Nilhan Nur Kışlalı
XPrice’ın kurucusu Peter H. Diamandis ile 20 dakikalık bir söyleşi yapan Tesla ve SpaceX’in kurucusu Elon Musk, konferansın ana gündemlerinden biri olan yapay zekayla ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. “2030 yılına kadar insandan çok robot olacak’’ diyen dünyanın bilinen en zengin adamı Elon Musk, yakın gelecekte bununla beraber fakirliğin biteceğini, “minimum gelir” değil “üst gelir’” konuşacağımızı vurguladı.
Moderna’nın CEO’su Stephane Bancel’den tutun, TikTok CEO’su Shou Chew’a, Amerika finans devlerinden BlackRock’un CEO’su Laurence Fink’den, Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt ile şimdiki CIO’su Ruth Porat’ta, Facebook eş-kurucusu Eduardo Saverin’e kadar FII8’de her sektörün en büyük isimleri vardı.
Devlet başkanlarından Pakistan, Mısır, Vietnam, Senegal Cumhurbaşkanlarının ve Ürdün Prensi’nin de konuşmacı olduğu FII8 konferansına Türkiye’den de önemli isimler katıldı.
Maliye ve Finans Bakanı Mehmet Şimşek’in yanı sıra, Türk katılımcıların arasında Doğuş Holding CEO’su Ferit Şahenk, Limak Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Limak Kurucusu ve eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ve Akbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda eski CEO’su Hakan Binbaşgil’de bulunuyordu.
Mehmet Şimşek’in Paneli
FII8 konferansında gerçekleştirilen “Politika Belirleyiciler Kurulu: Liderler İhtiyat Yerine İyimserlik Sunabilir mi?” başlıklı panelde, önemli isimler küresel ekonomi, yatırım, ticaret ve finans konularında görüşlerini paylaştı. Panelin katılımcıları arasında Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Khalid bin Abdulaziz Al-Falih, Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İngiltere İş ve Ticaret Bakanlığı Devlet Bakanı Rt Hon Douglas Alexander MP, Bridgewater Associates ve Dalio Family Office’in Kurucusu Ray Dalio ve Uluslararası Finans Kurumu (IFC) Genel Müdürü Makhtar Diop yer aldı. CNN gazetecisi ve sunucu Becky Anderson’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, katılımcılar küresel ekonomik zorluklar, enflasyon, yatırım fırsatları ve sürdürülebilir kalkınma konularını tartışarak izleyicilere geleceğe dair iyimser bir bakış açısı sundular.
Panelde, Dünya Bankası’nın tahminlerine göre 2024-2025 dönemindeki büyümenin, dünya nüfusunun %80’ini temsil eden ülkelerin %60’ında, 2010’lu yıllardaki ortalamanın altında kalacağı değerlendirildi. Bu zorlu dönemde, politika yapıcıların sadece risk yönetimi değil, aynı zamanda ekonomik iyimserliği teşvik eden bir yaklaşım benimsemeleri gerekliliği üzerinde duruldu.
Mehmet Şimşek, Türkiye’nin ekonomik potansiyelini ve krizlere karşı direnç sağlama stratejilerini detaylandırarak, aynı zamanda bölgesel kalkınma ve yatırımları teşvik etmenin önemini vurguladı. Şimşek, ekonomik istikrar ve büyüme odaklı reformlar yaparken, dünya genelinde belirsizliklerin arttığı bu dönemde politikaların daha fazla iyimserlik ve sürdürülebilir büyümeye yönelik olmasının önemine dikkat çekti.
Becky Anderson moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Türkiye’nin ekonomisi de konuşuldu. Anderson, Bakan Şimşek’e “geçen yıl Ekonomi Bakanı olarak atanarak ekonomik bir dönüşümü başlatmanız bekleniyordu. Bu görev, kendisini faiz oranlarının açıkça karşıtı olarak tanımlayan Cumhurbaşkanınızın öncülüğündeki bir politika denemesini tersine çevirmenizi gerektiriyordu. Dünyada faiz oranlarının enflasyon üzerindeki etkisini iki yıl içinde gördük. Ülkenizdeki faiz oranları %8,5’ten %50’ye yükseltildi, böylece enflasyon Ağustos ayında %75’ten %52’ye düştü. Burada birçok rakam var, ama asıl noktam şu: Bu bir ilerleme. Ancak dünyanın geri kalanında olup bitenler ışığında hala yapılacak çok iş var ve Türkiye’deki yaşam maliyeti krizi de oldukça iyi biliniyor. Enflasyonu düşürmeyi sürdürmek ve ekonomik büyümeyi dengelemek ne kadar zor olacak ve bu konudaki ana öncelikleriniz nelerdir?” diye sordu.
Şimşek: En kötüsü geride kaldı
Bakan Şimşek’se, “En kötüsü geride kaldı, enflasyon düşüyor. Bence düşmeye devam edecek, çünkü para politikası sıkı, maliye politikası daha da sıkılaşacak, gelir politikaları da daha destekleyici olacak. Dış kırılganlıkları zaten ele aldık. Cari açık talep üzerine düştü, açık bir buçuk yıl öncesine göre altıda bir oranında ve rezervler 100 milyar ABD dolarından fazla arttı. Şimdi bu kazanımları kalıcı hale getirme zamanı ve bu da yapısal değişiklik gerektiriyor; açıkça yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm dahil. Çok geniş bir reform gündemimiz var ve bunu uygulamaya başlıyoruz.
Son birkaç yıl karmaşık ve zorlu geçti, ancak şimdiye kadar olan yolculuğa bakarsanız, program rayında ve sonuç veriyor. Ray’in (Dalio) kriterlerine atıfta bulunarak söyleyebilirim ki Türkiye oldukça büyük bir ekonomi. Avantajlarımızdan biri, Türkiye’deki borç/GSYİH oranının sadece %26 olması. Yani borç/GSYİH oranımız çok düşük. Çalışan yaş nüfus artışımız hâlâ devam ediyor. Büyüme sorunumuz yok. Geçici olarak kısa vadeli bir diyete girmemiz gerekebilir, ancak son 100 yıla baktığınızda büyüme oranı %5 civarında, son 20 yılı aşkın süredir ise %5,5-6 civarında seyrediyor. Dolayısıyla büyüme sorunumuz yok. Önemli olan fiyat istikrarı gibi bazı yapısal engelleri aşmak ki bu, bizim en önemli politika önceliğimiz,” dedi.