Tugay: Gelmeleri ne yazık ki engellenen bilim insanları da var
Çalıştaya katılan tüm katılımcılara teşekkür ederek konuşmasına başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Arkadaşlarımız İzmir’i çok seven İzmirliler olarak, vatansever insanlar olarak ama aynı zamanda çevre duyarlılığıyla beraber, bilgiye önem veren bilim insanları olarak bu bakış açısıyla organizasyonu gerçekleştirdiler. İzmir Körfezi’ndeki problem için yapılmış muhtemelen en değerli çalışma ama aynı zamanda bizim için başlangıç. Merkezi hükümetin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın olaya çözüm sağlama niyetiyle bakmasını, bize yardımcı olmasını bekledik. Ama maalesef bir siyaset yapma aracına dönüştürdüler bu sorunu. Körfez’deki problem, siyaset diliyle konuşulması gereken, siyasete konu edilmesi gereken bir konu değildir. Bugün yaptığımız gibi bu konu; bilimsel duyarlılıkla, bilim insanı bakış açısıyla, sorunu nedenleriyle, mevcut hali ve gelecekte neler getirebileceğini değerlendirme konusudur. Bunları yabancı konuklarımızın huzurunda ifade ederken zorluk çekiyorum ama bize lazım olan dil bilim dilidir. Asla çirkin iftiralarla dolu suçlayıcı bir dil değildir. Çok uzaklardan gelen katkı veren konuklarımıza rağmen çok yakınlarımızda olan davet ettiklerimiz ama gelmeleri ne yazık ki engellenen bilim insanları da var. Bizim için çok büyük üzüntü kaynağı olmuştur. Açıklaması zor” dedi.
“Konuyu basite indirgememek gerekiyor”
Sunumları dinledikten sonra tablonun netleştiğini belirten Tugay, “Bu çalıştaydan güzel bir sonuç çıkaracaksak, başımıza bir şey geldi kriz yaşadık bununla ilgili çözüm ürettiğimizde geçecek, bir daha tekrar etmeyecek diye düşünmemiz gerekiyor. Konuyu basite indirgememek gerekiyor. Dünyadan pek çok şehirden örneklerden bahsedildi. Sabah buraya gelmeden önce Letonya Büyükelçisi ziyaretime geldi. Başkenti Riga’da da böyle bir sorun olduğunu, onların da temizlik için çalışmak zorunda olduğunu anlattı. Dünyada pek çok yerde görülebilen bir sorun olduğunu bilmemiz lazım. Nedenleri belki henüz yüzde yüz net değil. Biyolojik proseslerle denizin aslında ekosisteminin bozulmasıyla bağlantılı bir konu olduğu açık. Denizlerin kirlenmesinde iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkilerin olduğunu unutmamalıyız. Dünyanın tüm denizlerini etkileyen bir sorun. Denizin içeriğiyle ilgili hem biyolojik hem kimyasal her anlamda içeriğiyle ilgili değişim mutlaka var ama aynı zamanda iklim değişikliğinin de önemli bir etkisi var” diye konuştu.
“Yangın tetiklemiş olabilir”
Bir sunumda yer alan toz fırtınasının alg patlamasını tetikleyebileceği konusuna değinen Başkan Dr. Cemil Tugay, “Alg patlamasından hemen önce yaşadığımız orman yangını, Körfez’e taşınan küller, orman yangını atıkları gerçekten alg patlamasını tetiklemiş gibi göründü bana. Böyle bir kanaat oluştu bende. Yüzde yüz doğruluğunu bilemem ama orman yangını büyüktü, Körfez çevresindeydi. Önemli miktarda kül, toz havalanmıştı. Şehir içinde hepimizin soluk alıp vermesini etkileyecek şekildeydi. Körfezi etkilememiş olması mümkün değil. Bu da böyle bir şeyi tetiklemiş olabilir” şeklide konuştu.
