Deniz Yücel’den 4. madde açıklaması

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili, "En sert ve en ağır şekilde tepkiyi gördüler ve Sayın Erdoğan da böyle bir açıklama yapmaya mecbur kaldı” dedi.

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, gündeme ilişkin basın açıklaması yaptı. Yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili, “Cumhur İttifakı’nın böyle bir sıkıntısı yoktur” açıklamalarını da değerlendirdi. Yücel, “Meclis’e kendi taşıdıkları üç beş oy uğruna ittifak yaptıkları bu hadsiz açıklamaları, AKP’nin ve onların bilgisi olmadan yapmaları mümkün değil. En sert ve en ağır şekilde tepkiyi gördüler ve Sayın Erdoğan da böyle bir açıklama yapmaya mecbur kaldı” dedi.

Yücel’in açıklamaları şöyle:

Siz hangi ekonomik reformu yaptınız, hangi kurumun özerkliğini güçlendirdiniz de hem enflasyon düşecek hem de büyüme devam edecek? Türk lirası döviz karşısında değer kaybetmeye devam ederken, ülkede can ve mal güvenliği kalmamışken, hukukun üstünlüğü yerini üstünlerin hukukuna bırakmış, bağımsız ve tarafsız yargıya rahmet okunurken AKP yöneticileri hala kendilerinin bile inanmadığı açıklamalar yapmaya devam ediyor. Şatafatınızdan, makam araçlarınızdan, lüks otellerinizden, markalı saatlerinizden, ıstakozlu akşam yemeklerinizden, çifte maaşlarınızdan ve huzur haklarınızdan kısmadan büyümeyi, enflasyonla mücadelenin önünde tutan orta vadeli bir programla bunun olmayacağını da Orta Vadeli Plan ile (OVP) ekonomik buhranın faturasını işçiye, emekçiye, emekliye kısaca, dar gelirliye çıkardığınızı gayet iyi biliyorsunuz. Vatandaşın kursağındaki ekmeğe el uzatıyorsunuz ama iş kendinize gelince lüksünüzden, şatafatınızdan vazgeçmiyorsunuz. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diye bir şey tutturmuşlar. Olur kardeşim, itibardan da tasarruf olur israftan da tasarruf olur lüksten ve şatafattan da tasarruf olur.

Bakın, Cumhurbaşkanlığı sarayının sadece ağustos ayında yaptığı harcama, 1 milyar 798 milyon 969 bin lira. Cumhurbaşkanlığının bir aylık harcaması, 900 bin öğrencinin KYK kredisine denk. Cumhurbaşkanlığı bir günde 58 milyon 31 bin lira, bir saatte 2 milyon 417 bin lira, bir dakikada 40 bin 299 lira harcadı. Bu saray üç emeklinin maaşını, bir dakikada harcayan bir kara delik. AKP iktidarı emeklilerle dalga geçmenin ötesinde, artık emeklilerden vazgeçmiş durumda. Emeklilerin aylık 12 bin 500 TL ile geçinmesini beklemek, emeklilere ‘siz yaşamayın’ demek.

Bu ülkeyi çocuklar için güvenli bir yer haline getiremediğimiz her günü sorgulamamız gerekiyor. Sekiz yaşındaki Narin’i toprağın altına gönderen bu organize kötülükle hukuk önünde hesaplaşmadan yeni Narinlerin ortaya çıkmasını engelleyemeyiz. Bunun için de etkin bir soruşturma, bağımsız ve tarafsız bir yargılama yapılması gerekiyor. Ama bizde ne oluyor? Daha Narin kızımız bulunmamışken bir AKP Milletvekili çıkıyor, ‘Bildiğim her şeyi söyleyemem. Aile, dostum’ diyebiliyor. Bunun üzerine gerçekleri saklayan bu kişiye bir kişi de çıkıp ‘Sen ne biliyorsun da anlatmıyorsun’ diyemiyor. Erdoğan diyor ki ‘Bir çocuğun naaşı üzerinden siyaset yürütülmez.’ Evet, çok doğru, bir çocuğun naaşı üzerinden siyaset yürütülmez de sen Berkin Elvan’ın annesini seçim meydanlarında yuhalattığını ne çabuk unuttun Sayın Erdoğan? Adalet Bakanı, ‘Galip Ensarioğlu’na bildikleri soruldu mu’ sorusuna, ‘Galip Bey bu konuda ne demek istediğini basın mensuplarına açıkladı, burada dosyanın gizliliğine vurgu yaptı’ diyor. Soruşturmanın gizliliği devam ederken televizyonlarda çarşaf çarşaf ifadelerin yayınlandığını bilmediğimizi zannediyor herhalde. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ise 19 gün boyunca ortada yoktu. Kendisine hiçbir şey sorulamadı. Çünkü sekiz yaşında bir çocuğun can verdiği, iki yaşında bir bebeğin istismara uğradığı günlerde kendileri Bodrum’da tatildeydi.

