Cumhurbaşkanlığı 2025 yılı programı açıklandı. Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlılığı azaltmak için bireysel tasarrufa dayalı ikinci basamak sistemi (TES) getirilmek isteniyor. Bu düzenlemenin getirilmek istenmesinin nedeni aslında bugünkü emeklilik sisteminin sürdürülemez oluşunun bir nevi itirafı. Gerçekten bugünkü emeklilik sistemi bir yığın çelişkilerle ve adaletsizliklerle dolu, aktüerya dengesinin söz konusu olmadığı, sürekli değişikliklerle yamalı bir sistem. DİSK- AR araştırma merkezinin 23 Mart 2024 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu” araştırmasından özet bulgular şöyle; Türkiye’de ortalama emekli aylığı merkez Avrupa ülkelerinin altıda biri, Euro cinsinden emekli aylıkları 2012-2021 arasında %33.6 azaldı. 2021 yılında Avrupa’da Türkiye’den daha düşük aylığa sahip tek ülke var. 2012’de 447 Euro olan ortalama emeklilik aylığı 2021’de % 37.2 gerileyerek 281 Euro’ya düştü.
Emekli ödemelerinin GSYH’ye oranı AB-27 ortalamasında %9.5 iken Türkiye’de %4.1’dir.Türkiye’de aktif/pasif oranı 2021 itibari ile ortalama 1.9 iken Avrupa’da 1.6’dır.Türkiye emekliler için en az harcama yapan ülkeler arasında ILO verilerine göre dünyada emekliler için hükümet harcamalarının GSYH’ye oranı %7.9 iken ülkemizde bu oran %4.3.Emeklilik harcamalarını en fazla kaynak ayıran ilk 3 ülke %16.9 ile İtalya, %16.3 oranıyla Yunanistan, %14.7 ile Fransa iken Türkiye’de bu oran GSYH’nin %4.3’üne karşılık geliyor.
Gerçekten dünya genelinde emekliler için işler gittikçe zorlaşıyor. Mercer CFA Enstitüsü 2023 yılı “Küresel Emeklilik Endeksi”ni açıkladı. Bu endeks dünyadaki ülkeleri emeklilik sistemlerini A-B-C-D diye gruplara ayırıyor. Biz en düşük olan D grubunda Tayland, Hindistan, Filipinler ve Arjantin ile beraber yer alıyoruz. Dünya genelinde en yüksek genel endeks değerine sahip ülke Hollanda iken onu İzlanda ve Danimarka takip etmekte. En düşük endeks değeri 42.3 ile sonuncu Arjantin iken Türkiye 46 endeks puanı ile Arjantin’den ancak iki basamak önde yer almaktadır. Bu kuruluş ülkemiz emeklilerine ödenen maaşların arttırılması önerisinde bulundu. 2023 yılında yapılan EYT düzenlemesi maalesef sistemin sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemiştir. Normal süreçte yılda 400.000 kişiye yaşlılık aylığı bağlanırken bu sayı bir yılda 5 kat artarak 2 milyon civarına yükselmiştir.2022 yılında aktif/pasif oranı 2.00 iken 2023 yılında EYT nedeni ile 1.66’ya düşmüş bulunmaktadır. 2023 yılında 16 milyonu aşkın kişiye emekli, malullük ve ölüm aylığı ödenmiştir. SGK’nın söz konusu yılda açığı 39.3 milyar TL’dir. Açığın GSYH’te oranı 0,9 gibi çok düşük bir rakam.
Emeklilerimizin bu hazin durumunu GSYH’nin bölüşüm problemi ile gelir dağılımı adaletsizliklerinden soyutlanamayız. Son on beş yıldır izlenen neoliberal ekonomi politikalarının tercihleri varlıklıdan yana seyretmiş, 2021 yılındaki negatif reel faizli politikalar sonucu gerçekleşen servet transferi ile zirveye çıkmıştır. Yürütülen program öncesinde Prof. Dr. Korkut Boratav’ın söylemiyle “Ülkemiz önceki altı yılını bir bölüşüm şokuyla geçirmiştir. ”Yüksek enflasyon ve genel işsizliğin üç katından fazla atıl işsizlikle yürütülen bu programa güven sağlanamamıştır. Emekçi ve emeklilerin öncelikle geçmiş altı yıllık mağduriyetleri telafi (asgari ücret ve emekli maaş) edilmelidir. Bu telafiyle orta sınıfı yok olan fakirler ve zenginler diye ikiye bölünen toplumun sosyolojik dengelerinin sağlanmasına az da olsa katkı verecektir.
Sosyal güvenlik sistemini sadece bir özel sigorta gibi düşünmemek gerekir. Kuşkusuz tüm dünyada kamuya ait sosyal güvenlik kurumları GSYH’lerinin belli bir yüzdelerini de katkı olarak desteklemektedir. Bizde 2008 kanun değişikliği ile emeklilerimiz yoklukta (12.500 TL civarında) eşitlenmeye çalışıldığından kamu açığı azaltılarak ve emeklilerimiz bugünkü hazin durumuna düşmüşlerdir. Sosyal güvenlik sistemi Prof. Dr. Aziz Çelik hocanın deyimiyle “bir bireysel mevduat ve yatırım hesabı değildir. Kamusal bir güvence sistemidir. Önümüzde yaşlanan nüfus ve uzayan ömür karşısında birikim ile birlikte (pay as you go)dağıtım sistemi uygulanır. Tüm emekli sistemlerinde olduğu gibi bizde de önemli sorunlar, haksızlıklar, adaletsizlikler mevcut.”Açlık sınırının altında kalan emekli aylıkları başta olmak üzere GSYH’den kamu katkısını en azından dünya ortalaması olan %7.9’a yükseltmeliyiz. Emeklilerimizi yoksullaştırarak SGK açığını azaltmak tercih edilmemelidir.