“Çalıştaydan çıkacak veriler ışığında da kendimiz mutlaka yol haritası çizeceğiz”
Körfezin kirliliğini azaltmak, ilave kirliliği önlemek ve süreci takip etmek için gereken çalışmaları yapmaya devam edeceklerini belirten Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sürekli bir izleme sistemi kurmamız gerektiği anlaşılıyor. Bizim için şu anda, alg patlaması, balık ölümü, koku yok. Önümüzdeki yıl böyle bir sorunu yaşar mıyız bununla ilgili gereken önlemleri nasıl almalıyız, bunun üzerine düşünmek gerekiyor. Çalıştaydan çıkacak veriler ışığında da kendimiz mutlaka yol haritası çizeceğiz. Körfez’in sadece kirlenmesini önlemek değil, olası gelecekteki deniz ekosistemi ile ilgili olan sorunu doğru yönetme konusunda üzerimize düşeni yapacağız. Bunu İzmir’e duyduğumuz sevgimizle, çevremize duyduğumuz saygımızla, gelecekte sağlıklı bir kentte, dünyada yaşama isteğimizle, kararlılığımızla yapacağız. Bu konuya ilgisi, duyarlılığı, birikimi olan tüm değerli hocalarımızı, olumsuz hiçbir etki altında kalmadan, ülkemize yakıştıramadığımız siyasi baskılardan kendilerini sıyırarak bize katkı vermeye davet ediyorum. Bugüne kadar ki tutumdan anladığım kadarıyla bu sorun İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, katkı veren tüm kişi ve kurumlarla beraber çözeceği bir sorun olacaktır. En önemli dayanağımız, gücümüz aslında bilgi sahibi olan insanlarımızın ama bu konudaki teknoloji üzerine çalışan ulusal ve uluslararası tüm kurumlarımızın desteğidir. Onlarla beraber yöneteceğimize inancım var. Bugün bu inanç güçlendi. İzmirlilere şunu söylemek isterim ki; lütfen müsterih olsunlar, lütfen hepimizin sürekli moralini bozmaya çalışan, İzmir’i, İzmirlileri İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni suçlamaya çalışan insanlara kulaklarınızı kapayın. Yapabiliyorsanız çabamıza katkıda bulunun. Körfezi temiz tutmak her İzmirli için en asli görevlerden biri oldu. Biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak üzerimize düşeni tam olarak yapacağız. Halkımızın desteği bize güç verecektir. İlgili tüm kurumlarımızın desteği, bize güç verecektir. İzmir pek çok konuda olduğu gibi ülkeye bu konuda da örnek olacaktır. Kendi çevre sorunlarına sahip çıkmayı, onları bilim insanı bakış açısıyla yönetmeyi ve sorunun altından kalkmayı başaran bir şehir olacaktır. Biz bilgi ve bilime inanan insanlarız. Çin’de, Avusturalya’da, Amerika’da, Norveç’te de olsa bu bilgiye mutlaka ulaşacağız. Bir başlangıç olan çalıştayla devam edecek süreç hiçbir zaman bitmeyecek. Hiçbir zaman bu sorun ve benzer sorunlarla ilgili daha iyiye gitme arayışımız asla sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız. Gelecekte de önümüze konacak başka sorunlarla da bu akılla, bu bakış açısıyla başa çıkmayı öğreneceğiz.”
