İzmir’in Konak ilçesinde, Smyrna Agorası ve Smyrna Antik Tiyatrosu alanı kazıldıkça adeta tarih fışkırıyor. Kadifekale ile Smyrna Agorası arasındaki yamaçta yer alan Smyrna Tiyatrosu ise 20 bin kişilik kapasitesiyle İzmir’e ayrı bir kimlik kazandırması bekleniyor. İzmir Körfezini kucaklayan konumda bulunan Smyrna Tiyatrosu’nda 2007’de başlatılan kazı çalışmalarında önemli bulgulara ulaşıldı.
Smyrna Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy, Gözlem Gazetesi Yayın Kurulu’nun konuğu oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığının izni, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi adına Prof. Dr. Akın Ersoy başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülen kazı çalışmaları, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından da destekleniyor. İzmir için çok önemli bir öneme sahip olan kazı çalışmaları, zaman zaman duraklasa da bütçe durumuna göre ilerliyor. Kazı çalışmalarına başlamalarının ardından geçen 17 yıllık sürede güzel bir dönüşüm olduğunu vurgulayan Ersoy, İzmir Büyükşehir Belediyesi geçmiş dönem başkanları Aziz Kocaoğlu ve Tunç Söyer döneminde maddi destek başta olmak üzere her açıdan güçlü bir destek aldıklarını kaydetti. Aynı desteğin Cemil Tugay döneminde de olacağına inandıklarını ifade eden Ersoy, Smyrna Agorası ve Smyrna Antik Tiyatrosu’ndan Helenistik Roma Bizans dönemi, Beylikler Osmanlı izleri ve İzmir’in mutfak kültürüne ilişkin bulgular gün yüzüne çıkarıldığını, bölge kazıldıkça yeni tarihin fışkırdığını, bunun da kendilerini heyecanlandırdığını kaydetti.
Prof. Dr. Akın Ersoy, Antik tiyatronun kazı çalışmaları bittiğinde Efes Antik Kenti gibi ilgi görmesini bekliyor. Antik dönemin en büyük tiyatrolarından bir tanesini ortaya çıkarma çabasında olduklarını kaydeden Ersoy, “Smyrna Tiyatrosundaki bu çalışmalar, antik kentin büyüklüğünü ifade etmesi açısından değerli. 20 bin kişi kapasiteli bir tiyatrodan bahsediyoruz. Bunun bir eş değerini Efes Tiyatrosunda görmemiz mümkün. Tamamı gün yüzüne çıkarılmadan şimdiden planlar yapılmalı, gezi rotalarını oluşturulmalı ve iyi bir organizasyon yapılmalı. Bu İzmir için şans” dedi.
Yaşayan kentin eserleri
Antik dönemin en büyük tiyatrolarından bir tanesini ortaya çıkarma çabasında olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akın Ersoy, “Milattan Önce 4. yüzyılın sonuyla M.Ö. 3. yüzyılın başında hem Efes hem de Smyrna kentleri şimdiki yerlerinde yeniden kuruldular. Buluntular çerçevesinde Smyrna Tiyatrosu M.Ö. 3 yüzyıldan başlayarak Milattan Sonra 4. yüzyılın sonuna kadar kullanıldığını söyleyebiliyoruz.” dedi.
Akın Ersoy, dünyada kent merkezinde bulunan en büyük agoralardan biri olan Smyrna Agorası, aynı zamanda dünyanın en zengin yazılı grafiti koleksiyonunun yer aldığı sivil bazilikası ile Roma dünyasının eşsiz bir tanığı olduğunu vurguladı. Bu yazıtların üzerine koruma çatısının inşa edilmesi gerektiğine işaret eden Ersoy, “Burada çok değerli yazıtlar var. Sanki 100 yıl boyunca mektuplar yazılmış. Korunmaları gerekiyor” diye konuştu.
Smyrna Agorası’nı 10 aylık sürede 117 bir kişinin ziyaret ettiği bilgisini veren Ersoy, geçen yılın tamamında ziyaretçi sayısının ise 105 bin olduğunu hatırlattı. Kadifekalı, Smyrna Agorası ve Smyrna Antik Tiyatrosu’nun bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ersoy, “Buralar İzmir’in tacı. Bu taçların ortaya çıkarılması gerekiyor” dedi.
Aziz Kocaoğlu’nun İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı döneminde Kadifekale’deki kazılarda önemli bölümler ortaya çıkardıklarını söyledi. Bu eserlerden birinin 1308 tarihli Kadifekale Mescidi ve 2650 metreküpe kadar su depolama kapasitesine sahip sarnıç olduğunu kaydeden Ersoy, “Buraya İzmir’in Yerebatan Sarnıcı da deniyor. Kadifekale’de gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen çokça eser var. İzmir’in şehir içinde kalmış tarihi yapıları Smyrna Agorası 4 hektar, Kadifekale 6 hektar, Smyrna Antik Tiyatrosu ise 1,5 hektar alana sahip. İzmir’in suriçi denilen bölgesi 195 hektar. Tamamının kazılması zor ama simge yapıları gün yüzüne çıkarmamız gerekiyor.