İnsan yaşamı; coğrafyaların işgali, ekonomilerin işgali ve demokrasilerin işgali evrelerinden geçerek bugünkü beyinlerin işgali evresine geldi.
Bu evrimde, insan yaşamına yoldaşlık eden temel unsur insan düşüncesidir.
Esasen; yaşamın evrimi ile düşüncenin evrimi karşılıklı birbirlerini etkileyerek birlikte oluşmuşlardır. Diyebiliriz ki; yaşam ve düşünce aslında tek bir gerçekliktir.
İnsan organizması evrilirken, düşünce de onunla birlikte evrildi. Algılar kavramları, kavramlar dili, dil hafızayı, hafıza akıl yürütmeyi, akıl yürütme de bireysel ve toplumsal zihni oluşturdu. Bütün bu çevrim; kendi kendini örgütleyen, değiştiren ve yöneten, insanı ve düşünce sistemini beraber oluşturan Homo Habilisden bu yana 2 milyon yıllık bir evrim sürecinde gerçekleşti.
Bu sürece yakından bir göz atalım:
Hemen kapaktan söyleyelim; düşünce ve aklın evrimi, geometrinin evrimi ile özdeştir.
Düşüncenin ilk evresi; ‘’lineer-çizgisel’’ düşüncedir. Bu evrede; her sonuç, tek sebebe bağlanır. Geometrik olarak söylersek; bir nokta, diğer bir nokta ile izah edilir. Biz buna ‘’evet-hayır’’ evresi de diyoruz. Oysa doğada ve onun similasyonu olan toplumda karşılaştığımız tüm olgular lineer değildir. Her şey evet-hayır basitliğinde izah edilemez.
Düşüncenin ikinci evresi; her şeyi parça parça ele alan, dünyayı parçaların birleşmesi olarak gören ‘’kartezyen’’ düşünce evresidir. Buradaki düşünce sistemi; olguları, karşıtlıkları ile ele alır. Yani diyalektik ‘’tez, antitez, sentez’’ çözümlemesi geçerlidir. Geometrik olarak söylersek, burada olgular bir yüzeye yerleştirilmiştir ve bir nokta, iki nokta ile izah edilir. A(x,y) gibi. Bu düşünce geometrisinin genel adı ‘’yüzey ya da kartezyen’’ geometridir. Felsefede; Descartes, Hegel ve Marx, Fizikte Newton bu düşünce sistemi ile ürün vermiş bilim insanlarıdır. Kapitalizm ve kollektivizm; bu düşünce sisteminden doğmuştur. Bu düşünce sisteminin teknolojisi ile uçaklar, otomobiller ve parçaların birleştirilmesi ile üretilen diğer tüm mekanik sistemler oluşturulmuştur. Bu yüzden düşüncenin bu evresine ‘’mekanik düşünce’’ evresi de denilebiliyor.
Bu düşünce sisteminden doğan kapitalist toplum düzeninin temel değerleri ve paradigmaları; rekabet, niceliklere önem verme ve çizgisel hiyerarşidir. Başkalarının yerine karar verme, başkalarının düşüncelerini etkileyen paradigmalar, bu toplum düzeninin bir sonucudur. Kısaca; bütün dünyayı etkisi altına almış olan kapitalist hegomonya, bu düşünce sistemine dayalıdır.
Düşüncenin üçüncü ve bugünlerde yaygınlaşmaya başlayan evresi ise; ‘’holistik-bütüncül’’ düşünce evresidir. Bu evrede parçalar yoktur, bütün vardır. Çizgi yoktur, ‘’ağ’’ vardır. Ve her şey birbirine bağlıdır. Bu düşünce sisteminde hiçbir sonucun tek bir sebebi yoktur. Bu düşünce sisteminin geometrisi ‘’uzay geometri’’dir. Temel paradigmaları ise (Kartezyen düşünceye kıyasla) rekabet yerine iş birliği, nicelik yerine nitelik, hiyerarşik egemenlik yerine ağsal ortaklıktır.
Yukarıda söylediğimiz gibi, Kartezyen düşünce sistemi; bugünkü kapitalist dünya düzeninin ve ekonomisinin düşünce alt yapısı iken, holistik düşünce sistemi; yarınki ekolojik dünya düzeninin ve ekolojik ekonominin düşünce alt yapısı olacaktır.
Bizi geleceğe taşıyacak olan, geleceği kavramamızı ve tasarlamamızı sağlayacak olan düşünce evresi işte bu üçüncü evresidir. Bu holistik düşünce evresine sıçrayamazsak, bireysel ve toplumsal olarak geleceğe sağlıklı uzanmamız, ülkemizin ve onun insanının geleceğini doğru kurmamız mümkün olmayacaktır.
Çünkü Kartezyen ve mekanik düşünce sisteminin doğurduğu diyalektik dünya düzeninin yani kapitalizmin; doğal ve sosyal yaşamı zedeleyen paradigmaları, yani her sorunu karşıtlıklarıyla çözmeye çalışan diyalektik açmaz, insanlığın bugünkü tıkanıklığını aşamayacaktır. Daha açık bir deyişle kapitalizmin bugünkü paradigma yanlışları artık tıkanmış, insanları ve toplumları daha ileriye taşıyamaz hale gelmiştir.
Kartezyen düşünce sistemine dayalı kapitalist sistemin yanlış teknolojileri ve üretim ve tüketim süreçleri dünyanın doğal sistemi ile barışık değildir. Dünyanın ne havası, ne suyu, ne de toprağı artık bu yanlış ve kirletici ekonomik sistemi taşıyamamaktadır. Bu düzen sürdürülebilir değildir.
Yani Kartezyen kapitalist sistemin bireycilik adına başka bireylerin zihinlerini işgal eden, sadece niceliklerle uğraşan, niteliği ve bireycilik adına bireyi unutmuş dünya düzeni, dünyada başta gelir bölüşümü olmak üzere, sağlık bölüşümünü, eğitim bölüşümünü ve besin bölüşümünü alt üst etmiştir.Eşitsizliği kurallaştırmıştır.
Bu eşitsizliklerle zehirlenmiş birey, artık bu eşitsizliği taşıyamamaktadır. Bu yüzden de bu düzen sürdürülebilir değildir.
Bütün bu taşınamamazlıklar ve sürdürülememezlikler nedeniyle Kartezyen aklın kapitalist paradigmaları yerine gelecekte dünyayı değiştirmek için holistik aklın düşünce sistemine dayalı bir yeni dünya düzeni gecikmeden oluşturulmalıdır.
Bu yeni dünya düzeni;
- Rekabet yerine iş birliğini,
- Nicelik yerine niteliği,
- Hiyerarşi yerine ağsal ortaklığı,
- Zihinlerin işgali yerine özgür aklı
Öncelemelidir.
Kısaca kapitalist dünya düzeni yerine, kapitalizmden sonra yeni bir ekolojik dünya düzeni kurulmalı, yeni bir holistik gelecek tasarlanmalıdır.
Kanımızca; ülkemizin ve dünyanın geleceği bu holistik düşünce düzeyine sıçramamıza ve ona dayalı yeni yaşam modelleri oluşturmamıza bağlıdır.