Yuan: İzmir Körfezi’nde tarımsal alanların denize yaklaştığı bölümlerde kil kullanılabilir
“Alg Patlamasında Modifiye Edilmiş Kilin Uygulanması” başlıklı sunum yapan Çin Halk Cumhuriyeti Deniz Ekolojisi ve Çevre Bilimleri Laboratuvarı Uzmanı Dr. Isaac Yongquan Yuan, parametrelerin incelenmesi ve ona göre harekete geçilmesi gerektiğini ifade etti. Çin’de kullandıkları teknolojiler ve kirleticilerin önünün kesilmesi konusuna değinen Yuan, “Buna modifiye edilmiş kil diyoruz. Killeri su yüzeyine yayıyoruz, killer hücrelerle bir araya gelebilecek, onların tabana gitmesini teşvik edecekler. Böylece su yüzeyini etkin bir şekilde 30 dakika içinde temizleyebiliriz. Bu teknoloji bütün Çin sahillerinde uygulanabilir bir teknoloji. Bu sayede yüzlerce kilometrelik bir alan temizlenebildi. Deniz felaketinin de önüne geçilebilmekte. İzmir Körfezi’nde de özellikle tarımsal alanların denize yaklaştığı bölümlerde bu yöntem kullanılabilir. Potansiyel etkinin elde edilebilmesi için, su kalitesinin artırılabilmesi için etkin özellikleri içeren bir teknoloji. ABD ve Şili ile yaptığımız değerlendirmelerde diğer organizmalara herhangi bir zarar verilmediğini söylemek lazım. Bu sadece Çin’de değil çeşitli ülkelerde de uygulanıyor. HUB gerçekten bir felaket olarak karşımıza gelmekte. Orman yangınlarıyla nasıl mücadele ediyorsak bununla da aynı şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. Kamudan yetkililer, özel sektörden yetkililerin müşterek çalışma içinde olması gerekiyor. Patlamaların kontrol stratejileri bulunuyor. Diğer ülkelerde kullanılanlar bunlar, Çin’de ve farklı ülkelerde kullanılıyor. Önemli bir potansiyeli var, İzmir şehrine de dahil edilebilmesi mümkün” dedi.
Hollingsaeter: Hava kabarcığı yönteminin uygulanmasıyla alglar yüzeye çıkamıyor
Norveç’te uyguladıkları Hava Kabarcığı Perde Uygulaması konusunda bilgi veren Ocean THERM Baş Teknoloji Yöneticisi Olav Hollingsaeter, “Tuzlu su ve tatlı suyun hava kabarcığıyla karışması ve okyanus suyuyla karşılaşması alg patlamasını engelleyebiliyor ve bu noktada problemi izole edilebiliyor. Florida’da da bu hava kabarcığı yöntemi uygulandı ve temizlendi. Ayrıca algler yüzeyden alınarak kurutulabiliyor ve bu yolla kömür enerjisi bile elde ediliyor. Hava kabarcığı yönteminin uygulanmasıyla alglar yüzeye çıkamıyor” şeklinde konuştu.
Trigiani: Ultrason yöntemi siyanobakteriler üzerinde çok etkili
ABD’den online bağlantı ile çalıştaya katılan HBS Hydro BioSience Satış Temsilcisi Peter Trigiani, İzmir Körfezi’nde Ultrasonik Teknolojiyle Siyanobakteri ve Zararlı Alg Patlamalarının Tedavisi hakkında konuştu. İzmir Körfezi’nin fotoğraflarından ve alglerden bir sunum yapan Trigiani, “Ultrason yöntemlerini kullanan bir şirketiz. Ultrasonic ses dalgaları kullanılarak bir takım yöntemler geliştirmekteyiz. Bu noktada alg patlamalarını önlemek adına kullandığımız bir teknoloji. Bu sentez bünyesinde çalışmalarımızı yapıyoruz. Toksinlerin açığa çıkmasını ve yayılmasını önleyebilmek için bir takım önlemlere odaklanmaktayız. İki önemli alg türü İzmir için sahnede. Siyanobakterilerden bahsedebiliriz. Balık ölümlerine sebebiyet verebilir düşük oksijenden dolayı. Siyanobakteriler büyük bir tehdit. Alg patlamalarına sebebiyet verebilecek bir bakteri. Ultrason yöntemi, Siyanobakteriler üzerinde çok etkili. Siyanobakteriler canlı hayatına tehdit oluşturabilecek durum ortaya çıkarır. İzmir Körfezi’nde de bunun oluştuğunu söyleyebiliriz. Siyanobakteriler, özellikle İzmir Körfezi’nde hayatı olumsuz etkiliyor çünkü oksijeni tüketiyor” dedi. Trigiani, bünyelerinde bulunan ultrason teknolojisiyle yüksek maliyetler olmadan farklı frekanslar vererek Körfez’deki kirliliğin çözülebileceğini söyledi.
