Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar konuşmasında, enflasyonla mücadeleye ve asgari ücret artışına dikkat çekerken, Meclis Başkanı Gökçüoğlu tarım politikalarından, yabancılara toprak satışına, teğmenlerden Anıtkabir’deki slogan olayına kadar geniş bir perspektifte iktidarın politikalarında yanlış gördüğü noktalara dikkat çekti. Konuşmasına öğretmenler gününü kutlayarak başlayan EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu, teğmenlerin kılıçlı yemini sonrası yaşananlara da tepki gösterdi.
Disiplinsizlik ve ihraç sebebi sayılmamalı
Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine ilişkin kanuna bağlı yönetmeliğin 35.maddesinde slogan atmanın suç olduğunun açıkça yazdığına değinen Gökçüoğlu, “Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde subay yemini yapan ve sonrasında sevinçlerinden yıllardır uygulanan ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ ifadeleri ile kutlama yapan teğmenlere, disiplinsizlik gerekçesiyle TSK’dan ihraç talepli olarak yüksek disiplin kuruluna sevk edildiklerine dair tebligat yapılmaya başlanıyor ise, TSK’ya bağlı birlik tarafından, Anıtkabir’in düzenini, nizamını sağlamakla görevli komutanlar son yıllarda yaşanan slogan uygulamasına izin verip, müdahale etmemeleri ağır disiplin cezası gerektiği halde göz yummaları, haklarında disiplinsizlik ve görevi kötüye kullanmadan işlem yapılması gerekirken hiçbir işlem yapılmaması izaha muhtaçtır.” dedi.
“Askere düşmanlık, düşmana askerliktir”
Siyasete ve tarikata bulaşmış bir ordunun çökeceğini de dile getiren Gökçüoğlu, “Ordu çökerse devlet yıkılır, ne vatan kalır, ne makam. Bunun canlı örneği Irak ordusunun ABD ile yaptığı çok kısa süren savaşta görüldü. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sadece 8 yıl geçti hiç mi ders alınmadı? O gece İktidar ve tüm siyasi parti binalarına Atatürk posterleri asıldığını ne çabuk unuttular acaba? TSK’nın komutanları Atatürk konusunda ‘diklenmeden, dik duruş sergileyeceği’ asli görevleri olduğunu hatırlamaları gerekiyor artık. Bu konular baka sebebinin aslıdır. Anıtkabir’de Atatürk’e saygısızlık yapıp slogan atmak normal, ihraç sebebi değil. Ülke olarak teğmenlerimize sahip çıkmamızın tam da zamanıdır. Bebek katilini Meclise çağırıp, teğmenleri ordudan uzaklaştırmak ne demek. Askere düşmanlık, düşmana askerliktir” şeklinde konuştu.
Kanunen belirlenen destek verilmeli
Türkiye’de 2000 öncesi yaşanan enflasyon oranlarında tarımın payı çok düşük olmasına rağmen, özellikle pandemiden sonra ülkemizde yaşanan enflasyonda çok yüksek oranda seyrettiğine de değinen Gökçüoğlu, tarımdaki sorunlarda ve yaşanan gıda enflasyonunda en büyük sebebin iktidarın 2006 yılında çıkardığı tarım destek yasasına kendisinin uymamasını gösterdi. Yasaya göre Millî Gelir’in yüzde 1’inin tarımsal desteklerde kullanılması gerektiğini belirten Gökçüoğlu, “Ne yazık ki destek oranları Millî Gelir’in binde 5’ini geçmiyor. Yıllarca kendimiz üretip, kendini besleyen ülke olmuşken, yoğun ithalatçı ülke durumuna getirildik. Kanunen belirlenen desteklerin ısrarla uygulanmaması, kısa, orta, uzun vadeli planlı tarım politikası oluşturulmaması, tarım girdilerinde özellikle Ata Tohumu kullanımının yasaklanması ile ithal edilen, tohum dâhil İlaç, teknoloji, lojistik ve tüm öğelerde kur ve enflasyon nedeniyle artan maliyetlerin karlılık oranları neredeyse sıfırın altına düşürmesi, ürüne ve bölgeye özel kurulan “Birlikler ve bölgesel kooperatiflerin işlevsiz hale getirilmesi, Ziraat Bankası’nın kredileri içinde tarım kredi oranlarının düşürülmesi gibi etkenlerin neticesinde, son 20 yılda nüfusumuz yaklaşık 20 milyon artmasına rağmen, çiftçi sayısında 500 bin azalma olmasına sebep oldu” ifadelerini kullandı.
