Muğla’nın Datça ilçesinde yaşayan ev hanımı Arife Topçu(30) ile güvenlik görevlisi Okan Topçu (31) çifti oğulları Çağatay 23 Ekim 2023’de kucaklarına aldı. Sorunsuz bir hamilelikten sonra 2 bin 550 gram ağırlığında dünyaya gelen bebek doğumdan sonra sararmaya başladı. Geçici yeni doğan sarılığı sanılan sorun bebek iki aylık olduğu halde geçmeyince çift soluğu doktorda aldı. Datça’dan Marmaris’e oradan İzmir’e üniversite hastanesine yönlendirilen bebeğin tetkiklerinde karaciğer enzimleri yüksek çıktı. Bilier atrezi (safra kanalları yokluğu) tanısı koyulan bebeğin sarılığının bu yüzden geçmediği ortaya çıktı. Karaciğerden safra akışının sağlanması için bebeğe 61 günlükken kasai ameliyatı yapıldı. Bu operasyondan sonra birkaç ay iyi olan bebeğin sağlığı tekrardan bozulmaya başladı. Kilo veren, sürekli ağlayan, sarılığı ve ağrıları artan bebek için anne babası zor ve korku dolu günler yaşarken kontrolünde oldukları çocuk gastroenteroloji uzmanı tarafından Acıbadem Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölümü’ne yönlendirildi. Durumu iyice kötüleşen bebeğe acil nakil kararı alındı. Anne, baba, amca, hala gönüllü oldu ancak içlerinden tek uygun verici hala Yasemin Topçu çıktı. Muğla Üniversitesi Sıtkı Koçman Üniversitesi İİBF Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü 1. sınıf öğrencisi hala, hiç tereddüt etmeden nakil masasına yattı. Acıbadem Kent Hastanesi Karaciğer Nakli ve Hepatobiliyer Cerrahi Bölümü kurucu başkanı Prof. Dr. Murat Kılıç, Doç. Dr. Cahit Yılmaz, Opr. Dr. Kamil Kılıç, Opr. Opr. Dr. Rasim Farajov, Doç. Dr. Mert Akan, Uzm. Dr Alihan Pirim ve Uzm. Dr. Özgür Bolat’tan oluşan ekibin geçtiğimiz 24 Haziran’da gerçekleştirdiği nakil sonrasında Çağatay bebek hızla iyileşmeye başladı. Nakilden birkaç gün sonra verici hala, bir haftası yoğun bakımda bir ay sonra da Çağatay bebek şifayla taburcu edildi.
NAKİL OLMAZSA ÜÇ AY İÇİNDE KAYBETMEMİZ SÖZ KONUSUYDU
Bilier atrezi tanısıyla getirilen bebeğin nakile girerken sağlık durumunun çok kötü olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Kılıç, şöyle konuştu:
“Bebek bize gelmeden aylar önce, 61 günlükken safra yolları için ameliyat olmuş ancak fayda etmemiş. Bize geldiğinde 10 aylık, 5 kilo ağırlığındaydı. Nakile girerken oldukça belirgin karaciğer yetmezliği ve büyüme, gelişme geriliği vardı. Karaciğer yetmezliğine bağlı olarak akciğerleri de etkilenmişti (hepatopulmoner sendrom). Bu durum büyüme ve gelişme geriliğini ağırlaştırıyordu. Nakil olmasa 3 ay içinde kaybetmemiz söz konusu idi.
6 kg. altında çocuklarda naklin riski yüksek olduğu için normal şartlarda bebekleri biraz daha büyütmek için bekliyoruz ama bu bebekte hastalığın ağırlığından dolayı beklemeye tahammülümüz olmadığından acil şartlarda nakil yaptık. Hastamız çok gecikmeden zamanında bir nakil ile sağlığına kavuştu. Halası verici oldu. Bilindiği gibi ülkemizde kadavra bağışlar çok az. Özellikle bekleyemeyecek durumda olan hastalarımıza canlı vericili nakiller yapıyoruz. Bizde aile bağları çok güçlü. Böyle bir durumda anne babaların yanı sıra büyük anneler, büyük babalar, halalar, teyzeler, dayı ve amcalar neredeyse verici olmak için yarışıyorlar. Bu vakamızda bunun en canlı örneklerinden birisi. Bu bebeğimiz acil nakil olmak zorundaydı ve halası ona bu imkanı sağladı. İkisi de iyi, şifayla taburcu ettik.”
HALASI OĞLUMUN İKİNCİ ANNESİ OLDU
Sarılıkla başlayan nakille biten süreçte hastaneler, doktorlar arasında mekik dokuduklarını, bilinmezliklerle aylar geçirdiklerini belirten anne Arife Topçu, “Bebeğim çok zayıfladı, bir deri bir kemik kaldı. Ve gece gündüz sürekli ağlayan, hiç susmayan bir bebekti. Ağrıları vardı, ağlıyordu ama biz neden olduğunu anlayamıyorduk. Delirme noktasına gelmiştik. 10 aydır ağlayan bir çocuk vardı. Ama şu an Allah aşkına şükür sadece gülüyor. Hızla kilo aldı. Şimdi anne baba olduğumuzu, çocuk büyüttüğümüzü anladık. Çok mutluyuz. Bu mutluluğu görümcem, üniversite öğrencisi Yasemin’e ve doktorlarımıza borçluyuz. Yasemin yeğeni hayat vermek için sınavlarına girmedi, dönem kaybetti. Ama bir gün olsun ah demedi, yüzünü asmadı. O artık oğlumun ikinci annesi” diyerek duygularını dile getirdi.
BÜYÜK DERS ALDIK
Baba Okan Topçu da oğlunun sağlığına kavuşmasının mutluluğunu yaşarken, bu sürecin kendilerine büyük bir ders verdiğini söyledi. Topçu, “Öncelikle kardeşime çok teşekkür ediyorum. Bu yaşına kadar doktor, hastane görmemiş kardeşim hiç tereddüt etmeden bu büyük ameliyata girdi, oğluma hayat verdi. Hem ona hem doktorlarımıza sonsuz teşekkürler ediyorum. Bu süreç bize önemli ders verdi. Ne yazık ki bunlar başımıza gelmeden kan vermenin bile öneminin farkında değilmişiz. Eşim de ben de organlarımızı bağışlayacağız.” dedi.
HALA OLDUĞUM İÇİN ÇOK MUTLU OLMUŞTUM
Çağatay’ın hayat kahramanı olan hala Yasemin ise duygularını şöyle dile getirdi: “Çağatay dünyaya geldiğinde çok mutlu olmuştum. İlk defa halalık duygusunu onunla tadacaktım. Ama rahatsızlığını öğrendiğimiz günden beri çok mutsuzduk ailece. En çok da yengemle ağabeyim. Onların bu durumunu gördükçe kendimi çok kötü hissediyordum. Çağatay zaten hiç durmuyordu, sürekli ağlıyordu. Gün geçtikçe daha da kötüye gidiyordu. O halini görmemek içim evlerine gitmek bile istemiyordum. Nakil için yengem ve ağabeyimin verici olamayacaklarını öğrendiğimiz gün ikisinin de yüz ifadesini ömür boyu unutmayacağım. O an hiç düşünmeden ben veririm, dedim. İyi ki de vermişim. Şimdi Çağatay’ı gördükçe dünyalar benim oluyor. Onu çok seviyorum. Birilerinin hayatına dokunabilmek çok güzel bir duygu. Herkesi organ bağışına davet ediyorum. Şu an çok mutluyuz ve tüm Acıbadem ailesine çok teşekkür ediyorum.”