Watkinson: Her zaman destek vermeye hazırız
Zararlı Alg Patlamalarının Yönetimi konusunda bilgilendirmeler yapan ARUP Avustralya Genel Müdür Yardımcısı ve Entegre Su Kaynakları Lideri Dr. Andrews Watkinson, “İzmir Körfezi’nde 2023 ve 2024 yılında alg patlamaları büyük boyutta meydana geldi. Uzun vadede sirkülasyon çalışmaları kısa vadede ise ana strateji üzerinde çalışmak gerekir. Paydaşların bir araya gelmesi gerek. Bu soruna güçlü bir takiple, birlikte göğüs germeliler. Su kalitesinin geliştirilmesi için parametrelerin toplanması gerekiyor. Hava ile ilgili ve hidrodinamikler anlaşılmalı. Bölge yapısı modellendirilmeli. Bu sayede çalışmalar etkin bir şekilde gerçekleşir. Birincil organizmalara erken müdahale gerek. Erken müdahale etkin bir şekilde sahaya sokulmalı. Geniş alanlarda kontrol sağlanabilir bu sayede. Mekanik yaklaşımla yapılabilecek bir yöntem var ve bazı türler bu sayede kontrol altına alınabilir. Kimyasal yöntemler kullanılabilir ama çok dikkat etmek gerek. Biyolojik yöntemlerde de bütün bir hayat döngüsü yok olduğu için tüm bu yöntemler Avustralya’da kullanılıyor. İzmir Körfezi’nde de özellikle nutrientlerin azaltılması önemli. Yapılar üzerinde dolaşımın hızlandırılması gerek. Özellikle organik katkılar (toz fırtınaları, yangın, sel) gibi körfeze taşıyıcı olarak gelen birtakım malzemeler alg patlamasına da neden olmuş olabilir. Bu noktada ARUP tarafından sizlere her zaman destek vermeye hazırız” ifadelerini kullandı.
Velibeyoğlu: İzmir Körfezi’ni yaşamımızın merkezine koyuyoruz
Ekosistem hakkının kabul edilip, hayata geçirilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini belirten İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, sağlıklı çevre çerçeve belgesi hazırladıklarını, İzmir Körfezi’ni 2054 ve 2074 yıllarını düşünerek planladıklarını söyledi. Hazırlanacak çerçevenin tüm İzmir’in çevre sorunları ve kirliliğe yönelik olacağını belirten Velibeyoğlu, “İzmir için üç ufka bakmaya çalışıyoruz. Şüphesiz ki; Körfez ve Körfez’in etrafından başlayarak örülüyor. İzmir için yaşamsal kıymetli bir değer olarak İzmir Körfezi’ni yaşamımızın merkezine koyuyoruz. Birinci ufukta İzmir’in misyon kenti olduğu ve iklim değişiklikleriyle, onunla mücadelede öncülük ettiği bir zaman dilimi içinde mutlaka Körfez’i ve Körfez ekosistemindeki iklim değişikliğinin etkilerini gözetmemiz gerekiyor. Hem Körfez temizliği hem de bu etkilere karşı dirençli hale gelebilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İZPA olarak acil eylem planlarından, ana planlara, tematik stratejik planlardan çerçeve belgelerine kadar geniş kapsamlı iç içe olan pek çok çalışmayı aynı anda gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Deniz alanlarını planlamamız gerekiyor. Körfez havzalarıyla bir bütün, havzalarıyla var olmuş bir kent. Gediz başta olmak üzere kentimizdeki havzalarımızı korumak ve bununla denizel alanlarımızı ekosistemimizi korumak temel amaçlarımız. Hem kıyı alanlarını hem de havzaları birlikte düşündüğümüz planla hareket edeceğiz” dedi. Velibeyoğlu, 7 Aralık’ta körfez ve havzaların ele alınacağı bir panel yapacaklarını söyledi.