Yabancıya toprak satışı yasaklanmalı
Ziraat Bankası’nda tarım kredi oranlarının düşmesi neticesinde gerekli desteği alamayan çiftçilerin, yabancı menşeli bankalardan tarla ipoteği ile kredi aldığına da vurgu yapan Gökçüoğlu “Ödeyemediği zaman tarla yabancı mülkiyetine geçiyor, son yıllarda bu şekilde sessizce topraklarımız yabancılara geçiyor. ÇKS 2024-EKİM verilerine göre 2 milyon 900 bin çiftçi var, 2 milyon 230 bin çiftçinin tapusu üzerine ipotek konuldu. Filistin devletinin toprakları zamanında bu şekilde el değiştirip belirli oranı geçince İsrail devleti kurulmuştu.”
Meslek liselerini özel sektöre devredin
Konuşmasına, destekledikleri İzmir Konak Çınarlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin öğrencilerinden Şahan Anıl’ın İtalya’nın Roma kentinde katıldığı robot olimpiyatında 12 ülkeden gelen yarışmacılar arasında dünya birincisi olduğunu hatırlatarak başlayan EBSO Yönetim Kurulu Başknaı Ender Yorgancılar, “Bu da meslek liseleri özel sektöre devredildiği zaman neler yapılabileceğinin bir göstergesi. Buradan yetkililere tekrardan çağrıda bulunuyorum: Meslek liselerini özel sektöre devredin, bizler işletelim” dedi.
AB Raporu kopyala yapıştır
Avrupa Birliği (AB) Komisyon’unun paylaştığı rapora da değinen Yorgancılar, bu sene paylaşılan raporun nerdeyse geçen seneki raporla aynı olduğunu dile getirdi. Raporun vize sorunuyla ilgili kısmına dikkat çeken Yorgancılar, “Raporda ‘vize serbestisi yol haritası kapsamında öne çıkan hiçbir kriter yerine getirilmediği’ ifadeleri yer alıyor. Yani, biz vize konusunda hiçbir kriteri yerine getirmedik diye rapor yazılıyor. Ama biz büyükelçilere müracaat edince eleman yok, vize veremiyoruz diyorlar. Demek ki burada başka bir sıkıntı var. Raporun devamında ‘Türkiye’nin mevzuatını vize politikalarına ilişkin AB müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekmektedir’ ifadelerine yer verildi. Bizim buradan anlamamız gereken, vize konusuyla ilgili bir takım daha edinimlerimiz var; onları yerine getirdiğimiz zaman vize ile ilgili rahatlık göreceğimizi düşünüyoruz.” diye konuştu.
Çalışan vergisi netten alınmalı
Asgari ücretle ilgili açıklamalarda da bulunan Yorgancılar, konuşulan yüzde 45 gibi bir rakamın enflasyonu artıracak rakamlar olduğunu söyledi. Çalışanın da enflasyon karşısında ezilmemesi için çalışanın brüt ücretinden değil, net eline geçen gelir üzerinden vergi dilimine tabi tutması gerektiğini vurgulayan Yorgancılar açıklamalarını şöyle tamamladı:
“Bu sefer eline geçen para daha yüksek olacak. Bir başka konu ise, EYT ile bunu yaşadık. Aralık sonuna kadar çalışandan asgari ücretteki belirsizlikten dolayı emekli olup olmamakla ilgili ayrım içerisindeler. Asgari ücretteki rakam düşük olursa şimdi emekli olursa daha yüksek maaş alacak. Ocaktan sonraya kalırsa emekli maaşı daha düşük olacak diye değerlendirmeler yapılıyor. Bunların ortadan kalkması için ücret politikasındaki vergi sisteminin yeni baştan gözden geçirilmesi gerekiyor. Ücretteki vergilendirme mutlaka enflasyona paralel vergi dilimleri artırılmalıdır. O zaman çalışanın eline ocaktaki aldığı maaş martta değişmeyecek, haziranda veya temmuzda değişecek.”