Trump’la başa çıkmak

Donald Trump başkan seçilmesi için gereken 270 delege sınırını aştı. ABD seçimlerinde açık bir zafer kazandığı görülüyor. Trump’ın Partisi’nin oy sayımı sürerken Atlantik’in diğer yakasında gelişmeleri yakından izleyen Avrupa ve Türkiye, bundan sonra neler olabilir sorusuna yanıt arıyor.

Artık sadece Türkiye demokrasisi değil, Avrupa ve ABD demokrasisinin bekası konusunda da ciddi endişeler olduğu görülüyor.

Şöyle acı bir gerçek var ki, yalanları yaymak, nefreti körüklemek ve rakiplere sövmek siyasette oy kazandırıyor. Elon Musk gibi güçlü Trump destekçileri bunun baş aktörleri. Demokrasiye ne denli zarar verildiğini görmüyorlar mı? Elbet görüyorlar. Ama kimin umurunda… Bu yıkıcı siyaset karşıtlığı nasıl bu kadar inatçı ve bulaşıcı olabiliyor? Seçimin galibi kim olursa olsun, siyaset karşıtlığı çoktan kazandı bile. Habis bir ur gibi büyümeyi de sürdürecek. Demokrasi ancak seçmenin ekseriyeti ona inanırsa ayakta kalır. Bunun şu anda, özgürlük ve demokrasi imajlı ABD’de bile artık söz konusu olmadığını görmek gerçekten çok acı.

Anlaşılıyor ki Trump’ın demokrasi karşıtı, faşist ve bölücü olduğuna dair yapılan uyarılar beklenen caydırıcı etkiyi yaratmamış. Bu uyarılar kararsız olan seçmende karşı tepki bile uyandırmış olabilir. İkincisi: Trump’ın kitlesi, genç ve fazla eğitimli olmayan erkeklerden müteşekkil güçlü bir bloktan oluşuyor. Harris kadınların oylarını almak için ne kadar yoğun bir kampanya yürüttüyse, erkekler de o kadar Trump’a akın etti. Üçüncü olarak, Trump görünüşe göre Siyahlar ve Latinler arasında da oy oranını yükseltmeyi başardı. Demokratlar azınlıkları yalnızca ırkçılık karşıtlığı üzerinden arkasına alamayacağını anlamalı artık. Azınlıklara yönelik politikalar aynı zamanda pratik sonuçlar vermeli:” iş, konut, aile” gibi

Anlayacağınız, örnek demokrasiden geriye pek bir şey kalmadı. Avrupa ülkelerinde ve ABD’deki geleneksel partilerin artık birer birer önemini yitirdiğini görüyoruz. Eski güçlü partiler acı verici bir boyutta zayıfladıklarını kanıtladılar. Cumhuriyetçiler kendi adayları üzerindeki kontrollerini kaybettiler; Demokratlar dört yıldır Joe Biden’ın yerine başkasını bulamadılar ve paniğe kapılıp hazırlıksız, şaşkın ve kervanı yolda düzen Harris’e bel bağlamak zorunda kaldılar. Dünyaya 250 yıldır model olan ve örnek teşkil eden Amerikan demokrasisi, bu seçim kampanyasından ağır yaralar alarak çıktı.

Bundan sonra Trump’ı kimseler tutamaz. Bizim Erdoğan tutamadığımız gibi. Trump başkanlığında geçecek önümüzdeki dört yıl, 2021’de biten görev süresinin dümdüz devamı niteliğinde olmayacak; aksine dünya, önceki dönemin sınır tanımayan daha hızlı sürümüyle karşı karşıya kalabilir. “Mekândaki yetişkinler”, yani Trump’ın en tehlikeli planlarını dizginlemeye çalışan ilk dönemin ılımlı isimleri çoktan gittiler. “Büyük Amerika” hareketi ile radikalleşen Cumhuriyetçi Parti’de bugün hükümette görev almaya talip olanlar bundan böyle artık sadece Trump’ın fikirlerine boyun eğmek zorunda kalacak!

Avrupa Birliğinin çoğu üyesi dahil olmak üzere Avrupalı liderlerden oluşan geniş bir grup, tek bir sorunun hâkim olacağı üst düzey bir toplantı için Budapeşte’ye gitti: Donald Trump’la nasıl başa çıkacağız?

Brüksel’den Varşova’ya, Avrupa başkentleri Cumhuriyetçi partinin şaşırtıcı derecede güçlü zaferini hala içine sindirmeye çalışıyor.

Trump kampanya vaatleri içinde ABD’ye gelen tüm yabancı menşeili ürünlere gümrük vergisi getirme planını ortaya attı ki bu plan yasalaştığı takdirde Avrupa’nın ihracata dayalı ekonomisi üzerinde büyük bir tahribata yol açabilir. Çin’e karşı izlediği sert politika Pekin’i kıtaya yönelik ticaret akışını yeniden yönlendirmeye zorlayabilir ve piyasa rekabetini daha da alt üst edecek yeni bir ucuz mal akınını beraberinde getirebilir. Ayrıca ABD’nin yerli fosil yakıt endüstrisini desteklemesi, Paris Anlaşması’ndan çekilmesi gibi iklim değişikliğini azaltmaya yönelik küresel çabaları engellemesi beklenebilir.

Şüphe yok ki Avrupalı liderler için Ukrayna ve NATO en önemli konular olacak. Trump’ın doğasında var olan öngörülemezlik, herhangi bir kurumun ya da milletin ileriye dönük plan yapmasını ne yazık ki zorlaştırıyor.