İZSU Genel Müdürü Erdoğan: İzmir Körfezi’ni doğrudan etkileyen projeleri hayata geçiriyoruz
İzmir Körfezi’nde kriz başladığından beri genel olarak İzmir’de bu sorunun nasıl çözüleceğine dair sürekli bir çözüm arayışında olduklarını söyleyen İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konunun çözüme kavuşması için her zaman sahada görev yapıyor. Bizler İZSU Genel Müdürlüğü olarak 24 Ağustos’ta kötü bir tabloyla güne uyandık. Bugün yaşadığımız olaylarda alg görüntüleri aslında Ekim 2023’te ortaya çıktı. Bizler İZSU Genel Müdürlüğü olarak 67 noktada TÜBİTAK değerlerini alıyoruz ve Körfez’de izleme yapıyoruz. 2000 yılından bu yana İzmir Körfezi’nde değerler inceleniyor. Körfez suyunun kalitesiyle ilgili farklı bir tartışma var. Burada bazı değerler ‘iyi miydi, değil miydi’ tartışmaları sürüyor. Burada değerlere bakarak Körfez hakkında karar vermemek gerekiyor. İzmir Körfezi’ndeki tüm kirletici kaynaklar Gediz Nehri, kentsel arıtma tesisleri, dereler, gemiler, limanlar, tersaneler, sanayi kuruluşları. Bu alanların denetimi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde hali hazırda bir arıtma tesisinin revizyon çalışması var. Şu an yüzde 95’i tamamlandı. Yılbaşında tamamlanacak. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Faz betonarme inşaatı ise 15 Aralık’ta tamamlanacak. Nisan ayında işletmeye alacağız. İzmir’de arıtma tesislerimizi sağlıklı bir şekilde çalıştırmaya devam ediyoruz. Yağmur suyu ayrıştırma projelerimiz var. Özellikle Alsancak ve Bayraklı bölgelerindeki yeni kent merkezinde yaşanan nüfus artışıyla doğru orantılı gerçekleştireceğimiz üç aşamalı projelerimizde kanal alt yapısı ve yağmur suyunu ayrıştıracağız. 4 milyar liralık yatırımla gerçekleştireceğimiz projemiz tamamlandığında İzmir Körfezi’ne doğrudan katkı sağlayacak. Öz kaynaklarımızla Bayraklı Sevgi Yolu, Pazaryeri, Çay Mahallesi Pazaryeri yağmur suyu ayrıştırma projesi devam etmekte. Alsancak Yağmur Suyu Ayrıştırma projelerimiz 6 Aralık’ta ihaleye çıkılacak. Buca Yağmursuyu ve Bornova Yağmursuyu Ayrıştırma Projeleri devam ediyor. Yine İzmir Körfezi’nin temizliğini etkileyen ve vatandaşımızın yaşam kalitesini artıracak Çiğli Balatçık Yağmur Suyu Ayrıştırma Projesi için de önümüzdeki ay ihaleye çıkacağız. Mavişehir Peynircioğlu ve Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde ön tarama izni bekliyoruz. Her iki noktada ilk etapta 700 bin metreküp, 2025 yılı sonuna kadar iki buçuk milyon metreküp toplam tarama yapacağız. Merkezde 34 deremiz İzmir Körfezi’ne dökülüyor. Tamamı İZSU tarafından temizleniyor. 2024 yılında 150 bin tonluk temizlik yaptık.”
Erdoğan: Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan kredi onayı bekliyoruz
Sirkülasyon ve Navigasyon Kanalı Projesi’ni 2006 yılında Ulaştırma Bakanlığı’yla yapma konusunun karara bağlandığını ancak şu anda projenin onay sürecinin yeniden incelenmeye başladığını ifade eden İZSU Genel Müdürü Erdoğan, “Sirkülasyon ve navigasyon kanalı projemiz var. 50 milyon metreküplük malzemenin belli alanlarda çıkarılması gerekiyor. 3 metre saniyelere düştüğü ifade ediliyor akış hızının. Bununla birlikte yüzde 45’lik bir hızlanma hedefleniyor. 2016’da ÇED onayı aldı ancak hayata geçmiyor. Doğal yaşam adasına buradan çıkan malzemenin basılması gerekiyor ancak bununla ilgili sürecin tekrar incelenmesi istendi bakanlık tarafından. Bu uluslararası krediler ile yapabileceğimiz bir iş. Gerekli izinler tamamlanırsa hızla bunu hayata geçirmek istiyoruz. Çiğli Arıtma Tesisi’nin dördüncü fazını hızla bitirmek istiyoruz, kredimiz hazır ama henüz ön onayı gelmedi. Toplamda 5 milyar 200 milyon TL kredi onayımız var. Kentteki diğer kredileri de eklersek 9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz” dedi.
