Bolat, 2010’da gerçekleştirilen birincisi gerçekleştirilen Boğaziçi Zirvesi’nin bugüne kadar gelinen dönemde güncel küresel zorluklar ve hızla gelişen uluslararası sistem hakkında derinlemesine tartışmaların yapıldığı ve önemli fikirlerin sunulduğu son derece saygın bir platform haline geldiğini söyledi.
“E-TİCARET ORTALAMANIN ÜZERİNDE BÜYÜYOR”
Türkiye’nin 1990 ile 2023 yılları arasında 9 kattan fazla büyüdüğünü ve ekonominin tarihinde ilk kez 1 trilyon doları aşarak 1,2 trilyon dolara ulaştığını belirten Bakan Bolat, dünyanın en büyük 11’incisi ekonomisi olan Türkiye’nin dünya ihracatındaki payının da 2020 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde arttığına dikkat çekti. Bolat, “2024 yılının ilk 10 aylık döneminde ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,6 artışla 216,4 milyar dolar oldu. 2023 yılı sonunda dünya mal ihracatındaki payımız yüzde 1,08, hizmet ihracatındaki payımız ise artan bir trendle yüzde 1,35 civarında bulunuyor. Hizmet ticaretinde hedefimizi 2028 yılına kadar yüzde 2’ye ulaşmak olarak belirledik.” ifadelerini kullandı.
İhracata son yıllarda damga vuran e-ticaret konusuna da değinen Bolat, “E-ticaret, sınırları aşan ve dünyanın dört bir yanındaki ekonomileri birbirine bağlayan, uluslararası iş birliğini güçlendiren ve toplumların refahını artıran evrensel bir köprü haline geldi. Bunun etkilerini dünya genelinde net bir şekilde görebiliyoruz. 2019’dan bu yana yüzde 75 oranında büyüyen küresel e-ticaret hacmi, 2023 yılına kadar 5,8 trilyon dolar gibi tarihi bir büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de ise e-ticaret hacminin GSYH içindeki payının 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 33,3 artarak yüzde 6,8’e ulaştığını görüyoruz. E-ticaret Türkiye’de ortalama ekonomik büyüme oranının üzerinde büyüyor.” diye konuştu.
‘ÜRETİM VE DAĞITIM MERKEZİ OLMA KONUMUMUZ GÜÇLENECEK’
Türkiye’nin yatırımlar konusunda, mali alanda elde edilen başarılar sayesinde daha da parlak bir tabloya sahip olduğunu vurgulayan Bolat, şu ifadeleri kullandı:
“Şu anda toplam 269,2 milyar dolar yatırımla 83 binden fazla çok uluslu şirkete ev sahipliği yapıyoruz. Küresel doğrudan yabancı yatırımlar içindeki payımızı yüzde 1,5’e çıkarmayı hedefliyoruz. Ülkemiz artık küresel şirketlerin yönlendirildiği bölgesel bir merkez olarak hizmet veriyor. Tedarik zincirleri yeniden tanımlanırken, Avrupa için üretim ve dağıtım merkezi olma konumumuzu daha da sağlamlaştıracağımıza inanıyoruz.”
STA SAYISI 23’E ULAŞTI
Türkiye’nin Serbest ve Tercihli Ticaret Anlaşmalarına özel bir önem verdiğini ve geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) yürürlüğe girmesiyle birlikte toplam STA sayısının 23’e ulaştığını kaydeden Bolat, son durumla ilgili şu bilgileri verdi:
“Ayrıca Birleşik Krallık ile mevcut STA’nın güncellenmesi ve kapsamının genişletilmesi için 2024 yılında müzakerelere başlamayı hedefliyoruz. Japonya, Körfez İşbirliği Konseyi ve Endonezya ile STA müzakerelerimiz devam ediyor. Türkiye’nin Tercihli Ticaret Anlaşmaları (TTA) ile ilgili olarak İran, Azerbaycan, Özbekistan ve Pakistan ile yürürlükte olan dört TTA bulunuyor. Ayrıca Maldivler ile müzakerelerimiz başarıyla sonuçlandı ve TTA bu hafta başında imzalandı. Özbekistan ile TTA’nın genişletilmesi ve Cezayir ile de müzakerelerinin hızlandırılması yönündeki çabalarımız da devam ediyor.”
