Yalçın Balcı’nın ardından

Seksenli yılların başında, Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olunca, iş hayatına Yeni Asır’da adım atmıştı Sevgili Yalçın Balcı. Emekli olduğunda, bünyesinde Hürriyet ve Milliyet’i de bulunduran Doğan Holding’de CEO’luğa kadar yükselmişti.

 

”D&R”ları kuran bir kişi olarak, emekliliğinde de yayın dünyasında çalışmalarına devam etti. Önce, doğum yeri olan Çanakkale için Truva kitabını yayınladı. Truva Kazıları Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın kaleme aldığı ‘A journay to the Homeric Landscape Troy’in ardından, emekliliğinde yerleştiği eşinin memleketi İzmir için de ‘A Journay to the Homeric landscape Smyrna’i yayına hazırladı. Her iki kitap da İngilizce, büyük boy, çok yüksek içerik ve standartta prestij yayınlar olarak, entelektüel dünyamızda büyük ilgi ile karşılandı.

 

Yalçın Balcı, İzmir’in küresel markasının Homeros olduğuna inanırdı.  İzmir’de doğan ve yaşayan tarihin en ünlü şairi Homeros, eserleri ile antik dönemden bugüne tüm kültürleri derinden etkileyen, Shakespeare’den James Joyce’a Batı Edebiyatını oluşturan yazarların ilham aldığı bir İzmirli hemşerimiz idi. En ünlü eserleri olan ‘İlyada ve Odysseia’ günümüzde bile en çok okunan klasiklerdendir. Yalçın Balcı birkaç arkadaşı ile ‘Homeros Araştırmaları Enstitüsünü’ kurdu ve Homeros ile ilgili çalışmaları ve doktora programlarını finanse etmek için burslar tahsis etti. Çıkardığı ilk iki kitap da Homeros’un yaşadığı kente ve ünlü eserlerinde anlattığı öykülere bir ithaf idi.

 

Bu yılın başında da, Jacques Pervititich’in,13 Eylül 1922 tarihinde gerçekleşen ve yabancı literatürde ‘Great fire of Smyrna’ yani büyük İzmir Yangını olarak anılan facianın ardından İzmir’de görevlendirilerek, 30 pafta halinde, yangın sonrası İzmir’i çizdiği birçok tarihçi, akademisyen ve araştırmacının çalışmalarında kullandığı ‘Plan d’Izmir’ isimli eserini orijinal boyunda, Türkçe ve İngilizce iki versiyonda baskıya vermişti. Bu seçkin eserin son nüshasının eline geçmesi, kâğıt ve dış kapak ciltleri için İtalya’da orijinal hammaddeleri bularak İzmir’e getirtmek için yaptığı insanüstü gayreti ve özeni gözleme imkanım oldu. En küçük baskı ayrıntıları için günlerce çalışırdı. Sonuçta da, İzmir tarihi ile ilgili eşsiz bir belge niteliğindeki muazzam eseri gün yüzüne çıkardı.

 

Üç gün önce, ziyaretime geldiğinde, 2025 yılında gerçekleştireceği projeleri anlatmıştı. ‘A journay to’ serisinin devamında ‘Halicarnassus’, sonrasında da Ege Bölgesi bağcılığı için referans bir kitap olarak gördüğü ”A Journay to Western Anatolia: Vineyards, Wineries, Grapes & Wines” için gerekli hazırlık ve bağlantıları kurduğunu, yılın ilk yarısında yayına hazır olacakları bilgisini vermişti.

 

Yılın sonuna doğru da Metin Kalkavan’ın TRT Avas kanalında yayınlanacak olan ‘Maverünnehir’ belgeselinin kitaplaştırılması ve 18. yüzyılda Osmanlı kostüm çizimlerinin olduğu ünlü Monnier’in koleksiyonlarını kapsayan ‘Joseph Gabriel Monnier’s Ottoman Costumes Collection’,1786, France-Facsmile Edition”ın hazır olacağını umduğunu belirtmişti. Bir yandan da beş yüz yıllık,100 haritadan oluşan ‘1422-1922 İstanbul Şehir Haritaları’nın ikinci baskısı için görüşmelerde bulunuyordu.  Macar mühendis Johann Baptist von Reben’den ünlü Vincenzo Maria Coronelli’ye kadar birçok haritacının tarihsel çizimlerini, Prof. Dr. İlber Oltaylı danışmanlığında yıllar önce baskıya hazırlamıştı ve artık günümüzde kopyasına ulaşmak mümkün değildi.

 

Ayrıca eğer zaman kalırsa, Anadolu’nun 10 bin yıl öncesinde, neolitik çağın yerleşik yaşamının başlangıcına tanıklık eden, içinde Göbeklitepe ve Saruhantepe’nin de olduğu ‘Taş Tepeler’ ile ilgili bir yayını kafasında tasarlıyordu.

 

Tabii, tüm bunlar, somutlaşmış, ete kemiğe bürünmüş, gerçekleşmesi ajandaya kaydedilmiş projeleri idi, bunların dışında da birçok ‘düşünce’ aşamasında olanlar vardı.

Ben hayatım boyunca, emeklilik sonrası, başlı başına bir kariyer sayılabilecek, bu kalitede projeleri hayata geçiren başka bir insan tanımadım. 14 Kasım 2024 Perşembe sabahı Sevgili Yalçın Balcı’nın vefat haberi ile derinden sarsıldık. Bizler eşsiz bir dostu, Türk ve İzmir Entelektüel dünyası da çok çalışkan bir ‘kültür yayıncısını’ kaybetti. Eşi Ayşe Hanım’a, oğlu Fırat’a ve tüm yakınlarına sabırlar dilerim. Ruhu Şad Olsun.