Yönetim disiplini dağıldı

Uzun süredir çok kötü yönetiliyoruz.

Devletin ve milletin ihtiyaç ve sıkıntılarını gidermek yerine, siyasetin ayak oyunlarıyla oyalıyor, meşgul ediyoruz toplumu. Her gün yeni bir senaryo izliyor, gördüklerimiz duyduklarımız ve yaşadıklarımızla dehşete düşüyoruz. Önce insanımızı Anayasa değişikliğine inandırmaya çalıştık. Sonra 40 bin kişinin katili terörist başı Apo’yu Meclis’te konuşmaya çağırdık. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i (terörle bağlantısı olduğu iddiasıyla)hapse attık. Uzun yıllar devlette çalışmış, rektörlük ve dekanlık yapmış, 7 ay önce temiz kâğıdı alarak seçime girmiş ve kazanmış bir bilim adamını terörist yaptık. Madem Ahmet Özer’in terörle bağlantısı vardı da, yetkililer yıllardır niçin görevlerini yapmadılar? Bana göre Ahmet Özer’i değil, ibret için görevini zamanında yapmayan sorumluları gözaltına alıp tutuklamalı.

Durduk yerde ortalığı geriyoruz. Anıtkabir’de AKP Genel başkanını alkışlatıyoruz. Kim sokuyor bu amigoları Anıtkabir’e, Anıtkabir’in ziyaret kurallarını çiğneten komutandan kimse hesap soramıyor mu? AKP Genel Başkanı da, (burada tezahürat olmaz)diyerek susun işareti yapmak yerine, eliyle selamlıyor alkışçıları. Olacak iş mi, milletin gözü önünde oluyor işte… Bodrum’da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, bu kere de CHP sözcüsü siyasi bir konuşma yaparak, yoğun tepkilere sebep oluyor. Meydandaki AKP ve MHP’liler itiraz ediyor, kutlama alanını terk etmek istiyorlar. Allah’tan genç Belediye Başkanı akıllıca bir konuşma yaparak tarafları yatıştırıyor da, olay büyümeden bastırılıyor. Millî bayram kutlamalarında siyaset yapılmaz, yapılmamalı. AKP’nin milleti ayrıştırmasından şikâyetçiyiz. Aynı şeyi CHP’nin yapması hoş görülebilir mi?

Kötü yönetim ve yanlış karar ve uygulamalar nedeniyle işçisiyle, çiftçisiyle, emeklisiyle, memuruyla, öğretmeniyle, doktoruyla, kadınıyla, kızıyla milleti huzursuz ettik, sokağa döktük. Asgari ücretle, emekli maaşıyla geçinemeyenlerin, yoksulların ve dar gelirlilerin çığlıkları ayyuka yükseldi. Bebek ölümleri faciası yürekleri dağladı. Oralı olmak, çare üretmek yerine, dalga geçtik hepsiyle. Ticaret Bakanı Ömer Bolat ekonominin yüzde 5 büyüdüğünü, 2024’ün ilk yarısında 1,2 trilyon dolar millî gelire ulaştığımızı, kişi başına düşen milli gelirin 13 bin doların üzerine çıktığını söylüyor. Şaka gibi değil mi? Milyonlarca kişi açlık sınırının altında inleyip dururken, geçim sıkıntısı çekerken, eline geçen parayla ev kirasını bile ödeyemezken, Ömer Bolat hikâye anlatıyor. Acaba Ömer Bolat başka bir ülkenin Ticaret Bakanı mı, yoksa biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?

Oy alacağız diye milyonlarca kişiyi erken emekli ettik. Emeklilikte yaşa takılanların işini, elimizdeki paraya bakmadan hallettik ama şimdi de emeklilikte güne takılanlar çıktı ortaya. Birkaç gün farkla bu imkânı kaçıranlar da, emekli olmak istiyorlar. Haydi ayıklayın bakalım pirincin taşını. Bizi yönetenler, har vurup harman savuruyor nasıl olsa. Buna da bir çare bulurlar. Vergi üstüne vergi salıp duruyorlar millete. Bıçak kemiğe dayanmaya başladı ama yönetim hala farkında değil. Enflasyonun altında inim inim inleyen milleti bir de vergi ile zorlayacaklarına, devlette tasarruf önlemlerini işletseler ya… Bir sürü tasarruf tedbiri açıkladılar ama bunları uygulamadılar ki. Maliye Bakanı bile, makam tuvaletine milyonlarca lira harcamış. Hangi tasarruf, ne tasarrufu, israf eskisinden de hızlı bir şekilde sürüp gidiyor hâlâ.

12 milyonu aşkın mülteciyi beslediğimiz yetmiyormuş gibi, şimdi Filistin ve Lübnan’dan da yeni din kardeşlerimiz gelecekmiş. Yolgeçen hanına döndü sınırlarımız. Mayınları toplamanın günahını çekiyoruz. Bu mülteci işini hafife almanın ve siyaset malzemesi olarak kullanmanın acı sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağız. Bazı illerimizde büyük sıkıntı var. Bu sıkıntının giderek ülkeye yayıldığını görüyoruz. Kadın cinayetleri ve doktorlarımıza saldırılarda sürüp gidiyor hâlâ. Ayrıca aile hekimliği işini de elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. Onlara verdiğimiz parayla ve bilmece gibi yeni formüllerle ödeyeceğimiz komik rakamlarla, aile hekimlerini görevde tutmak mümkün değil. Her gelen yeni bakan, arapsaçına döndürüyor sistemi. Bakalım mevcut sağlık bakanı ne yapacak, hangi zihni sinir modelini ekleyecek karmaşık sisteme?

Ülke gürültü patırtılar arasında 2025 bütçesini görüşmeye başladı bile. Çözüm bekleyen bunca ciddi ve ağır sorunlarımız varken, yönetim gündemi değiştirme gayretleri ile muhalefet de sık değişen gündemin peşinde koşmakla vakit geçiriyor. Huzur, güven, istikrar isteyen milletimiz de çaresiz ve endişeyle seyrediyor gelişmeleri. Bu kargaşayla işin sonunun nereye varacağını izliyor sabırla.

Sabrın sonu selamet olur inşallah.