Semih Çelik tarafından vahşice katledilen İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in ölümü tüm Türkiye’yi yasa boğmuştu. Geçtiğimiz günlerde bir davete katılan Şevval Sam da bu konu hakkında konuşmak istememiş ve soruları geri çevirmişti. Bu tutumu sebebiyle tepki çeken ünlü sanatçı, sorulara neden cevap vermediğini açıkladı.
Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Şevval Sam, açıklamasında şunları söyledi:
“Herkese merhaba. Ben bugüne kadar, başta kadın, çocuk ve hayvan hakları olmak üzere, toplumsal olaylar karşısında durduğu yerden bir milim şaşmamış, rüzgâra göre omurgasını eğmemiş ve ziyadesiyle de bunun bedelini ödemiş olarak biri olarak konuşuyorum. İki – üç gündür yapılan yorumları gördükçe, inanın şaşkınlığım daha da arttı. ‘Ünlüler ne dedi?’, ‘Ne tepki verdi?’ telaşı, esas konuşulması gereken konunun içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreci değerlendirme gerekliliğimizin önüne geçmeye başladı maalesef. Kendimiz bizzat doğru ifade etmek adına da birkaç gün beklemek istedim. Önce şu durumu bir aydınlatmak istiyorum; evet, o akşam, o mecrayı doğru bulmadığım için konuşmak istemedim. Orada geçiştirme kurulacak üç cümlenin, üst üste gelen acılı haberlerin ve kurbanlarının çektiği acıya saygısızlık olacağını düşündüm. Eğer benden beklenen süslü cümleler ise bunu hiçbir zaman yapmayacağımın bilinmesini isterim. Üzerine konuşulması gereken, sisteme dair ve bunca acıya sebep olan yapısal problemler bir magazin ortamında değil, çözüm odaklı ve dönüştürücü etkiyi yaratmak amaçlı konuşulması gereken çok ama çok ciddi bir konudur. Özellikle kitlelerin takip ettiği bazı kişilerin kendilerine birkaç kurban bulup popülizm yapma ya çalışmalarını da çok tehlikeli buluyorum. Bu insanları birbirine düşürmekten ve nefretten başka hiçbir şeye yaramaz, çözüme dair de en ufak bir faydası olmaz. Biz tam tersi el ele verip, güçlerimizi birleştirip, bu acıların nasıl son bulabileceğine dair ciddi bir biçimde konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Ben bugüne kadar, toplumsal sorumluluğu kalbimde hissetmiş ve üzerime düşen görevi her fırsatta yerine getirmiş olduğuma dair en ufak bir şüphe duymuyorum. Bana haksızlık etmekte hiçbir beis göremeyen toplumsal figürlerin de bir dolu yapısal sorunu çözmeye dair daha fazla kafa yormaları gerektiğini düşünüyorum. Umarım kendimi anlaşılır biçimde ifade edebilmişimdir. Teşekkür ederim.”