunanlar Iraklılara vize serbestisi uygulamasının nisan ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği sözün sonucunda gerçekleştiğini ifade ettiler. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı; bu uygulamanın Irak’la sınır ticaretini geliştireceğini ve bölgenin ticaretine önemli katkı sağlayacağını iddia etti.
Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan Irak vatandaşlarına vize serbestisi için bir söz vermişse bunun gerekçesi nedir? Bu konuda bir açıklama yapılmadığı gibi bugüne kadar böyle bir sözün verildiği de konuşulmadı. 15 yaş altı ve 50 yaş üstü Iraklıların ülkemize vizesiz girebilmesi Irak’la ilişkilerimizin güçlendirilmesine ve sınır ticaretinin gelişmesine nasıl bir katkı yapacaktır? Bu konularda kabul edilebilir gerekçeler ileri sürülememesi endişelerin haklı görülmesi sonucunu doğurdu.
Bölgemizde; İsrail-Hamas savaşı kısa sürede bitecek gibi görünmemektedir. Gelişen durum; İran’ın her an bu savaşa müdahil olabileceğini göstermektedir. Eğer İran bu savaşa müdahil olursa İsrail ile teması Irak ve Suriye üzerinden gerçekleşecektir. PKK terör örgütü de böyle bir ortamdan yararlanarak bölgede daha fazla alan kazanmaya çalışacaktır. Bu durum Irak’ı yaşanması çok zor hale getirebilecektir. ABD’nin Suriye’ye müdahalesi de Suriye’de benzer ortamı yaratmış, Türkiye de buna katkı sağlamıştır. Bunun sonucunda milyonlarca Suriyeli ülkemize sığınmış, ABD ve AB ile yapılan anlaşmalarla ülkemize yerleştirilmişlerdir. Şimdi de muhtemel bir karışıklıkta Irak vatandaşları için benzer ortam mı yaratılmak istenmektedir? Eğer böyle bir düşünce varsa ülkemiz bu zamana kadar misafir ettiğimiz sığınmacılara ilave olarak çok sayıda yeni misafir edinecek demektir. Bunun altından nasıl kalkılır çok iyi düşünülmelidir.
Vize uygulaması; devletin, ülkesine girip çıkan yabancı ülke vatandaşlarını kontrol altında tutma yöntemidir. Bir güvenlik uygulamasıdır. Güvenliğine önem veren devletler, güvensiz ortamlardan gelecek yabancı ülke vatandaşlarına vize dahi vermemektedirler. Hatta sığınmacılar nedeniyle ülkemizi güvensiz olarak gören devletler bırakalım vize vermeyi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize randevusu bile vermemektedirler. Oysa Ortadoğu’da, Asya’da, Afrika’da ülkesindeki olumsuz koşullardan kaçan insanlar soluğu bizim ülkemizde almakta ve neredeyse baş tacı edilmektedirler. Bunların içine teröristler, mafya çeteleri, kaçakçılar, kanun kaçakları da rahatlıkla sızabilmektedir. Ülkemizdeki suç artışlarında bunların payının çok büyük olduğu inkâr edilemeyecek kadar açıktır. Buna bir de Iraklıların eklenmesi sorunu daha da büyütmeyecek midir?
Bugüne kadar ısrarla sürdürülen sığınmacı politikası sonucunda; Hatay başta olmak üzere güney illerimizde Arap nüfus sürekli artmaktadır. Iraklılar için de benzer uygulama hayata geçirildiği taktirde bu defa Şırnak, Hakkâri gibi illerimiz Irak’tan göç edecek Kürt nüfusun yerleşim alanı haline gelecektir. Ülkemizin demografik yapısının bozulduğu, güvenliğimizin tehdit altında olduğu ısrarla vurgulanmasına rağmen bu uygulamalardan geri adım atılmamasının, arttırılarak devam edilmesinin maksadı nedir? Üstelik makul bir gerekçe de açıklanmamakta, gerekçe soranlar, tehlikeye dikkat çekenler “ırkçı, faşist, bozguncu” olarak suçlanmakta, sorular cevapsız bırakılmakta, ama bir türlü bu uygulama ile hangi sonucun alınacağından söz edilmemektedir. Yoksa gerçek amaç başka mıdır? Eğer bu uygulamalar başka niyet ve maksada, özellikle bölgemizi şekillendirmek için uygulamaya konan emperyalist projelere hizmet için hayata geçiriliyorsa geleceğimiz çok büyük tehdit altında demektir. Böyle bir tehdidin şüphesi bile halkımız arasında büyük bir huzursuzluğun kaynağı olacaktır. Bu nedenle sorumlu makamda olanların toplumumuzu bilmesi gerektiği kadarıyla doğru bilgilendirmeleri gerekmekte, bu bir gereklilikten çok tarihi sorumluluk niteliği taşımaktadır.