“KÖRFEZ ÜLKELERİYLE GELİŞMEKTE OLAN ORTAKLIĞIMIZ AÇIK BİR KAZAN-KAZAN İLİŞKİSİDİR”
Türkiye’nin KİK ve İslam ülkeleri özelinde ekonomik ve ticari ilişkileri hakkındaki görüşlerini de paylaşan Bolat, şunları anlattı:
“Körfez ülkelerinin 2,2 trilyon doların üzerinde olan toplam GSYİH’sinin 2050 yılına kadar 6 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. KİK ülkeleri bu anlamda dünyanın en büyük 8. ekonomik bloğunu oluşturuyor. Bizim de Türkiye olarak KİK ülkeleriyle ikili ticaret hacmimiz 2002-2023 döneminde 2,1 milyar dolardan 31,4 milyar dolara yükseldi. Körfez ülkeleriyle gelişmekte olan ortaklığımız açık bir kazan-kazan ilişkisidir.
Gelişmekte olan dünyanın ortak sesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) da gelecekte dünya arenasında kesinlikle bir güç merkezi olacak. Küresel tedarik zincirleri açısından stratejik bir konuma sahip olan İslam Dünyası ile yoğunlaşan ikili ilişkilerimiz doğrultusunda ticaret hacmimizi artırmak için yeni ve iddialı bir strateji geliştiriyoruz. İİT ülkeleri ile 2002 yılında 10,7 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 129,7 milyar dolara ulaştı. Stratejimizin ana hedeflerinden birini, Müslüman ülkelerin ihracatımızdaki payını yüzde 26’dan yüzde 30’a çıkarmak olarak belirledik. Öte yandan Türkiye’nin sunduğu fırsatlar Körfez ülkelerinin ekonomik çeşitlendirme gündeminde yerini alırken, Türkiye 2003 yılından bu yana bu bölgeden 11,6 milyar dolar değerinde yatırım çekti.”
AFRİKA İLE TİCARET ARTIYOR, TÜRK DEVLETLERİ ÖRGÜTÜ’NE ÖZEL ÖNEM VERİLECEK
Türkiye’nin Afrika ülkeleri ve Türk Devletleri Örgütü’ne (OTS) de özel bir önem verdiğini anlatan Bolat, “2003’te başlattığımız “Afrika Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkiler Stratejisi” ile Afrika kıtası ile ticaret hacmi o tarihten bu yana 7,5 kat artarak 2023 yılında 36,8 milyar dolara ulaştı. Afrika’daki yatırımlarımız 2023 yılı sonunda 2,3 milyar dolara çıktı. Türk Devletleri Örgütü de nispeten genç bir uluslararası örgüt olmasına rağmen önemli ilerlemeler kaydetmeyi başardı ve gelecek için umut vaat ediyor. OTS üye ve gözlemci ülkeleriyle ticaret hacmimiz 31,5 milyar dolara ulaştı.” dedi.
TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR ALTERNATİF SUNUYOR
AB-Orta Asya İlişkilerine de dikkat çeken Bolat, “AB’nin Orta Asya Stratejisinin temel hedeflerinden biri, daha geniş enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olacak şekilde enerji tedarik kaynaklarını ve ülkelerini çeşitlendirmek. AB ile Orta Asya arasında hayati bir geçiş güzergâhı olarak stratejik bir konuma sahip olan Türkiye, Rusya Federasyonu üzerinden geçen güzergâhlara uygulanabilir bir alternatif sunuyor. Türkiye, bu bölgeler arasındaki enerji ticaretinde kilit bir kolaylaştırıcı olarak hizmet vermeye, bağlanabilirliği ve ekonomik esnekliği artırmaya hazırdır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin taşımacılık ve lojistik tarafındaki gücüne de işaret eden Bolat, “Türkiye olarak temel duruşumuz, ticarete konu olan ürünlerin en düşük maliyetle, en hızlı ve en kolay şekilde hedef pazara ulaştırılması için taşımacılıkta tam serbestleşmenin sağlanmasıdır. Hem ihraç ürünlerimizin hedef pazarlara ulaştırılması hem de üçüncü ülke ürünlerinin ülkemiz üzerinden transit geçişi açısından ulaştırma koridorlarının sorunsuz işlemesine büyük önem veriyoruz. Bu anlamda Türkiye’nin jeo-stratejik konumu, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ulaşım koridorları için kilit bir konumda yer almasını sağlıyor.” diye konuştu.
Bolat sözlerini, “Hepinizi Türkiye’deki yatırım fırsatlarından yararlanmaya davet ediyoruz. Biliyorum ki Türk şirketleri ve dünyanın dört bir yanındaki şirketler birlikte daha fazlasını başarabilir.” diyerek tamamladı.