2024 Paris Yaz Olimpiyatı ve Paralimpik Oyunlar sona erdi. İlk olimpiyat açılışı fevkalade iğrenç tablolar ihtiva ediyordu. Tam anlamı ile, Fransa’nın ve Avrupa’nın dejenere durumunun göstergesiydi.
a – Biz 18 dalda, 102 sporcu ile iştirak ettik. Ne yazık ki, başarılı olamadık. Tek bir altın madalya bile kazanamadık. Çok ümitli olduğumuz okçuluk, güreş, boks, judo, karate vb. branşlarda bile üzüldük. Bazıları mutlu olmasa da, kadın voleybol takımımız yine yüzümüzü ak etti. Yarı finale çıktı.
b – Şahsen; sporcularımızı tenkit edemem. Zira oraya gelene, olimpiyat vizesi alana kadar çok zorlu merhaleleri aştılar. Kaldı ki çoğu bugüne kadar, ülkemize Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlukları kazandırdılar. Bizi gururlandırdılar. İnşallah, önümüzdeki yarışmalarda da yüzümüzü ak edeceklerdir.
c – Bu arada, Spor Bakanının beyanları herkese hayrete düşürdü. Neymiş? Federasyon başkanlarından hesap sorulacakmış? Zira kendilerine her türlü imkan sağlanmışmış. Halbuki, asıl hesap vermesi gereken sizsiniz. Zira, başkanları o göreve siz tayin ettiniz. Liyakata mı önem verdiniz, yandaşlığa mı? Hele üyeler? Tümü yandaş. Amaç ek gelirleri olsun.
d – Siz para ile her şeyin halledileceğini zannediyor ve yanılıyorsunuz. Başarılı (adı bile pek duyulmamış) ülkelerden ibret de almıyorsunuz. Bakınız; Futbol ve baskette inanılmaz israf var. Ama her iki branşta da milli takımlarımız nal topluyor. Federasyon başkanları da sırtını saraya dayamışlar, hesap soran yok.
e- Futbol takımlarımız da Avrupa liglerinde elenip durdu. Astronomik ücretler ve transfer harcamaları bir işe yaramadı. Hepsi müflis duruma düştü.
f – Paralimpik branşlarda yarışan evlatlarımızla gurur duyduk. Yüzümüzü ak ettiler. 8 altın, 10 gümüş, 12 bronz, toplam 30 madalya kazandılar. Hepsini kutluyorum.
2 – Olimpiyatlarda siyah ırk tartışılmaz, fiziki üstünlüğünü açıkça ortaya koymuştur. Tüm branşlarda (basketbol, atletizm, voleybol, boks, futbol vb.) siyah ırkın hakimiyeti ortaya çıkmıştır. Köle tüccarı, sömürgeci ülkelerin (ABD, Fransa, İngiltere başta olmak üzere) aldıkları madalyaların çoğu, siyahlar sayesinde olmuştur.
a – Bu başarılı siyahlar, niçin kendilerini insan yerine koymayan, küçük gören, asırlardır ve halen sömüren insani ve ahlaki değerlerden nasipsiz bu ülkelere hizmet etmektedirler? Niçin özlerine dönmezler? Madalya kazanınca bu ülkelerin bakış açıları değişmekte midir? Sorgusuz sualsiz, işkenceler ve cinayetler yaşadıkları sefalet sona mı ermektedir? Belki, kendi statüleri biraz iyileşebilir. Ama mensubu oldukları topluluklara ne yararı olmaktadır?
b – Şüphesiz bu mental kölelik genel anlamda da mevcuttur. Mesela; Mesut Özil yıllarca Alman milli takımına hizmet etti. Almanların Türk ve İslam düşmanlığı azaldı mı? İlkay, Alman milli takımının kaptanı oldu da ne yararı oldu? Zidan, Fransa milli takımına başarılar kazandırdı da ne oldu? Fransa’nın Cezayir’deki zulmü, soygunları, sömürüsü sona mı erdi? Bakın kendi özlerini tercih eden Arda Güler ve Hakan Çalhanoğlu gibi evlatlarımızı (tuttuğu kulüp ne olursa olsun) herkes seviyor ve başarıları için dua ediyor. Her zaman da kalplerdeki yerlerini koruyacaklardır.
c – Aynı hastalık, partiler ve cemaatler için de söz konusudur. Bu açıdan, ülkemizde milyonlarca mental köle mevcuttur. Bunlar, Kur’an-ı Kerimin 700 yerinde geçen “aklınızı kullanın” emrine ve okuma, araştırma konusundaki talimatlarına rağmen, okumazlar, araştırmazlar, akıllarını kullanmazlar. Şirk günahına aldırmazlar. İşlerini, ailelerini, hayatlarını israf ederler. Körü körüne itaat ederler. Lider gördükleri kişinin hatalarını, yanlışlarını, yalanlarını, lüks hayatını, holding patronu oluşlarını, kendilerini istismar ettiklerini, idrak etmezler.
Sonuç: Dünyada acımasız bir kölelik düzeni hüküm sürmektedir. BM Güvenlik Konseyindeki beş ülke, dünyayı köleleştirmişlerdir. Onlar da, illimünati, siyonizm ve evanjelizmin kölesidir. Demokrasi, insan hakları, hümanizm, hukuk düzeni vb tüm kavramların anlamı yoktur. Laf-u güzaftır.
Not: Hedef yapılan, harcanmak istenen yeni mezun genç teğmenleri, değeri evlatlarımızı gönülden kutluyorum, alınlarından öpüyorum.