İzmir depremini anarken

İzmir’i de ciddi şekilde etkileyen 30 Ekim 2020 tarihli Sisam depremi geçtiğimiz hafta çeşitli etkinliklerle anıldı. Düzenlenen toplantılarda ya da resmi açıklamalarda depremde yaşananlardan dersler çıkarılmaya çalışıldı. Bilindiği gibi 6.6 büyüklüğündeki deprem sonucu yıkılan 8 binada 117 kişi yaşamını yitirmiş, binlerce vatandaşımız da yaralanmıştı.

İzmir Valisi Süleyman Elban, “zihinlerimizde kentsel dönüşüm yapmadan fiziki olarak şehirlerde kentsel dönüşüm yapamayacağımız çok net” diyerek deprem gerçeğinin, doğuracağı sıkıntıların kısa bir süre unutulduğunu vurguladı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 95 bin binada inceleme yapıldığını belirterek “dayanıksız olduğu belirlenen yapılarla ilgili nasıl yol alacağımızı konuşmamız lazım. Bunlar hem bizlerin hem de ilgili bakanlıkların sorumluluğunda. Kaynak yaratmak önemli bir konu. Sonuç olarak her ne yapacaksak yapacağız ve insanlarımızın bu risk altında yaşamasına engel olacağız” dedi ve hazırlanan ‘Deprem Master Planı’ hakkında bilgi verdi.

Yapılması gerekenler

‘İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı’ Derneği (İz-Afed) tarafından yapılan basın açıklamasında dikkatimi çeken, önemsediğim önemli noktalara değinildi. Açıklamada, yeni depremlere hazırlanma konusunda yol alınamadığına, binaların depreme dayanıklı hale getirilmediğine, afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadığına, yapı denetim sisteminin ticarileştirildiğine, imar barışının deprem gerçeği göz önüne alınmadan çıkarıldığına vurgu yapıldı ve ülke genelinde riskli yapıların tespit edilip güvenli hale getirilmesine değinildi.

İz-Afed, afetlere karşı toplum bilincini yükseltecek eğitim programları oluşturularak kent konseyleri, mahalle meclisleri, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve muhtarların bu süreçte daha etkin olmasının sağlanmasını öneriyor.

Anma toplantılarını bir haftaya yayan Karabağlar Belediyesinin Başkanı Helil Kınay bu tür etkinlikleri salonlardan, sokaklara taşıyacaklarını vurguladı. 100. Yıl Uğur Mumcu Parkında düzenlenen toplantıda konuşan İnşaat Mühendisi Selma Nalbantoğlu, Karabağlar Belediyesi Kent Konseyi, AKUT ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin birlikte yürüttüğü mahalle afet gönüllüleri çalışmasından söz etti. Nalbantoğlu, Karabağlarda afet mücadelesi ve afet sonrası çalışmalara ilişkin bilgilendirme ve gönüllü ekiplerin oluşturulması amacı ile mahallelerde yürütülen proje çalışmalarına değinerek Dirençli Kentler Komisyonu sayesinde çalışmaların diğer mahallelerde de süreceğini belirtti.

Şurası bir gerçek ki, ‘Mahalle Afet Gönüllüleri’ çalışmasının Büyükşehir Belediyesinin de katılmasıyla İzmir’in tümüne yayılması çok olumlu olacaktır.

Depremin etkisi

Anımsanacağı üzere deprem sonrası Bakanlık yetkilileri 214 bin binada hasar tespit çalışması yapmıştı. Bu binalardan 99 yapının acil yıkılacak, 632 yapının ağır hasarlı, 580 yapının orta hasarlı, 7 bin 768 yapının ise az hasarlı olduğu tespit edilmiş, acil yıkılmasına karar verilenler yıkılmıştı.Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamasından Toplum Konut İdaresinin depremden bu yana 5 bin 61 konut ve 357 iş yeri yaptığını öğreniyoruz.

Ne var ki konut yapmakla sorunlar çözülmüyor. İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Kurucu Başkanı, Bayraklı Belediyesi CHP’li Meclis üyesi Haydar Özkan başından beri deprem mağdurlarının sıkıntılarını dile getiren bir kişi olarak Egedesonsöz ile yaptığı söyleşide, rezerv alanda yapılan 3560 konutun 1200’ünün boşta olduğunu hatırlatarak boştaki daireler için, orta ve hafif hasarlı konut sahibi mağdurlara satış önceliği tanınması önerisini bir kere daha gündeme getirdi.

 

Güçlendirme seçeneği

Yine Özkan’dan orta ve hafif hasarlı mülk sahiplerinin siyasi iktidar tarafından ihmal edildiğini öğreniyoruz. Diyor ki, “ağır hasarlılar gibi orta hasarlı evler de yıkıldı ama ne kentsel dönüşüm kredisinden yararlanabildiler ne deprem kredisi alabildiler ne de rezerv alan oluşturulurken dikkate alındılar.”

En büyük sıkıntı orta ve hafif hasarlı binalarda güçlendirme seçeneğinin ilgili Bakanlık tarafından hemen hemen hiç dikkate alınmamasından kaynaklanıyor. 600’e yakın orta hasarlı binanın mülk sahipleri gerek uygun kredi olarak gerekse projelendirme bakımından kendilerine destek verilmesini bekliyor. Bu yalnızca İzmir için değil özellikle Kahramanmaraş depremi mağdurlarını da ilgilendiren bir sorun. Bakanlık, akademik çevreler ve ilgili meslek odalarıyla birlikte bir çalışma yürüterek güçlendirilme yöntemlerinin ve uygulamalarının hızlandırılmasını sağlayacak çözümlerin ortaya çıkarılmasını sağlayabilir. Parasal darlık içinde bulunan bir ülkede güçlendirme olanağı varken yıkıp yeniden yapmanın büyük kayıplara yol açtığını ne zaman anlayacağız acaba?