Yöneticiler neye yetki aldıklarını bilmeli. Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımız Alman Başbakanı ile görüşmesinden sonra Lübnan’dan ve Suriye’den sığınmacı alabileceğimizi söyledi. Millete sormadan Sayın Cumhurbaşkanımızın ve TBMM’nin milletten olur almaları şarttır. Seçmen seçimde sandığa giderken iaşesinin, giyiminin, sağlığının, kişisel, meskensel ve ülkesel savunmasının daha iyiye gitmesi giderek bütün yurttaşların rafine bir yaşama kavuşmalarını düşünerek oy vermektedirler.
Kısa bir tarihçesine bakalım. Yaklaşık 20 yıl önce 1930’lardan kalma sığınmacı veya mültecinin nerelere hangi oranlarda yerleştirileceğine dair kanun vardı. Bu iptal edildi. Bilahare Kanada Sözleşmesi denilerek güney ve doğu sınırlarımızdaki mayınlar kaldırıldı. Sonra NATO müttefikimizin itmesiyle Meclis’e haber vermeden “eğit, donat” adı altında savaşçı yetiştirilip Suriye’ye salıverildi. O zaman CHP milletvekili olan Hurşit Güneş başkanlığındaki bir milletvekili heyeti bu kamplara girmek istedi, içeri almadılar.
Bir deyim vardır. “Leyleğin ömrü laklakla geçer” diye. Bu tam bizim muhalefet partilerini tarif ediyor. Muhalefetin görevini layıkıyla yaptığını söyleyebilir miyiz?
1991 ABD, Irak savaşında ülkeye 1,5 milyon sığınmacı girdi. O zamanki sıkıntıların neler olduğunu şimdiki yöneticiler de biliyordu. Hal böyle iken kendi söylemleriyle gelen sığınmacı sayısının 1,5 milyonu geçmeyeceği söylendi ve kamplara alınmaya başlandı. Suriye’nin doğusu Araplardan boşaltılarak ülkemize yollandı. Bu yetmedi, bu defa ellerini kollarını sallayarak Afganlar gelmeye başladı. Afganistan’da ABD güçlerinin yanında olanlardı gelenler. Şimdi ülkemizin Antakya, Kilis, Gaziantep, İstanbul, Ankara, İzmir vs her tarafa bu sığınmacılar dağıldı. Sayın İçişleri Bakanı 750 bine yakın sığınmacının bulunmaları gereken adreslerde olmadığını söyledi. Bir de yetmiyormuş gibi bunlara maaş ödeniyor, bedava sağlık hizmeti veriliyor. Okullarımızda eğitim alıyor! Basında birçok eğitim almadan verilen diploma haberleri yayınlanıyor. Kanımca yapılacak bir tek şey kaldı. Muhalefetiyle iktidarıyla ülkemiz vatandaşlarının bu konuda referanduma çağrılması. Eğer biz ülkemizin ve kendimizin çıkarlarını biliyorsak bu referandum mutlaka yapılmalıdır. Meclis’teki muhalefet partileri seçimden önce bu konuda ısrarcı olmalıdırlar. Ben milletimin demografik yapısının değişmesini istemiyorum.