Dezenflasyon sürecinde beklentilerin önemi

Hafta içinde TÜİK Eylül ayı enflasyon verilerini açıkladı. TÜFE endeksi beklentilerin üzerinde aylık %2.97, yıllık %49.38 arttı. Beklenti %2.20 civarındaydı. On iki aylık ortalama enflasyon ise %63.47 olarak gerçekleşti. Eylül ayında bir önceki aya göre en yüksek artış %14.21 ile eğitim harcamalarında oluştu. Üretici fiyatlarındaki enflasyon ise ÜFE aylık %1.37, yıllık %33.09,on iki aylık ortalamalarda ise %44.81 oranında arttı. TÜFE’nin B ve C endekslerinde Merkez Bankası yavaşlama bekliyordu, bu gerçekleşmedi. Aksine iki endekste de yükseliş var. Ayrıca hemen tüm endekslerin 12 aylık ortalamaları %63-66 oranına geldi. Bu arada ENAG’ın hesaplamalarına göre aylık enflasyon eylülde %5.34 yıllık bazda ise %88.63. TÜİK’in hesaplamalarındaki şeffaflığın artmasına ilişkin emareler (mevsimsellikten arındırılmış enflasyon verilerinin açıklanacağı ifade edildi.)sevindirici olsa da yeterli değil.

Reel faiz çok küçük oranda da olsa 37 ay sonra pozitife döndü. 3 aylık fiyat artışları bu yılın ilk çeyreğinde %15.1, 2 çeyreğinde %8.4, 3 çeyreğinde ise %8.9 oldu. Aynı dönemlerin 2004-2023 ortalamaları ise sırasıyla  %4, 2 çeyreğinde %3, 3 çeyreğinde ise %3.4.Fiyat istikrarında gidilecek yolun ne kadar uzun ve zorlu olduğunu görmek mümkün. Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Şimşek’in ifade ettiği üzere “Eylül’de yıllık enflasyon bir önceki aya göre 2.6 puan düşüşle %49.4’e gerilerken temel mal enflasyonu %28.3 ile görece düşük seviyedeyken geriye dönük fiyatlama davranışı kaynaklı katılık, hizmet enflasyonunda düşüşün yavaş gerçekleşmesine neden oluyor.” Enerji grubu enflasyonu %63, hizmet enflasyonu %73, kira enflasyonu %117.Bu sonuçlardan sonra faiz indiriminin 2025 yılına kaldığını söyleyebiliriz.

Küresel ortamda ham madde fiyatları ve dolar endeksi düşüyor. İç talep zayıfladı. Sanayi sektöründeki ivme kaybı devam ediyor. Kur ve ücretler enflasyonun altında artıyor. O zaman neden enflasyon hala kontrol altına alınamıyor? Bunun bize göre iki ana nedeni var. Birincisi 2021 Eylül-2023 Aralık döneminde uygulanan bilim dışı, irrasyonel ekonomi politikalarının yarattığı tahribat (2021 Eylül’den bu yana dolar kuru 4 kat artarkenfiyatlar5.7 kat yükseldi.) ve haksız servet transferi, bu servetlerin vergilendirilmesine yönelik hiçbir maliye politikası tedbirinin alınmaması. Ayrıca emekli ücretli ve dar gelirliden beklenen fedakarlığın kamu tarafında yapılmaması programa güveni engelliyor. 2025 yılında da aynı kesimlerden fedakârlık beklenerek ½17.5 enflasyon oranı hedeflenmesi de ayrı bir tutarsızlık. İkincisi ise birinci nedenin yarattığı ekonomik tahribat sonucu bozulan fiyatlama ve beklenti davranışları. Özellikle hizmet sektöründe fiyatlamalar inanılmaz ölçüde bozuldu. Programa güven oluşmadığından her an baskılanan döviz kurunun tekrar artışa geçeceği beklentisi ile faiz indirimlerinin tekrar başlayacağı tahmini ile fiyatlamalar bu öngörülere göre oluşuyor. Beklentilere gelince enflasyon hedeflerinin sık sık değiştirilmesinin, para politikasının itibarını zedelediği ve beklentilerin iyileştirilmesini zorladığı TEPAV’ın Eylül 2024 “Para Politikasını Değerlendirme Raporu”nda açıkça belirtiliyor. Şunu hatırımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Enflasyonun talep yönlü nedenleri yanında arz yönlü nedenleri de mevcut. Bu yüzden sadece para politikası araçları ile bir yere varılamıyor. Para ve maliye politikasıyla bütünleşik önlemler almak gerekiyor.

Hane halkı, reel sektör ve piyasaların enflasyon beklentileri arasında ciddi farklar var. Prof. Dr. Selva Demiralp’in belirttiği üzere Koç Üniversitesi ve KONDA’nın birlikte gerçekleştirdikleri “hane halkı enflasyon beklenti anketi”nde vatandaşın enflasyon beklentisinde en önemli etken market, gıda fiyatları, ulaşım gibi masraflar ağırlıklı etki ediyor. Bu nedenle beklentilerde düzelmeler olmuyor, olsa da çok yavaş seyrediyor. Hane halkı enflasyon beklentisi Koç Üniversitesi-KONDA araştırma anketinde %90’larda, Merkez Bankası anketinde %70’ler civarındayken, reel sektör beklentisi %50’ler civarında, piyasa katılımcılarında ise %25’lerde dolaşıyor. Hane halkının beklentilerini düzeltmeden “program”a güvenini tesis etmeden de enflasyon sürecinde mesafe almak zor.

TCMB başkanının TBMM’de yaptığı konuşmada belirttiği gibi “aylık enflasyonun ana eğiliminin belirgin ve kalıcı düşüş göstermesi ve enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsaması” gerçekleşmeden enflasyonu tam anlamıyla kontrol altına almak mümkün olmayacak. Bu konuda alınacak hala bir mesafe var.” Sayın Başkan bu nedenle para politikasındaki sıkı duruşun fiyat istikrarı sağlanana kadar devam edeceğini belirtiyor. FED eski başkanlarından Alan Greenspan’ın bir söylemiyle yazımızı bitirelim.“Enflasyon para politikasının bir sonucu değil, enflasyon beklentilerinin bir sonucudur.”