Narin kızımızın naaşının bulunmasının ardından yayın yasağı kaldırıldı ama soruşturmanın gizliliğinin devam ettiği unutuldu ya da unutturuldu. Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen bütün soruşturmalar kural olarak üçüncü kişiler açısından gizlidir. Soruşturmanın tarafları açısından da hakim kararıyla gizliliğe karar verilebilir. Ancak ortada hukuken açıklanamayan bir durum var. Mesela, delil toplama aşamasında çok ciddi zafiyetler var. Jandarma, adeta halkın beyanı üzerinden bir soruşturma yürütüyor. Yönlendirmelerle delil topluyor. Arama çalışmalarını yine köyde yaşayan ve bu cinayetin şüphelilerinin yönlendirmeleri doğrultusunda yapıyor. Soruşturmadaki belgelerin, ifade tutanaklarının, delillerin yayınlanması ne yazık ki bazı delillerin karartılmasına, şüphelilerin ifadelerini organize etmelerine neden oldu. Tüm bunlar da etkin bir soruşturma yapılmasını engelledi. Biz CHP olarak çocuklarımızın geleceğinin güvencede olabilmesi için bu dosyayı sonuna kadar takip edeceğiz. Bu dosyanın unutturulmasına izin vermeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ve uyarıyoruz: Eğer gerçek sorumlular hukuk karşısında hesap vermezlerse başka Narinler de olacak.

Yücel, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa’nın dördüncü maddesine ilişkin tartışmalar hakkında “Maksimalist söylemler tartışmalara ket vurur. Cumhur İttifakı’nın ilk dört maddeyle ilgili bir sıkıntısı yoktur” açıklamasını şöyle değerlendirdi:

“Sayın Erdoğan nabza göre şerbet vermeyi, gelgitler yaşamayı çok iyi yapıyor. Bunu da hepimiz yıllardır görüyoruz, yaşıyoruz. 14 Mayıs seçimlerinde TBMM’ye taşıdıkları Gaffar Okan’ın katillerin avukatlığını yapan, 2014 yılında Hizbullah’ın sözcülüğünü yaparak ‘Hizbullah canlı ve silahlıdır’ diye demeç veren HÜDA PAR Genel Başkanının yaptığı hadsiz, küstahça, meydan okuyan açıklamalarına toplumun geniş bir kesiminden en üst perdeden, en sert şekilde tepkiler geldi. Bu tepkiler geldikten sonra Sayın Erdoğan, böyle bir açıklama yapma yoluna gitti. Burada şunu ifade edeyim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin niteliklerini, bölünmez bütünlüğünü, bayrağımızı, dilimizi, İstiklal Marşımızı ve tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’ni, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhuriyeti laiklikten, laikliği Cumhuriyet’ten ayıramazsınız. Dolayısıyla laiklik ilkesini kimse tartışmaya açmaya kalkmasın. Meclis’e kendi taşıdıkları üç beş oy uğruna ittifak yaptıkları bu hadsiz açıklamaları, AKP’nin ve onların bilgisi olmadan yapmaları mümkün değil. En sert ve en ağır şekilde tepkiyi gördüler ve Sayın Erdoğan da böyle bir açıklama yapmaya mecbur kaldı.

Yücel, “Anayasa değişikliği çalışmasına CHP’nin kapısı açık olacak mı” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Biz Anayasa’yı tanımayan, AYM kararlarını tanımayan, Anayasa’nın açık hükümlerini yok sayan bir anlayışla zaten Anayasa değişikliği için masaya oturmayız. Önce Anayasa’nın açık hükümlerini tanıyacaklar. Anayasa’nın 153’üncü maddesini, AYM kararlarını uygulayacaklar. Türkiye’de gerçekten bir şeyleri düzeltme, iyileştirme, demokratikleşme konusundaki samimi tavırlarını ve iradelerini gösterecekler ancak ve ancak o zaman anayasa konusunda masaya otururuz. Ancak böyle samimiyetsiz bir anlayışla CHP’nin anayasa tartışması söz konusu olamaz.”