Dünya ile insan arasındaki ilişkiler yanlış kuruldu. Yanlış; insanın dünyanın sahibi olduğunu sanmasıyla başladı. Halen de bu yanlış devam ediyor.
İnsan; binlerce yıl önce, dünyanın kendi etrafında döne döne güneşin ve güneşin de daha güçlü yıldızların etrafında döndüğünü bulmuştu. Yüzyıl kadar önce de dünyada her şeyin birbirine dönüştüğünü, maddenin enerjiye, enerjinin maddeye dönüştüğünü anlamıştı. Yani insan; “döngü/cycle” gerçeğine ulaşmıştı.
Bu gerçeği bilmesine rağmen bugün insan dünyanın döngüsünü tıkayan işler yapıyor. Maddenin organik yapısından uzaklaşıp, “inorganik”ler yani döngüye katılamayan maddeler üreterek dünyayı çöplüğe dönüştürüyor. Çöplüğe karalar yetmiyor, denizler çöplüğe dönüştürülüyor, o da yetmiyor uzay çöplüğe dönüştürülüyor. Diğer yandan insan; kendi varlığının ve sağlığının temeli olan gıdaları bozuyor. Onların üretimini artıracağım, raf ömrünü uzatacağım derken, kendini zehirleyen bir gıda endüstrisi kuruyor, toprağı zehirliyor, gıdaları zehre dönüştürüyor. Gıda güvenliğini yok ediyor.
Dünyanın karbonik varlıklarını; kömürü, petrolü, doğalgazı mülkleştiriyor. Bunları enerjiye, enerjiyi ticarete dönüştürüp insanı ve devletleri birbirine soyduruyor. Giderek dünyanın ortak varlıklarını, yani havasını, suyunu, toprağını kirletiyor ve bunların döngülerini bozuyor. Kendi varlığının teminatı diğer canlıları/türleri yok ediyor. Biyolojik çeşitliliği azaltıyor.
Kısaca saymakla bitmez insanın dünyaya ettikleri. Ama sonuç şu; insan dünyanın döngüsel düzenini bozdu. Bugün o bozuklukları giderecek bir gündemi yok dünyanın. Yani dünyanın temel dertleri ve onu bekleyen yukarıda saydığımız tehlikeler dünyanın gündeminde yok.
Velhasıl dünyanın gündemi bozuk…
Yeni bir gündem lazım
İnsanın dünyaya ettiklerini kısaca böyle özetledikten sonra, ‘’insanın insana ettikleri’’ne dönüp bir bakalım. Uzatmadan söyleyelim; son iki dünya savaşı sonrasında insanlık; güya insanın kendi kendini yok eden savaşlardan uzak ‘’yeni bir dünya düzeni’’ aradı. Bu arayışta yeni düzenin temeli kapitalist piyasa ekonomisi olarak seçildi. ABD doları Yahudi bankerlerin kontrolünde dünya parası haline getirildi. Piyasa Ekonomisi, bütün dünyaya yerleştirildi. Ancak bu düzenin ayrılmaz parçası olan demokrasi; ihmal edildi, unutuldu, demokrasiler otokratikleştirildi, toplumlar muhafazaklaştırıldı.
İkinci dünya savaşından sonraki bu dönem içinde, savaşlardan kurtulmak için yola çıkan insanlık; adına soğuk savaş denilen yeni bir düşmanlık biçimi üretti. Kapitalizme karşı kominizim tehdidi ortaya atıldı. Bu tehdit ile dünya kamplaştırıldı, silahlanma yarışı başlatıldı, sırasıyla Kore’de, Afganistan’da, Irak’ta, Ortadoğu’da, Ukrayna’da ve en son olarak da Gazze’de, Lübnan’da ve Suriye’de tasarlanmış ve gündemlenmiş savaşlar çıkarıldı.
Bu süreç içinde kapitalizmin kendine üst yaptığı ABD’de; Yahudiler dolar egemenliklerini kullanarak ve Protestan muhafazakarları evangelistleştirerek yani Yahudi yanlısı yaparak, ABD’ye hakim oldular. Adeta onu İsrailleştirdiler. ABD ekonomisini ve siyasetini ele geçirdiler. Amerika’da yapılan bu son seçimlerle de muhafazakar cumhuriyetçi ve Yahudi yanlısı Trump’la, teknoloji dâhisi ve dünya internet hakimi multi-milyarder Yahudi Elon Musk’ı bir araya getirdiler. Yani siyasi muhafazakarlıkla, teknolojik yaratıcılık Yahudi paydasında birleşti, dünya yeni bir sürece girdi.
Bu sürecin ilk reaksiyonu daha dün Trump tarafından verildi. Trump dün BRICS ülkelerine (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) resti çekti ve şöyle seslendi; “BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşmaya çalışmasını kenarda durup seyretmeyeceğim. BRICS ülkelerinin yeni bir BRICS para birimi yaratmayacaklarına ya da güçlü ABD dolarının yerini alacak başka bir para birimine destek vermeyeceklerine dair taahhütte bulunmalarını istiyorum. Aksi taktirde %100 gümrük tarifeleriyle karşı karşıya kalacaklar ve harika ABD ekonomisine satış yapmaya veda edecekler. Gidip kendilerine başka bir enayi bulabilirler. BRICS’in uluslararası ticarette ABD dolarının yerini alması mümkün değil ve bunu deneyen herhangi bir ülke Amerika’ya elveda demeli.” dedi ve dünya ticaret savaşlarının fitilini ateşledi.
Trump bunu 4 milyar nüfusu olan ülkelere yani dünyanın yarısını teşkil eden ülkelere karşı söyledi. Sonrasını şimdilik söylemedi ama sonrası malum. Doların arkasındaki ABD ordusu devreye girer, Irak ve Libya’da yaptığını yapar. Dolayısıyla Amerika’nın dolar konusunda şakası yok. İşte ABD’nin elinde bu egemenlik ve bu tehdit gücü olduğu müddetçe, dünya ülkelerinin başka bir gündem yapma şansları yok. Belli ki bütün gündemleri ABD yapacak. Ne Ortadoğu’da, ne Suriye’de, ne Ukrayna’da, ne de Uzakdoğu’da kimsenin başka bir gündem yapma şansı yok. Türkiye’nin de yok.
Sonuç olarak, bu yazının başında sözünü ettiğimiz insanın dünyaya ettiği ve mutlaka giderilmesi gereken kötülüklerin gündemlenmesi gerekirken, dünyanın süper gücü ABD; insanların muhtaç olduğu gündemden uzak, bu gündemle alakası olmayan yeni bir tehdit gündemi oluşturuyor. Egemenliğini ve gücünü, dünyaya ve insanlığa hiçbir faydası olmayan yapay ve toksik bir gündeme dönüştürüyor. Bu gündemin ne dünyaya, ne de dünya insanlığına hiç bir faydası yok.
Kim, nasıl yapacak bilinmez ama dünyaya yeni bir gündem lazım.