Güler: İzmir’in denizle ilişkisi köklüdür ve kolay kolay bozulamaz
İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Sayın Başkanımız Cemil Tugay, Körfez problemlerini çözme konusunu içselleştirdi. O yüzden Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Öncelikle ve acil olarak körfez ekolojisinin İzmir ulaşımına, kıyı alanlarından çok geniş yelpazeye yayılan konuları alt başlıklarla ele alındığını göreceksiniz. Hiç şüphe yok ki uzmanlar gerçekçi çözümler üretecek. Ulaşılabilir bilimsel ve teknik bir zeminde kararlılığımızı İzmirlilerle paylaşacağız. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Körfez ekosistemi zaman geçirilmeden ele alınmalıdır. Gediz havasından başlayarak, dereler tersaneler ve limanlar, körfezin çok dar ve sığ olması gibi konular bugün konuşulacak. İzmir’in bir vatandaşı olarak söylüyorum ki İzmir kadim bir liman kenti ve İzmir in denizle ilişkisi köklüdür ve kolay kolay bozulamaz” diye konuştu.
Neler görüşülecek?
Açılışın ardından katılımcılar yuvarlak masalarda gün boyunca İzmir Körfezi’nin geleceği hakkında konuşacak. “Körfez Ekolojisinin Korunması ve Sürdürülebilirliği”, “İzmir Deniz Ulaşımının Geliştirilmesi ve Çeşitlendirilmesi” ve “Bütünleşik Kıyı Alanı Yönetimi” konuları hakkında uzmanlar fikir alışverişinde bulunacak. “İzmir Deniz Ulaşımının Geliştirilmesi ve Çeşitlendirilmesi” konu başlığı altında ise; Kent içi Deniz Ulaşımında Teknolojik İnovasyon, Ulaşım Planlaması ve Entegrasyonu, Yolcu Memnuniyeti ve Erişilebilirlik, Risk Yönetimi, Emniyet ve Güvenlik, Deniz Ulaştırma Hizmetlerinin Çeşitlendirilmesi, Deniz Ulaşımında Acil Durum ve Afet Yönetimi tartışılacak.
Çalıştay neyi hedefliyor?
“Sağlıklı Körfez” hedefiyle çıkılan yolda gerçekleştirilen çalıştay, Körfez’in ekolojisi, deniz ulaşımı ve kent yaşamına entegrasyonu üzerine kurgulandı. Çalıştayın öncelikli konusu, yaz ayları boyunca yaşanan olumsuzluklar sebebiyle Körfez ekolojisinin korunması ve onarılması olarak belirlendi. Sadece bugünü değil, yarınlarımızı, gelecek nesillerimizi etkileyecek konu, çalıştayın ana gündem maddesi oldu. Körfez’in sorunlarına sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretmek, çalıştayın temel amacını oluşturuyor. Çalıştay; merkezi yönetim ile yerel yönetim iş birliğinin sağlanması, üniversitelerin ve bilim insanlarının sürecin ana öznesi haline gelmesini hedefliyor. Çalıştayın üzerinde duracağı ikinci konu ise deniz ulaşımı. Uluslararası ticaret ve turizmle İzmir’in dünyayla bağını kuran Körfez’in kent içi ulaşımdaki varlığının da güçlendirilmesi gerekiyor. Ulaşımın geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi başlıkları altında yenilikçi yaklaşımlar değerlendirilecek ve tartışmalar yapılacak. Başta kent içi trafiğin rahatlatılması amacıyla deniz ulaşımının kent içi ulaşımdaki payının artırılması amaçlanıyor. Deniz ulaşımını kullanan İzmirlilerin konforlu ve nitelikli hizmet alması için yapılması gerekenler ortaya konacak.